Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 2014 yılının son Bakanlar Kurulu Toplantısı sonrası açıklama yapıyor.

Bülent Arınç'ın açıklamalarından öne çıkan satır başları;

19 Ocak'ta Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında Bakanlar Kurulu toplanacak. Anayasa'nın emri hükmünce Cumhurbaşkanı başkanlığında kabinenin toplanmasını uygun buluyoruz. 19 Ocak tarihini Cumhurbaşkanı ve Başbakan görüşerek birlikte belirlediler.

Feribot kazasında Türk vatandaşlarının tamamı salimen kurtuldu.

CİZRE'DE ÇIKAN OLAYLAR

Cizre'deki olaylara ilişkin, "Bu olaylar, yıllardır terörden beslenenlerin, terörü bir rant olarak görenlerin eski alışkanlıklarından vazgeçmemek için ayak sürüdüklerini, PKK içerisinde derin yapılanmaların olduğunu, Çözüm Süreci'ndeki ilerlemelerin bu derin yapıları rahatsız ettiğini, son derece otoriter bir yapıya sahip olan örgütün bölge genelinde herhangi bir farklılığa, değişik bir sese ve renge de tahammül edemediklerini gösteriyor". Şu anda Cizre'de olayların yaşandığı günlere hitaben olumlu noktada asayişin tamamen sağlandığını ve sükunetin avdet ettiğini söyleyebilirim" dedi.

KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI

Kişisel verilerin korunmasıyla ilgili kanun tasarısına ilişkin, "Kanun kapsamında öngörülen bireylerin sağlık, etnik köken, dini inançları, özel nitelikli kişisel verilerine ilişkin herhangi bir şikayet, başvuru ve rahatsızlıklarını iletebilecekleri bir kurulun oluşturulması son derece önemli bir adımdır. Kanun, çağdaş hukuk normları içinde ve insanların özel hayatının korunmasını amaçlayan fevkalade olumlu bir kanun tasarısıdır. Meclisimizde öncelikli olarak görüşülecektir" dedi.

ÖĞRENCİLERE VERİLEN KREDİ VE BURS YARDIMLARI

Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) tarafından, yüksek öğrenim gören öğrencilere verilen kredi ve burs miktarları belli oldu.

KYK'den yapılan yazılı açıklamaya göre, 2014'te aylık 300 TL olan kredi ve burs miktarı, 2015 yılında 330 TL'ye yükseltildi.

KYK yurtlarında kalan öğrencilere sağlanan günlük 7,30 TL'lik beslenme yardımı ise 2015 yılında 8 TL'ye çıkarıldı.

KIRMIZI KİTAP'TA DEĞİŞİKLİK YAPILACAK MI ?

Yarın yapılacak yılın Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı öncesi Bakanlar Kurulu'nda Kırmızı Kitap'ta değişiklik yapılması yönünde bir karar alınıp alınılmadığının sorulması üzerine Arınç, "MGK gündemi ve tarihini belirleme yetkisi münhasıran Sayın Cumhurbaşkanımıza ait. MGK Genel Sekreterliği de Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatları doğrultusunda ilgili kurumlarla istişare ederek gündemini hazırlıyor, hangi konuların görüşüleceği konusunda iştirak edecek olan üyelere bilgi veriyor. Şüphesiz, bu toplantılarda konuşulan bilgiler, bildiri halinde toplantı sonunda kamuoyuna yayınlanıyor. Konuyla ilgili tarihte açıklanan bildiriye bakarsak bunun işaretlerini görebiliriz. Bakanlar Kurulumuz da alınan kararlar doğrultusunda her zaman çalışmalarını yapmaktadır. Ancak MGK Siyaset Belgesi'nin değiştirilip değiştirilmeyeceği konusunda MGK'da bir gündem maddesi olduğunu sanmıyorum. Bu konuyu çalışmak ve belirlenen konular üzerinde bir neticeye vardıktan sonra belki MGK'da bunu konuşmak icap edebilir" yanıtını verdi.

SUİKAST TEŞEBBÜSÜ

Bir gazetecinin, "Size yönelik daha önceki suikast iddialarıyla birlikte kozmik oda konusunda bazı şüpheleriniz olduğunu söylediniz, bunu biraz açabilir misiniz? Elinizde istihbari bir bilgi mi var yoksa tamamen kişisel bir konuşma mı?" sorusu üzerine, "Geçen bir haber kanalında fazlasıyla detaylı olarak açıkladım. Bilgim sadece o kadardı. 9 veya 19 Aralık 2009'da yani neredeyse 5 seneyi bulan bir zaman sürecinde benimle ilgili konuşulan bu konuda artık gına geldi. O tarihten bu yana kaç savcının elinden geçti bilemiyorum, neler toplandı, yeterli mi, değil mi, dava niçin açılmadı veya niçin takipsizlik kararı verilmedi. Ben de dışarıdan takip ediyorum. Bu konuda bazı milletvekilleri Adalet Bakanımıza sözlü ve yazılı soru önergeleri verdiler. Onlara verilen cevapları biliyorum. Anayasanın 138. Maddesi kapsamında 'Bu konuda bilgi vermeyiz, soruşturmalar gizlidir, adli konularda da başka kurum ya da kuruluş bizden belge, bilgi talep etmesin' diye bunları ifade ediyorlar" dedi.

