Global rakiplerinin açtığı tescil davaları ile uğraşan Türk şekercileri, bu davalarda Türkiye’deki mahkemelerin ekseriyetle yabancıların lehinde karar vermesinden şikayetçi. Türk işadamlarının taklitçi görüldüğünü söyleyen şekerciler, bu önyargının ortadan kaldırılması için hakimlerin Türk sanayisinin geldiği noktayı iyi anlaması gerektiğine dikkat çekiyor.

İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Zekeriya Mete, dünya genelinde 200’ün üzerinde ülkeye ihracat yaparak uluslar arası markaların pazarlarını ele geçirmeye başlayan Türk şekercilerinin önünü global rakiplerinin tescil davaları ile kesmeye çalıştığını belirtti. Bu davalarda Türk mahkemelerinin de ekseriyetle yabancıların lehinde kara aldığını ifade eden Mete, şunları kaydetti:

"Yabancı dil bilen hakimleri devlet seçiyor ve yurt dışına 1-2 yıl eğitim almak için gönderiyor. Genellikle İngiltere, Fransa ve Almanya’ya giden hakimler o ülkelerden etkileniyor, Türk tasarımlarını küçümsüyorlar. Kafalarına ‘Türk markaları taklitçi’ algısı yerleştiriliyor. Türkiye’deki hakimlerin yabancı hayranlığı yüzünden, Türk firmaları marka savaşına 1-0 mağlup başlıyor. Ülkemizde ve Avrupa’dan patent almamıza rağmen Türkiye’deki mahkemeler bizi korumuyor. Yıllık açılan 30-40 davanın yüzde 70’i yabancıların lehine sonuçlanıyor. Bu ön yargının ortadan kalkması lazım.”

Hakimler Türk sanayisini tanımalı

Her kaybedilen paten veya markanın bir fabrikanın kapanması, 100-150 kişinin işsiz kalması anlamına geldiğine dikkat çeken Mete, hakimlerin, bir markanın reddine kara verdiğinde o markayı üreten fabrikanın kapanacağını, yüzlerce kişinin işsiz kalacağını düşünmesini istedi. Çözümün bilinçlenmeyle olacağını ifade eden Mete, Türkiye’deki hakimlerin ve mahkemelerde bilirkişilik yapanların Türk sanayisinin geldiği noktayı iyi anlaması, Türk sanayisini tanıması gerektiğini vurguladı.  Fransa, Almanya gibi ülkelerin kendi markalarını koruma konusunda  milliyetçi bir tutum sergilediklerini belirten Mete, “Onların kendi markaları aleyhinde mahkemelerde bir tane olumsuz karar bulamazsınız, oysa bizim şekerlerimiz Fransa’ya giremiyor’’ dedi.

Milli marka algısı güçlendirilmeli

Adres Patent Genel Müdürü Av. Ali Çavuşoğlu da marka ve tasarım tescillerinde ürün ismi, ürün şekli ve ürün resminin hak sahiplerine tekel hakkı vermemesi  için markanın veya tasarımın tescil belgesineTürk Patent Enstitüsü’nün şerh koyabileceğini ve böylece açılan marka ve patent davalarında ihtilafların daha kolay çözülebileceğini belirtti.  Av. Ali Çavuşoğlu, “Örneğin çikolata kahverengi olduğu için o ürünün ambalajında herkes kahverengi kullanabilir, bunun kimseye tekel hakkı vermemesi gerekiyor” dedi.

Milli marka algısının güçlendirilmesinin, Türk markalarına olan önyargıyı ortadan kaldıracağını söyleyen Çavuşoğlu, bu algının güçlenmesi için Türkiye’nin patent sayısını artırması gerektiğini vurguladı. Patent Kanunu 1985 yılında çıkmasına rağmen Türkiye’nin bu konuda yeterli ilerleme kaydedemediğine işaret eden Çavuşoğlu, şunları söyledi:

"ABD 1911 yılında 1 milyonuncu paten sayısına ulaşmasına, 2008 yılında 8 milyonuncu patent sayısını yakalamasına rağmen Türkiye’nin sahip olduğu patent sayısı 1895’ten bu yana toplamda 150 bini geçmiyor, bunun da yarısı yabancılara ait. 2011 yılında 4 bin 500 patent üreten Türkiye’de 100 binin üzerindeki fabrika, 200 üniversite ve 750 binden fazla mühendis, IBM’in 1 yılda ürettiği 6 bin 200 patent sayısına ulaşamıyor."