Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Nail Olpak, karşılıksız çek oranındaki artışla birlikte bankaların daha az çek karnesi vermeye başladığını belirterek, "Çek bile alamamakla karşı karşıya kalmaya başladık. Bankalar daha az çek karnesi verince, piyasada açık hesap çalışan firmaların açık hesapları artamaya başladı. Açık hesapların yüzde 50'ler civarında artığını söyleyebilirim" dedi.

MÜSİAD, Genel İdare Kurulu (GİK) toplantısını Antalya'da gerçekleştirdi. MÜSİAD GİK toplantısı sonrasında gazetecilerle sohbet toplantısı düzenleyen MÜSİAD Genel Başkanı Olpak, basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Türkiye gerçeğinde KOBİ'lerin toplam ekonominin işletme sayısı bazında yüzde 99'unu oluşturduğunu ve MÜSİAD'ın da Türkiye gerçeği olduğunu söyleyen Olpak, KOBİ'lere en büyük desteği veren kurumun ise KOSGEB olduğunu hatırlattı. GİK toplantısında iki unsuru masaya yatırdıklarını açıklayan Olpak, bu kapsamda KOSGEB ve işletmelerin yapısal sorunları, işbirliği süreci, bölgelere yönelik sorunlar ve desteklemelerin içeriğine yönelik sıkıntıların tartışıldığını söyledi. 

-"KOSGEB KAYNAĞI İLK 9 AYDA BİTMİŞ DURUMDA"-

Olpak, KOSGEB kaynaklarının son yıllarda ciddi şekilde artırılmasına karşın, beklenti nedeni ile kaynakların yetersiz kaldığını ifade etti. Bunu aslında pozitif olarak değerlendirdiğini ifade eden Olpak, "Kaynaklar yetersiz. Yaklaşık 9'uncu ay sonu itibariyle KOSGEB bütçesini bitirmiş durumda. Yaklaşık 400 milyon TL civarında bir kaynak kullanılmış ve bitmiş durumda" dedi. KOSGEB kaynaklarının fazla dağıtıldığı yönünde eleştirilere maruz kaldığının hatırlatılması üzerine Olpak, "Bu eleştirilerden bir tanesi. O zaman şöyle bakabiliriz. Önceden 4 bin firma ile etkileşim halindeyken KOSGEB, bugün 700 bine yakın firma ile etkileşim halinde. Hangisi doğru modelinde tartışmak lazım" dedi. 

-"KOSGEB'İ ZİRAAT BANKASI YAPACAK HALİMİZ YOK"-

İşletmeler tarafında bakıldığında ise KOSGEB'den beklentinin yükseldiğini tespit ettiklerini açıklayan Olpak, "KOSGEB'i sanki bir "finansman kuruluşuymuş gibi' algılayan işletmelerimiz olduğunu gördük. Bu yanlış bir algı. KOSGEB, evet destek veriyor ancak, bir finans kuruluşu değil. Sizin sermaye yapınızı KOSGEB ile düzeltmeniz gibi bir durum söz konusu değil. Kurumu işletmelerimizin gözünde iyi yapılandırmamız lazım. KOSGEB'i sadece bir finansman destek mekanizması gibi görecek olursak, kaynağı istediğiniz kadar artırın bunun sonu yok. KOSGEB'i Ziraat Bankası yapacak halimiz yok. Optimum noktayı bulmalıyız" dedi. 

-DERSHANECİLER OKULLAŞMAK İÇİN KOSGEB'DEN DESTEK İSTEDİ-

Dershaneler konusunun da GİK'de gündeme geldiğini ve bu konuda bir üyelerinden ilginç bir talep geldiğini dile getiren Olpak, "Üyemiz, "Madem ki siyasi otoritenin böyle bir kararı vardır, bizim okullaşma sürecimize KOSGEB destek veremez mi' dedi. Bu güzel bir yaklaşım. Çünkü KOSGEB önce imalata, sonra hizmetlere destek vermeye başladı. Ancak hizmetlere desteğinde bile eğitim, sağlık bunun dışında" dedi. GİK'de Doğu ve Güneydoğu'ya özel paragraf açılmadığını bildiren Olpak, 700 sorun ve çözüm önerisi üzerinde çalışıldığını kaydetti. 
Karşılıksız çek oranında artış olmasıyla birlikte iş dünyasından bazı kesimlerin hapis cezasının tekrar geri getirilmesi yönündeki taleplerine nasıl baktıklarının sorulması üzerine Olpak, bu konuda üyelerinin içinde farklı görüşlerin olduğunu söyledi. Bu konuda henüz kanun değişikliği yapılmadan önce bazı üyelerinin, hapis cezasının devam etmesi gerektiğini, bazılarının ise kaldırılması gerektiğini söylediğini dile getiren Olpak, bunun da normal olduğunu, herkesin aynı şeyi düşünmesini beklemediklerini vurguladı.

-"HIZLI KARAR VERMENİN EKSİKLİĞİDİR"-

Olpak, ancak hükümet ile yaptıkları görüşmelerde, "Ben bu konuda kararımı, değiştirmeyeceğim" görüşünde olduğunu ifade etti. Karşılıksız çekte hapis cezasını kaldıran yasada iki konunun eksik bırakıldığını düşündüklerini, bunu ilgili bakanlara da ifade ettiklerini açıklayan Olpak, "Birincisi, şubatta bu kanun değişikliği yapıldığı zaman, kanunun uygulaması hemen ertesi gün olmayabilirdi. Bir geçiş süreci konulurdu. Bu süreçte o sırada piyasada, sadece Türkiye'ye has uygulanan vadeli çek sisteminde alan ve verenler kendilerini bu sisteme adapte etmeye azami ölçüde uğraşırlardı. Bu maalesef yapılmadı. Hızlı karar vermenin bir eksikliğidir" dedi. 

