Kezban KARABOĞA

İSTANBUL - Türkiye'den her yıl binden fazla hukuki dava için uluslararası tahkime başvurulduğu, dava sürecinde yapılan harcama ve ödemelerin toplam tutarının 1 milyar doları bulduğu belirtiliyor. 'Daha İyi Yargı Platformu'nun sözcüsü ve Gün Avukatlık bürosu sahibi avukat Mehmet Gün Türkiye'de, adalete karşı güvensizliğin ciddi düzeyde artması ve ticari davalar nedeniyle uluslararası tahkime başvuruların arttığını söyledi.

Türkiye'de avukatlık bürolarında kurumlaşma hızlanırken, 50'den fazla kişiye istihdam yaratan avukatlık bürolarının sayısında da belirgin bir artış gözleniyor. 'Daha İyi Yargı Platformu'nun sözcüsü ve Gün Avukatlık bürosu sahibi Av. Mehmet Gün, "50-150 kişi arasında istihdam sağlayan bürolar var. Cirolar, karlar yükseliyor. Yönetim ve finansman ayrı bir uzmanlık alanı haline geliyor. Kurumsallaşmış avukatlık bürolarının sayısı henüz az fakat ekonominin dinamikleri kurumsallaşmayı zorluyor" dedi.

Kendi avukatlık bürosunda 100 hukukçunun çalıştığını belirten Mehmet Gün'ün verdiği bilgiye göre Yüksel Karkin Küçük, ELIG, Paksoy, Erdem & Erdem, Cerrahoğlu, Çakmak, İşmen ve daha birçok büroda 10'dan fazla hukukçu çalışıyor. Bu büroların yıllık ciroları yüksek düzeylere ulaşırken, yabancı avukatlık ortaklıkları da artıyor.

Türkiye Barolar Birliği'nin kayıtlarına göre Türkiye'de 14 yabancı avukatlık bürosu faaliyet gösteriyor. Ortaklıkların 3'ü son 2 yılda geldi. Kurumsal bir "iş" alanı haline
gelen avukatlık hizmetlerini ve yargının sorunlarını değerlendiren Gün'ün toplumda adalete karşı artan ciddi güvensizlik ve ticari davalar nedeniyle her yıl Türkiye'den binden fazla davanın yurtdışı tahkime gittiğini, bu yolla yapılan masraf ve ödemelerin 1 milyar doları bulduğunu söyledi.



'Yabancılarla rekabet yerine işbirliğine zorlanıyoruz'
Tahkim, yabancı hukuk büroları ve yargının sorunlarına ilişkin Mehmet Gün sorularımızı cevaplandırdı.

2-3 kişiyle çalışılan bürolardan artık 30-40 kişinin birlikte çalıştığı avukatlık bürolarına geçiş yaşanıyor. Kurumsal avukatlık büro sayısında artış mı var?

Bürolardaki avukat sayılarında gerçekten bir artış var. Artış daha çok uluslararası
nitelikte hukuk hizmetleri alanında gerçekleşiyor. Özellikle gelişmiş ülkelerden yatırımcılara hizmet veren bürolarda sayı artıyor. Yurt içinde müşterilere hizmet veren bürolarda sayı daha az. Müvekkil portföyünün yüksek beklentileri kurumsallaşmayı zorunlu hale getiriyor. Ticari hayata katkısı artmış olmasına rağmen avukatlık mesleği hala bireysel bir faaliyet olarak görülüyor, hukuk hizmetlerinin de ticaret şirketi gibi yürütülmesi gerektiği düşünülmüyor.

Ancak sayıları çok olmamakla birlikte 50-150 kişi arasında istihdam sağlayan bürolar var, cirolar, karlar yükseliyor. Ekonominin dinamikleri de kurumsallaşmayı zorluyor. Sağlık hizmetlerinde şirketleşmek mümkün iken avukatlıkta yasal engeller yüzünden olamıyor. Türkiye'nin de bu konuda çözüm üretmesi ve avukatlık hizmetlerini kurumsallaşmasına iyi zemin hazırlaması lazım.

Bugünkü kurumsallaşma planlanmış, bir vizyon çerçevesinde düşünülmüş değil, ekonomik büyümenin zorladığı plansız bir gelişme. Türkiye'de avukatlığı sadece Türkiye vatandaşları yapabiliyor. Sermaye gruplarının avukatlık ortaklığı kurmaları yasak. Kapsamlı bir araştırma yapıldığında ciddi aykırılıkların tespit edilebileceğini de biliyorum. Bazı yabancı avukatlık bürolarının Türkiye'de büro satın aldığı konuşuluyor, bazı bürolar kendilerini yabancı büroların uzantısı gibi gösteriyor veya gerçekten öyleler. Başka sahalarda hizmet veren kuruluşlar kendilerine bağımlı, uydu avukatlık büroları kuruyorlar. White & Case uzun zamandır, DLA Piper firması da birkaç seneden beri Türkiye'de avukatlık hizmetleri sahasında faaliyet gösteriyor. Kanun gereği sadece yabancı hukuk alanında hizmet verebilirler. Her iki büronun da yakın ilişki içinde bulunduğu Türk isimli bürolar, bu bürolarla özdeşleştiriliyor. Uluslararası alanda çok güçlü olan bu bürolarla küçük Türk bürolarının rekabeti imkansız. Yabancılar daha rahat olan kendi ülkeleri kurallarına göre hareket ediyorken, biz Türkiye'nin eski kurallarına göre hareket ediyor ve kısıtlanıyoruz. Ötesi yabancılar şirket olarak kurulabildikleri için Türkiye'de edindikleri kardan yüzde 20 kurumlar vergisi ödüyor. Türk avukatlar şirket olamadıkları için yüzde 35 gelir vergisi ödüyor. Bu durum avukatlarımızı yabancılarla rekabet yerine işbirliğine zorluyor.


Davalar daha fazla oranda yurtdışına mı taşınıyor?

Toplumda adalete karşı ciddi bir güvensizlik var. Bunun en büyük nedeni evrensel dürüstlük ve bağımsızlık ilkelerinin Türk yargısında tam olarak hayata geçirilememiş olması. Bu durum Türkiye'de yılda yaklaşık 1 milyar dolarlık bir kaynağın yurtdışına kaçmasına neden oluyor. Gücü yeten Türkler de yabancılar da uyuşmazlıklarının Türkiye dışında tahkim, başka devlet yargısı ve benzeri yollarda çözümüne başvuruyor. Bu durum yabancı yatırımcının Türkiye'de yatırım fikrine de zarar veriyor. Tahkim özel bir yargılama türü olduğu ve bilgiler de gizli olduğu için istatistiki bilgi vermek zor. