Kapatma davası, 27 Nisan bildirisi gibi olaylar sebebiyle milyarlarca dolarlık zarara uğrayan iş dünyası ve piyasalar yeni bir şok yaşamamak için Mahkeme'den çıkacak karara odaklandı. Yabancı yatırımcının ürkütüldüğü, Hazine'nin faiz batağına sokulduğu bir ülke istemediğini yüksek sesle dillendiren ekonomi çevreleri, Türkiye'nin tırnakları ile kazıyarak aldığı kredi notlarının bir kalemde heba edilmemesi gerektiğini vurguluyor. Türkiye'ye karşı zaten önyargılı davranan ve en küçük olumsuzlukta kredi notunu düşüren sıfırcı derecelendirme kuruluşlarının ekmeğine yağ sürülmesini istemiyor. Kapatma davası sebebiyle Hazine bir puanlık faiz artışına fazladan 2,5 milyar TL öderken, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'ndaki şirketlerin değer kaybı 80 milyar doları bulmuştu. Yedi ay gibi kısa bir sürede Borsa'dan net 997 milyon dolarlık yabancı sermaye çıkışı olurken, uluslararası 20 firma 3 milyar dolarlık yatırımı erteleme kararı almıştı. Ekonomi yönetimi tarafından davanın Hazine'ye maliyeti 20 milyar lira olarak hesaplanmıştı. Anayasa Mahkemesi'ni bir kez daha uyaran iş dünyası temsilcileri, karar alırken ülke gerçeklerinin görülmesini istedi.

Kamuoyunun yanı sıra piyasalar, iş dünyası ve yatırımcılar Yüksek Mahkeme'den çıkacak sonucun ülke ekonomisine yeni bir hasar vermesini istemiyor. TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Rönesans İnşaat Yönetim Kurulu Üyesi Erman Ilıcak, belirsizlik ortamının bir an önce kalkması gerektiğini vurguluyor. Özellikle yerli yatırımcının belirsizlik ortamlarında moralinin bozulduğuna dikkat çeken Ilıcak, "Bu tür meselelerden kurtulmamız gerekiyor. Artık işimize bakmanın zamanı." diyor. Uzmanlar olumsuz bir kararın yabancı yatırımcılarda bir panik havası oluşturabileceğini belirtiyor. Referandum sürecinin aksamadan sürmesi ve tamamlanması gerektiğini söyleyen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, "2010 yılında istikrar ve büyüme için olumlu bir faktör olacaktır. 2010 büyümesini olumlu etkileyecek faktörlerin başında; canlanan iç tüketim, azalmış olan stokların yenilenmesi, bankaların elindeki likidite fazlası ve kamu borcunun yenilenme oranının azalması gelmektedir." dedi.

Kararın iptali halinde Türkiye'de yasama diye bir organdan bahsetmenin artık mümkün olmadığı anlamına geleceğini dile getiren Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) Başkanı Rızanur Meral, yasama organının bu kadar etkisizleştiği bir ortama değil yabancı, yerli yatırımcıların bile yatırım yapmasının mümkün olmayacağı uyarısında bulundu. Bu kararın ardından daha hangi kararların geleceğinin kestirilememesinin ekonomide durgunluğa ve işsizlikte yeniden artışa sebep olacağını açıklayan TUSKON Başkanı, "Türban, 367 ve onu takip eden bir dizi karardan sonra Türkiye'de yargıya güvenin kaldığını söylemek zaten zor. Ancak Meclis'in aldığı referandum kararının iptali yargıya güvenin geri gelmemek üzere yok olması sonucunu doğurabilir." şeklinde endişelerini dile getirdi.