-"PİYASAYA TAAHHÜTTE BULUNULMUŞTU"-

İkinci olarak da kanun öncesi iş adamlarına bir taahhüt yapıldığını açıklayan Olpak, bu taahhüdü şöyle özetledi:
"Bu konuda "Biz bu değişikliği yapacağız ancak, çek sicillerine, çek yazanın rızasıyla, "örneğin ben size çek veriyorsam benim rızamı almak kaydıyla', bilgisayar ekranından tüm çek siciline ulaşabilmeyi size hak olarak vereceğiz' denilmişti. Şubatta bu değişiklik yapıldı, ikinci şubat gelmek üzere. Bu büyük bir eksiklik. Bu imkan hala verilmedi. Bunu her ortamda ekonomi yönetiminin en tepesindeki bakanlarımız dahil olmak üzere söyledik. Henüz o alt yapı oluşturulmuş değil." 

-"EL ELE TUTUŞUP BANKA ŞUBESİNE GİDECEĞİZ, YOK BÖYLE BİR SİSTEM"-

Çek yazan kişinin karnesini gösteren sistemin de sorunu çözmediğini söyleyen Olpak, burada bilgilerin kısıtlı olduğunu, oysa yaygınlaşmasını istediklerini, kısıtlı şekilde bilgiyi mevcutta da zaten ikili hukuk ile elde ettiklerini bildirdi. Bu bilgilerin SMS mesajı ile bankaya gitmeden görülebilmesi gerektiğini savunan Olpak, şöyle devam etti:
"Ben gittim Mehmet Bey'e mal satacağım. Diyeceğim ki "Mehmet Bey ben senin geçmişini görmek istiyorum.' El ele tutuşacağız, onun ilgili banka şubesine gideceğiz. Yok bir ticaret yok piyasada İki SMS mesajı ile bunu görebileceğiniz hale gelmemiz lazım. İkinci el araba alıyorsunuz onun bilgilerini dahi görebiliyorsak... Bugün sistem şöyle çalışıyor. Ben sizin çekinizi alacaksam, tanıdığım bir bankacıya, "Yazılmış çeki var mı' diye soruyorum. Bugün hala bu bilgi ikili hukukla alınabiliyor. Bir kişinin 3 tane çeki yazılmış 2001 yılında. Kaç tane çek yazmış bugüne kadar? 5 bin. 5 bin çekin 3 tanesi 2001 krizinde yazılmışsa, bu başka bir değerdir. Ancak bugüne kadar adam 150 çek yazmıştır, son bir yılda 3 tane yazılmışsa bu başka kriterdir. Biz bu detayları görebilmek istiyoruz. Bankalar Birliği bu noktada, "Siz bankalardan bunu yazılı alabilirsiniz' diyor. Bu olacak bir şey değildir. Siz kendinizi çek imzalayan kişi yerine koyun. Her imzaladığınız çek, her karşıdaki kişi ile şubeye gider misiniz? Bu olacak bir şey değildir. Pratik değil bu sistem"

-"AÇIK HESAPLAR YÜZDE 50 CİVARINDA ARTTI"-

Olpak, karşılık çeklerdeki yaklaşık yüzde 50 artış oranının da kötü bir rakam olduğunu ve kendilerini etkilediğini , çünkü ekonominin bir beklenti yönetimi olduğunu ve beklentide bu iş "fısıldamaya" dönmeye başladığında durumu tetiklediğini kaydetti. Bu noktada şu an gelinen noktayı ise Olpak, şöyle açıkladı:
"Bankalar daha az çek karnesi vermeye başladılar. Bankalar daha az çek karnesi verince, piyasada açık hesap çalışan firmaların, açık hesapları arttı. Eskiden piyasada 1 milyon açık hesabı, alacağı olan firma, müşterisi çek karnesi alıp veremediği için piyasa alacakları uzamaya başladı. Bu riskin artması demektir. Kısa vadede sonuçlanmaz ancak uzun vadede büyük problem çıkartabilir. Çek aldığınızda onun ödenmesi bir başka risk ancak, çeki bile alamamakla karşı karşıya kalmaya başladık. Ben de vadeli mal satan firmalardan birisiyim. Benim açık hesabım son 9 ayda ciddi şekilde arttı. Sadece bu sebepten dolayı. Bu konuda maalesef çok büyük sıkıntımız var. Sektörüne göre değişmekle birlikte, açık hesapların yüzde 50'ler civarında artığını söyleyebilirim."

-SİGORTA-

Çekte de sigorta sisteminin tartışıldığına işaret eden Olpak, ancak maliyetin kimin tarafından karşılanacağının da önemli olduğunu söyledi. Çek yaprakları bazına garantinin de artırılabileceğini dile getiren Olpak, "Bu şu demek. Bin TL çek yaprağı başına garantiye gelindi. Banka diyor ki size '25 yapraklı bir karne vereceğim, 25 bin TL'yi yatır ondan sonra sana bunu vereyim.' Zaten piyasa esnafı, bunlardan zorlanıyor" dedi.



ANKA