İBRAHİM BALTA İSTANBUL

Moskova ve İstanbul'un da dahil edildiği, Avrupa'nın 27 önemli şehrini kapsayan yatırım eğilimleri araştırması, yatırımı yönlendiren Avrupalı profesyonellerle görüşülerek yapılıyor ve her yıl tekrarlanıyor. Türkiye'den İstanbul, araştırmaya birkaç yıl önce dahil edildi ve yatırım cazibesi açısından hep en üst sıralarda yer aldı. 2012 yılında İstanbul hem mevcut gayrimenkullere yatırım, hem yeni yatırımlar ve hem de gelecekteki yatırım potansiyeli açısından, her üç kategoride de birinci sıraya yerleşmişti.
 
İstanbul'da dün açıklanan 2013 yılı raporunda ise, mevcut gayrimenkullere yatırım cazibesine göre puanlamada Münih, Berlin ve Londra’nın ardından dördüncü sıraya geriledi. Bu kategoride Münih birinci, Berlin ikinci, Londra üçüncü sırada yer aldı. Yeni inşaatlar için alanlar açılması ve hareketliliğin başlaması sebebiyle bu üç şehir İstanbul'u geçti. Londra'da yenileme çalışmaları, Münih'te havaalanı yakınında yeni yerleşim alanı oluşturulması, bu şehirlerin yükselişinde etkili oldu. Londra geçen yıl 10. sırada iken bu yıl üçüncü sıraya çıktı. 2012 yılında Londra'daki taşınmaz satışı cirosu 45 milyar Euro, İstanbul'unki ise 538 milyon Euro olarak raporda yer aldı.
 
Londra'daki gayrimenkul ticaretinin büyüklüğüne rağmen potansiyel yatırımların cazibesi açısından İstanbul birinciliğini korudu. Bu kategoride İstanbul'u Zürih, Münih, Hamburg ve Londra izledi. Avrupa'daki ekonomik krizin en az hissedildiği Almanya’daki şehirlerin üst sıralarda yer alması dikkat çekti. Otel yatırımları açısından en cazip ilk iki şehir Londra ve İstanbul oldu. Her iki şehir de otel yatırımı için aynı puanı paylaştı. Avrupa'nın ticari gayrimenkul sektörü Alman şehirlerinin hakimiyeti altında. Katılımcıların 2013 piyasa performansına dair beklentileri esas alınarak Avrupa genelindeki 27 şehrin sıralama tablosunda başı çeken Münih'i, ikinci sıradaki Berlin ve beşinci sıradaki Hamburg yakından takip etti. Yatırımcılar Alman şehirlerinin her birinin güçlü yerel ekonomisi ve esnek emlak piyasasından cesaret alıyor. Alman şehirleri Münih, Berlin ve Hamburg'un yanı sıra Londra ile birlikte ilk 5 içinde yer alan İstanbul, geçtiğimiz yıla göre daha az puan alsa da ‘fırsatlar açısından' popüler olmaya devam etti.
 
Yatırımcılara heyecan veren gayrimenkul potansiyeli, Türkiye'nin Çin ile yarışan ekonomik büyüme performansı ve genç nüfusu sebebiyle İstanbul, Avrupa şehirlerini geride bıraktı. İstanbul Finans Merkezi ve yabancıların alım yapmasının yumuşatılması da raporda cazibeyi artıran etkenler arasında sayıldı. İstanbul'un uluslararası pek çok şirket ve markanın bölge merkezi olduğuna dikkat çekilen raporda ünlü markaların İstanbul'da mağaza açtığı ve çok sayıda uluslararası markanın da İstanbul'da yer edinme kararı verdiği belirtildi. İstanbul'u bölge merkezi yapan şirketler, A sınıfı ofise ihtiyaç duyuyor.
 
Genel olarak en üst sıralarda yer alan şehirler, uluslararası cazibeye ve daha iyi ekonomik beklentilere sahip daha büyük Batı Avrupa şehirlerinden oluşuyor. Bunun aksine en kötü performans gösteren şehirler de -Atina, Lizbon, Dublin, Madrid ve Barcelona gibi- Euro Bölgesi krizinin kalbinde yer alan veya 2008 yılındaki finansal erimenin sonuçlarıyla başa çıkmaya çalışan ülkelerde bulunuyor.
 
Rapor için ankete katılanlar Avrupa şehirlerinin emlak piyasaları görünümü hakkında 2004 yılında olduklarından daha kötümserler ve yüzde 45'i sermaye değerlerinin 2017'ye kadar durgunluğunu sürdürmesini bekliyor.
 
Rapor için ne dediler?
 
Ersun Bayraktaroğlu (PwC Türkiye Gayrimenkul Sektörü lideri): Gelişme beklentilerinde İstanbul'un hâlâ zirvede bulunması sevindirici ama gayrimenkuldeki uluslararası yatırımcı girişinin sınırlı düzeyde gerçekleşmiş olması düşündürücü. Yatırımcı güvenli limanlar aramaya, en verimli ve kârlı yatırım alanlarını seçmeye devam ediyor. İstanbul'un rakipleri ile en önemli farkı işlem azlığı. Pazara girmek isteyen, kolaylıkla çıkabilme imkanlarını da görmek istiyor.
 
Haluk Sur (ULI Türkiye Başkanı): Önümüzdeki dönem Avrupa Birliği kendi içinde yeniden yapılanma sürecine girecek. Her ne kadar Batı Avrupa gayrimenkul piyasaları revaçta olsa da geçtiğimiz 2-3 seneden farklı olarak gelişmekte olan piyasa ekonomileri ve ülke refah fonları yatırımcılar için umut kapısı olmaya devam ediyor.
 
Hakan Kodal (Krea Türkiye İcra Kurulu Başkanı): İstanbul'un dördüncü sırada yer alması bende hayal kırıklığı doğurdu. Bundan beş yıl önce Türkiye'de sermaye sorunu vardı ama şimdi yok. 40 milyon dolar istenen bir arsa için biz düşünürken, yerli yatırımcı iki günde parayı yatırdı ve aldı. Yabancılar için geliştirilmiş gayrimenkul Türkiye'de yok. Ben yatırım yapacak proje bulamıyorum.
 
Güniz Çelen (Çelen Danışmanlık): Rapor nasihat niteliğinde. Bırakın yabancıyı bizim daha kendi tüketicimize yönelik ürün geliştirme ve yapımında sıkıntımız var. Londra'nın cazip olmasının sebepleri arasında fon sahiplerinin İngiliz olması, bunların yatırımı öncelikle ülkesine yönlendirmesi de var.
 
Özcan Tahincioğlu (Tahincioğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı): Ofis yatırımlarında 6-7 yıl kaybettim. Sonunda kat karşılığı arsa alıp ofis işine girdik. Yıllık yüzde 7 oranında kâr getiren bir yeri satmaya gerek yok, halka açarım daha iyi. Türkiye'deki ofis kira fiyatları diğer gelişmiş şehirlerden az değil. Türkiye'de işler daha iyiye gidecek. Yabancı yatırımcılar henüz gelmemişse geç kalmaya devam ediyorlar.
 
Emre Çamlıbel (Soyak Holding CEO'su): 250 milyar dolarlık ekonomisi olan İstanbul'da 40 tane A tipi ofis binası az. Benzerlerinde katbekat fazlası var. Yabancılar apartmandan bozma binaları ofis olarak kullanmaz. İstanbul’da nitelikli ofis ihtiyacı çok fazla.