Ekonominin yükselişini sürdürmesi için siyasi istikrar şart

Türkiye'nin istikrarlı bir ortamda iyi bir ivme kazandığını ifade eden Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi de, Anayasa Mahkemesi'nin muhtemel bir iptal kararının bu yükselişe zarar vereceği endişesi taşıdığını söyledi. Ret kararının ister istemez ekonomiye etkisinin olumsuz olacağını vurgulayan TİM Başkanı, Türkiye'nin daha iyi bir seviyeye gelmesi noktasında anayasa değişikliğinin gerektiğine dikkat çekti. "İş dünyası olarak kararın iptalini istemiyoruz." diyen Büyükekşi, aksi bir durumda yabancı yatırımcıların Türkiye'ye yatırımları konusunda kafalarında soru işaretlerinin belireceğini, iyi bir ivme kazanan ekonominin yükselişini sürdürmesi için siyasi istikrarın en önemli şart olduğunu dile getirdi. Koton Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Yılmaz da iş dünyası olarak ekonomide, politikada ve siyasette istikrar istedikleri mesajı verdi. Anayasa değişikliğinin Türkiye'nin demokratikleşmesi açısından büyük bir önem arz ettiğini anlatan Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Ömer Cihad Vardan, bu kapsamda alınan referandum kararının 12 Eylül'de halkın önüne gelmesi gerektiği çağrısında bulundu. Türkiye'nin daha fazla demokratikleşme açısından bu kararın büyük bir önem taşıdığına vurgu yapan MÜSİAD Başkanı, "Ancak Yüksek Mahkeme'nin bu kararı iptali halinde ise Türkiye ekonomisini zora sokacaktır. Özellikle yabancı yatırımcıların Türkiye yatırımlarını yeniden gözden geçirmesine sebep olacaktır. Özellikle hassas bölgelerdeki yerli ve yabancı yatırımcılar için sıkıntılara sebep olabilir. Anayasa Mahkemesi'nin bu olasılıkları gözden geçirerek referandum kararını halkın önüne getirmelerini bekliyoruz. Aksi bir durumda 2023 yılında dünyanın sayılı ekonomileri arasında yer almayı düşünen Türkiye'nin hayallerini sekteye uğratır. Ve Türkiye yerinde saymaya devam eder. Türk insanı bu fırsatı iyi kullanmalıdır." ifadelerini kullandı.

2023 hedefi için yıllık yüzde 8 büyüme gerekiyor


Türkiye, hızla değişen gündemine rağmen, hükümetin ortaya koyduğu '2023'te dünyanın en büyük 10 ekonomisi içinde yer alabilme' hedefi için yıllık ortalama yüzde 8,2 büyüme sağlaması gerekiyor. Halen dünyanın en büyük 16. ekonomisi olan Türkiye'nin, Orta Vadeli Program'a göre 2010'da yüzde 3,5, 2011'de yüzde 4, 2012'de yüzde 5 büyümesi öngörülüyor. Ancak bu yılın ilk çeyreğinde gelen yüzde 11,7'lik büyüme ve olumlu seyreden imalat sanayii üretimi ve ihracat artışı büyümenin yukarı yönlü revize edilmesini gündeme getirdi. Ülkelerin 13 yıl içinde yaşayabilecekleri dönüşüm ve kriz sonrası süreçte meydana gelebilecek olası değişiklikler dışarıda tutulup, IMF'nin 2010-2011 büyüme öngörüleri üzerinden projeksiyon yapıldığında, 2023'te dünyanın en büyük ekonomisinin Çin olacağı tahmin ediliyor. Çin'i, ABD, Hindistan, Japonya ve Brezilya'nın takip etmesi bekleniyor. Türkiye'nin bu sıralamada yer alabilmek için yüksek büyüme hızı yakalaması gerekiyor. IMF'nin 2010-2011 büyüme tahminlerinden yapılan hesaplamaya göre, söz konusu 2 yıla ilişkin ortalamanın 2023'e kadar sürdürülmesi halinde Türkiye, yıllık ortalama yüzde 4,3 büyümeyle dünyanın en büyük 15. ekonomisi olabilecek.

Türkiye'nin 2023'e kadar yıllık ortalama yüzde 6 büyüme göstermesi halinde 1 milyar 989,7 milyon dolar milli gelir ile listedeki sırası 14'e çıkabilecek. Yüzde 7 büyüme, diğer ülkelerin de ortalama büyümeyi sürdürdüğü varsayımıyla Türkiye'yi, Kanada, İtalya ve Endonezya'nın üzerine çıkarıp, 12. sıraya taşıyacak. Bu durumda Türkiye'nin milli geliri 2 milyar 269,3 milyon dolar olacak. Türkiye, ancak yıllık ortalama yüzde 8,2 büyüme sağlarsa 9. sıraya yerleşebilecek. Milli gelir bu durumda 2 trilyon 652,7 milyar lirayı bulacak. Ülkenin bunu başarabilmek için Güney Kore, Fransa ve Meksika'yı ardında bırakması gerekecek.