"BU İŞİM MAĞDURU DURUMUNA GELDİM"

"Şahsım merak etmekle birlikte bu konuya müdahil olmadım, olamadım" diye konuşan Arınç, şunları kaydetti: "Çünkü benim herhangi bir savcıyı, başsavcıyı arayarak, bu iş ne oldu demem belki mümkündür ama bunun yanlış anlaşılabileceğini düşündüm. Bizler kamuoyunun önünde olan insanlarız. Acaba ne söylemek istiyor, neyi öğrenmek istiyor, acaba bir talimat mı veriyor. Böyle bir dedikoduya yol açmamak için ben bu olaya bakan hiçbir savcıyı tanımam, hiçbirisiyle de görüşmem olmadı. 5 sene oldu niçin bu dava açılmadı veya bu dosya neden kapanmadı, bunu düşündüğümü zaman içinde bir kuşku oluşuyor. Bu sadece bende mevcut olan bir endişe, tedirginlik ve kuşkudur. Yani Türkiye'de her olay aradan bu kadar zaman geçtikten sonra aydınlanabilir. Bununla ilgili elde yeterli bilgilerin de olması doğaldır. Peki nedir bu başıma gelen? Eğer bu konu henüz kapanmayacaksa o zaman ben farklı şeyler düşünmeye başlıyorum. Devlet içinde bazı paralel yapılanmaların için karıştığı bazı olaylar var. Bunların bir kısmı yargıda bir kısmı soruşturmadadır ve eğer bu olay sebebiyle devletin gizli kalması gereken bilgi ve belgelerine kozmik odanın aranmasıyla suretiyle girilmiş ve benim olayımla hiç ilgisi olmayan başka konularda bir kısım dokümanlar elde edilmiş ve bunlar da kullanılmış olabilir mi? Benim ismim üzerinden böyle bir soruşturmaya başlanılmış ama bu iş başka noktalara çekilmiş olabilir mi? Bunu herkesin düşünebileceğini söylüyorum. Ben de böyle bir kuşkuyu yaşadığımı söyledim. Ama umarım bu sadece bir kuşku olarak kalır ve yakın zamanda bu dosya kapanır. Ya dava açılmak ya da takipsizlik kararı verilmek suretiyle. İkisine de saygı duyacağım. Yeter ki her gün dedikodu, ileri geri sözler, yalan yanlış suçlamalar olmasın. Ben bu işin mağduru durumuna geldim. Dolayısıyla o tarihten bu yana emekli olmuş subaylar vardır, belki hayatını kaybetmiş insanlar vardır. Eğer bir komploya gidilmiş ve bu komplo benim ismim üzerinden yapılmışsa bunu affetmem mümkün değil. Ben adaletin her şeyi bütün gerçeğiyle ortaya çıkaracağına inanıyorum. İçimdeki bir kuşkuyu ifade etmiştim, bunun ötesinde de bir bilgiye sahip değilim."

FETHULLAH GÜLEN'LE İLGİLİ KIRMIZI BÜLTEN KARARI

"Hakkında yakalama kararı çıkan Fethullah Gülen hakkında kırmızı bülten çıkarılmasıyla ilgili Sayın Adalet Bakanı bir bilgilendirme yaptı mı?" sorusunun da cevaplandıran Arınç, "Bunlar bizim gündemimizde olan şeyler değil ancak Adalet Bakanımızdan edindiğim bilgiyi size aktarıyorum. Erzurum İdare Mahkemesi'nin verdiği kararı Danıştay bozmuştur. Yani zamanında alınmayan pasaport için gerekli şartların bugün mevcut olmadığına karar vermiştir. Özetle söylüyorum; Danıştay'ın bu kararı ait olduğu mahkemeye dosya olarak gidecektir. Mahkeme uyarsa ne ala, uymaz eski kararında ısrar ederse o zamanda Danıştay, İdari Dava Dairelerine gidecektir. Henüz bu kararın kesinleşmemiş olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Kırmızı bülten konusu da Sulh Ceza Hakimini verdiği kararla Adalet Bakanlığımıza gönderildiğini biliyoruz ama Sayın Bakanımız henüz bu kararın kendilerine gelmediğini ifade ediyor. Ceza Muhakemesi Kanunu ve diğer ilgili mevzuatla böyle bir talebin bakanlığa ulaşması halinde yapılacak işlemler bellidir. Bu işlemler karşısında gereği en kısa zamanda yerine getirilecektir" ifadelerini kullandı.

"MADENCİ İŞVERERENLERE YENİ BİR KANUNİ DÜZENLEMEYLE EK MALİ KÜLFETLER GELİYOR"

"Madenler ilgili maliyetlerde çıkan fiyat farkını devlet mi ödeyecek?" sorusuna ise Arınç, "Devlet rödovans yoluyla mal alımı yoluyla sözleşmeler yapmış olabilir, yani şu kadar yılla buradan kömür çıkaracaksın ben bu kömürü senden şu kadar süreyle alacağım, senede bin tondan aşağı olmamak üzere fakat şu kadar ücret karşılığı alacağım. Buna göre iki taraf anlaşmışsa, rödovans ve alım sözleşmeleri imzalanmışsa o zaman bu teklifi veren işveren işçi ücretlerini biliyor, çalışma saatlerini, maden rezervini biliyor demektir, şartnameyi ona göre kabul etmiş demektir. O tarihte bu şartlar ve ölçüler içerisinde bu anlaşmayı imzalamış olan işveren tarafına yeni bir kanuni düzenlemeyle ek mali külfetler getirdik, hakperest olmak lazım... Sözleşme o günlü şartlarda ne kadar geçerliyse bugünkü yeni şartlarda o kadar ek külfet gelmiş demektir, devlet bunu vicdanlı bir devlet olarak düşünüyor. Bu işyeri açık kalsın. Bu ek mali külfetlerin biz ödeyelim diye düşünüyor. Sevk ettiğimiz tasarının özü budur" cevabını verdi.