Bakanlığı ile ilgili bazı incelemelerde bulunmak amacıyla Kocaeli'ne gelen Bakan Çelik, burada Vali, Büyükşehir Belediye Başkanı, il daire müdürleri ve tüm sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla gerçekleştirilen tanışma yemeğine katıldı. Başiskele İlçesi'ndeki The Ness Otel'de gerçekleştirilen yemekli tanışma toplantısına Vali Hasan Basri Güzeloğlu, Kocaeli milletvekilleri İlyas Şeker, Zeki Aygün, Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu, AK Parti İl başkanı Mahmut Civelek, ilçe belediye başkanları, Sanayi ve Ticaret odası Başkan ve temsilcileri, işçi ve memur sendikaları, sivil toplum kuruluşlarının başkan ve temsilcileri, İl daire müdürleri ile muhtarlar ile birlikte yaklaşık 500 kişi katıldı.

Kocaeli Valisi Hasan Basri Güzeloğlu ve Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu'nun Kocaeli ile ilgili birlgiler verdiği konuşmalarının ardından kürsüye gelen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, 'Sanayi Kenti' olarak adılan Kocaeli'nin Türkiye'nin yüz akı olduğunu belirtti.

Suriye'de yaşanan olaylarla ilgili bilgiler de aktaran Çelik, Türkiye'ye Suriye'den gelenlerin sayısının 2 milyon kişiyi bulduğunu söyledi. Bakan Çelik, yaşananlara rağmen çözüm sürecinin asla bitmeyeceğini, bu ülkede yaşayanların dini, dili, ırkı farklı olabileceğini, ancak her şeye rağmen kardeşçe yaşamaya devam edilmesi gerektiğini söyledi.

KIDEM TAZMİNATI KONUSU

Bakan Faruk Çelik, son zamanlarda sık sık gündeme gelen kıdem tazminatının artık geçerliliğini yitiren bir sistem olduğunu belirterek şunları söyledi:

"Bir diğer konu kıdem tazminatı. İşçiler var, işverenler var. Defalarca söyledim. İşçilere gittim anlattım, sendikalara toplantılarda anlattım. Dedik ki, 'kıdem tazminatı sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır. Bunun için kavgaya yürüyüşe patırtıya gerek yok. Oturup masada konuşmamız lazım.' Gebze'de fabrika kapanmış, 617 işçi Çalışma Bakanlığı'nın önünde. Buyurun hoş geldiniz. 'Fabrikamız kapandı, emekli olmak için 37 günüm vardı, 105 milyon lira da alacağım vardı patrondan.' Nerden verelim tazminat, veremiyoruz. Biz nasıl verelim. Efendim yok ki böyle bir düzenleme. Senin işyerin kapanmış alacak yok. Diyoruz ki 30 yıl çalışıp 30 yıl işçinin alın teri ve emeğini heba olmasına tahammül edilemez. Önce buna işçi sendikaları tahammül etmemeli, işverenler tahammül etmemeli. Nasıl her ay maaşını ödüyorsa, nasıl her ay sigorta primini yatırıyorsa, bireysel hesabına kıdem tazminatı fonu kendi hesabına. Ahmet mi adamın adı, Ahmet'in hesabına ne kadar yatacaksa onu aylık olarak yatırmamız gerekiyor. Patron iflas etse de, işyerini kapatsa da onun bireysel hesabında parası tazminatı güvence altında olur. Böylece 15 yıl sonra 'ben paramı alacağım' dediği an patron diyor ki, yıllarca patron da işçinin o kıdem tazminatını öz sermaye olarak kullanıyor, diyor ki 'valla 50 işçi çıkıyor 50 işçiye yaklaşık 30'ar milyon lira tazminat tutuyor, bunu ödediğim zaman fabrikayı kapatmam lazım' diyor. O halde patron için de sürdürülemez bir şey bu. Neden biz sigorta primini yatırırken tazminatını da yatırmayalım bireysel hesabına ve işçinin bir mağduriyeti olmasın."



Mustafa BAĞDİKEN- Orhan UZUN / DHA