 

KİM NE DEDİ?

Eski MÜSİAD Başkanı Ömer Bolat: Muhtemel bir ret kararı siyasî belirsizliklere sebep olur
Türkiye ekonomisi, krizin etkilerini geride bıraktı. İhracat, sanayi ve istihdam verilerinin olumlu seyrettiği bir dönemde Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) olası bir ret kararı tüm verileri tersine çevirecektir. AYM'nin olumsuz bir kararı, Türkiye'de yeniden siyasi belirsizliklere neden olacaktır. Amaç bu ise Türkiye'de yaşayan 72 milyona haksızlık olur. Mahkeme üyeleri öncelikle bunları düşünmeliler. Kararı esasa girmeden şekil yönünden incelemeliler. Olası bir ret kararı yerlilerden ziyade yabancı yatırımcıları olumsuz etkileyecektir. Yabancı derecelendirme kuruluşlarının not artışı yaptığı bir dönemde böyle bir kararın çıkması yatırımları tehlikeye düşürecektir. AYM'nin olumlu bir kararı da Türkiye'ye bakışı tamamen değiştirecektir.

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Başkanı Murat Akyüz: İptal kararı, Sezer tarafından fırlatılan anayasa kitapçığı kadar etki yapar
Anayasa Mahkemesi'nin olası bir iptal kararı ekonomide dalgalanmalara sebep olacaktır. Bu kararla birlikte yargı ve hükümet arasındaki sürtüşmeler de bir kez daha ortaya çıkacaktır. Olası bir iptal geçmiş dönemde dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından Başbakan Bülent Ecevit'e fırlatılan anayasa kitapçığından daha az etki yapmayacaktır. Yerli yatırımcılardan ziyade yabancı yatırımcılar, bu karardan olumsuz etkilenecektir. Yatırım konusunda oldukça titiz olan yabancı yatırımcı, maalesef bunu 'bekle gör' sürecine sokarak yatırımlarını erteleyebilir. Türkiye'de yargı konusunda güvenden çok yandaşlık konusunda daha da büyük bir önyargı oluşacak.

Altınbaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Altınbaş: Halkın istediği referandum önüne gelsin
Türkiye, artık eski günlerini geride bıraktı. Artık yargının aldığı kararlar, iş dünyasını eskisi kadar etkilemiyor. İş dünyası için güvenli ortamlar her zaman çok önem arz etmektedir. Son dönemde yaşanan olayları da kendi aramızdaki sürtüşmelerden ibaret olarak görüyorum. Referandumun halkın önüne gelmesi gerektiğini düşünüyorum. Kararı halkın vermesi gerekmektedir.

TÜGİK Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Hazim Sesli: Yabancı yatırımcı, belirsizlik taşıyan ülkelere gidip fabrika kurmaz
Mahkemenin olası referandum kararını iptali Türkiye'nin demokrasisine ve ekonomisine zarar verecektir. Dünyanın en hızlı büyüyen ülkelerinden biri olarak gösterilen Türkiye'ye bu karardan sonra bakış değişecektir. Türkiye'nin demokratikleşme sürecini kesintiye uğratmadan sürdürmesi gerekmektedir. Ret halinde ise ülkede bazı karanlık noktalar ortaya çıkar. Yerli ve yabancı yatırımcılar, istikrar ve belirsizlik olan bir ülkeye yatırım yapmak istemez. Şayet yatırımlar kesintiye uğrarsa işsizlik ve istihdam sorunlarını çözmemiz mümkün olmayacaktır. Bunları göz önünde bulundurarak mahkeme üyelerinin referandumu halkın önüne getirmesini istiyoruz.

İTO Başkan Yardımcısı Dursun Topçu: Her türlü çalkantılar ekonomiye yansır
Türkiye'de olası her türlü çalkantılar ekonomiye yansır. Özellikle öngörülemeyen bazı kararların geri dönüşümleri de bizi ciddi etkiliyor. Yerli yatırımcıların yanında ülkemizde bulunan yabancı yatırımcılar da olası bir iptal kararında yatırımlarını beklemeye alacaktır ya da erteleyecektir. Bunun için biz iş dünyasının temsilcileri olarak referandum kararının halkın önüne gelmesini istiyoruz. Bu konuda son sözü halkın söylemesini istiyoruz.

İTO Meclis Üyesi Fatih Mehmet Oruç: Ekonominin daha iyi bir noktaya gelmesi için mahkeme dikkatli olmalı
Anayasa Mahkemesi'nin referandumu iptal etmesinin ekonomiye uzun vadeli yansımaları kaçınılmaz olacaktır. Bu karar hem iş dünyası hem de Türk halkı için büyük bir önem taşımaktadır. Kararın iptal edilmesi piyasalarda belli bir süre tedirginliğe sebep olacaktır. Hem Türkiye'de demokrasinin gelişmesi hem de ülke ekonomisinin daha iyi bir noktaya gelmesi için Yüksek Mahkeme'nin daha dikkatli davranması gerekmektedir.

Ekspres Yatırım Başekonomisti Güldem Atabay: Erken seçim bütçeyi aşırı zorlar
Anayasa Mahkemesi'ndeki yetkililerle yeni görüştük. Pazartesi günü karar vereceklerinin kesin olmadığını söylediler. Ancak karar durumunda ya paket olduğu gibi ya da kısmi olarak geçecek veya toptan reddedilecek. Kısmi olarak geçmesi ve reddedilmesi durumunda piyasalardaki tepkiyi esas olarak AK Parti'nin nasıl tepki vereceği belirleyecek. Erken seçim gibi bir karar alınırsa bu her zaman olduğu gibi piyasaları olumsuz etkiler. Çünkü seçimlere yönelik harcamalar bütçe dengesini bozar.

Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Cem Negrin: Ekonomi artık her şeyden etkilenmeyecek kadar güçlü
Türkiye ekonomisi artık olası her artçı şoktan etkilenmeyecek kadar güçlü. Anayasa Mahkemesi'nin referandumu iptalinin ekonomiyi ancak yüzde 5 oranında etkileyeceğini düşünüyorum. Çünkü iş dünyası olası evet veya hayır kararlarına karşın kendini korumaya alıyor. Yabancı yatırımcılar için kısa süreli bir panik havası olabilir ancak bunun uzun süreli olmayacağı kanaatini taşıyorum.


Ramsey Yönetim Kurulu Başkanı Remzi Gür: Siyasi istikrarsızlık ekonomik istikrarsızlığa sebep olur
Memleketi kaosa sürüklemek kimseye fayda sağlamaz. Anayasa Mahkemesi'nin olası bir referandum kararını iptali yeni bir kaosa neden olabilir. Türkiye'yi 7 yıldır yöneten bir hükümet var. Bunlar bir çalışma yaptılarsa Türkiye'nin menfaati için düşünmüşlerdir. İnşallah mahkeme üyeleri de vazifelerini yaparlar. Her zaman bir ülkedeki siyasi istikrarsızlık ekonomik istikrarsızlığı tetikler. Bu kolay bir şey değil. Dünyada bir ekonomik kriz yaşanırken Türkiye'de yeni bir dalganın yaşanmasını bir işadamı olarak istemiyorum. Umarım aklıselim galip gelir. Ve Türkiye'de bu durumlar yaşanmaz.

TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Rönesans İnşaat Yönetim Kurulu Üyesi Erman Ilıcak: Sonuç ülke ekonomisine yeni bir hasar vermesin
Belirsizlik ortamının bir an önce kalkması gerekiyor. Özellikle yerli yatırımcının belirsizlik ortamlarında morali bozuluyor. Bu tür meselelerden kurtulmamız gerekiyor. Artık işimize bakmanın zamanıdır. Olumsuz bir karar yabancı yatırımcılarda da panik havası oluşturabilir.

ZAMAN