Uluslararası Gastrointestinal Kanserler Konferansı’nın basın toplantısında konuşan Prof. Dr. Şuayib Yalçın, ’’Sindirim sistemleri kanseri, kanserlerin yaklaşık yüzde 50’sini oluşturuyor’’ dedi.

Uluslararası Kanser Kontrol Örgütü’nün desteği (UICC); Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği, Onkoloji Araştırmaları Derneği ve Hacettepe Üniversitesi Kanser Enstitüsü işbirliği ile düzenlenen, Prof. Dr. Şuayib Yalçın’ın başkanlığındaki 8’inci Uluslararası Gastrointestinal Kanserler (sindirim sistemi kanserleri) Konferansı İstanbul’da başladı. 9 Aralık tarihine kadar sürecek olan konferansta sindirim sistemi kanseri ile ilgili her türlü bilimsel gelişmelerin ele alınacağı, en yeni tanı ve tedavi yöntemlerinin tartışılacağı bildirildi. Bilimsel programda 26 oturum, 3 uydu sempozyum, 3 sözel bildiri oturumu ve 1 kursun yer aldığı aktarıldı. Prof. Dr. Şuayib Yalçın, Prof. Dr. Tezer Kutluk, Prof. Dr. Philip Agop Philip ve Prof. Dr. Ilias Athanasiadis kongre ve kanser ile mücadele hakkında bilgiler verdi.

’’Sindirim sistemleri kanseri, kanserlerin yaklaşık yüzde 50’sini oluşturuyor’’

Sindirim sistemleri kanserlerinin tüm kanserlerin yaklaşık yüzde 50’sini oluşturduğunu aktaran Prof. Dr. Şuayib Yalçın, ’’Bu nedenle sindirim sistemi kanserleri önemli bir kanser gurubu. Kolon, kalın barsak, mide, yemek borusu, pankreas ve karaciğer kanserlerini birlikte düşünürsek diğer kanserlerden daha fazla ediyor. Bu kanserle aynı zamanda sindirim sistemiyle alakalı olduğu için oluştukları zaman ve ileri evrede insanın yaşam konforunu bozabilen kanserler. O nedenle bu kanserlerin erken tanınması, tedavi edilmesi ve korunulması önemli bir durum. Bu kanserler konusunda, son yıllarda sadece tıbbi alanlarda değil, cerrahisi, görüntülenmesi, radyoterapisi, biyolojisi ve tanısıyla ilgili monoküler testlerin gelişmesiyle birlikte neredeyse bilgi patlaması yaşadık. Bu önemli gelişmeleri, bu tür toplantılarla bir araya gelerek ve yorumlayarak tecrübelerimizi paylaşmış olduk’’ dedi.

Toplumdaki kanser korkusuna değinen Prof. Dr. Yalçın, ’’Maalesef birkaç yıl öncesine kadar kanserden ölümler açıklamıyordu. Kullanılan kelime ise ’amansız hastalıktı’. Şu anda toplumda hasta ve hasta yakınlarında kanser kelimesinin bir mit gibi algılayıp, ölümle eş değer tutup ve bu kelimeleri kullanmamayı tercih ediyor. Hastaları ve hasta yakınları duygusal açıdan korumak için destek olmak lazım. Baş etmek için inkar etmemek lazım. Baş etmek için durumu kabullenmek ve bu kabul ile birlikte neler yapılmaması gerekiyorsa doğru kararlar alarak yürünmesi lazım’’şeklinde konuştu.

’’Ülkemiz tedavide iyi durumda’’

Ülkemizde kanser tedavisi hakkında bilgi veren Prof. Dr. Yalçın, ’’Ülkemiz hem bölgede hem de Avrupa’da hekim düzeyi, bilgi düzeyi ve çağdaş tedavileri adapte etme açısından çok iyi bir yerde. Ülkemizde her türlü kanser tedavisi yapılabiliyor. Türkiye’de ve dünyada aynı sorun var; hem bu testlerin maliyeti hem de ilaç maliyeti artmaya başlıyor. Ülkemize bu gerçekten ekonomik bir yük getirecek. Ancak sadece tüketiciysen sana yük getirebilir. Eğer bizler, tüketicilikten üreticiliğe geçebilirsek bunlarla ilgili planlamalar yaparsak maliyetler düşer. Bu sektörde gerçekten de herşey hazır, başlangıç vermek gerekiyor. Bilim insanları bunun için de hem toplumdan hem de devletten destek bekliyor’’ diye konuştu.

’’Dünyada 6 milyondan fazla sindirim sistemi kanserleri olan insan var

Kanser rakamlarına değinen Prof. Dr. Tezer Kutluk, ’’Bütün dünyaya baktığımız zaman 18 milyon civarında kanser görünüyor. Bu rakamın 6 milyondan fazlası sindirim sistemi kanserleri. Dünyanın bütün ülkelerinde kalın barsak ve rektum kanserleri 18 milyon kanserin 1,5 milyon kadarını oluşturuyor. Buna 1 milyon kadar mide kanseri eklerseniz 18 milyon kanserin 2,5 milyonu sindirim sistemi kanseri olarak ortaya çıkıyor. O nedenle sindirim sistemi kanserlerine karşı korunabilecek strateji varsa korunun, erken tanı yorsanız tanıyın ve tedavi edebiliyorsa tedavi edin stratejisi üzerinde dünya bu savaşı yürütüyor’’ ifadeleri kullandı.

’’Ülkemizde yaklaşık 100 bine yakın sindirim sistemi kanseri olan insan var’’

Prof. Dr. Kutluk sözlerini şöyle sonlandırdı: ’’Ülkemize baktığımız zaman çocuk ve erişkin olmak üzere yaklaşık 200 bin kanser görülüyor. Bu rakam içinde sindirim sistemi kanseri yarısına yakının kapsıyor. Kalın barsak kanserine baktığımız zaman tarama yöntemleriyle erken tanısı mümkün. 50 yaşını aşan kandın ve erkeklerde tarama yöntemleri erken tanı ile hayat kurtarıyor. Beslenme ve yaşam tarzında yapılan düzenlemeler, karın barsak kanserinden bir miktarda korunmak mümkün’’.

Prof. Dr. Philip Agop Philip ise şöyle konuştu: ’’Kanserlerden korunmak mümkün. Toplumun ve bireylerin bu konuda eğitilmesi gerekiyor. Sigara, alkol, hareketsizlik kansere neden olan başlıca unsunlar. Bunlardan uzak durmak gerekiyor’’.

Toplumda olan kanser savaşına destek çıkılmasını gerektiğini belirten Prof. Dr. Ilias Athanasiadis, ’’Genç nesilleri korumak gerekiyor. Çünkü zararlı hayat alışkanlıklarına daha yatkın oluyorlar. Gençleri sağlıklı yaşam tarzı konusunda desteklemek gerekiyor’’ dedi.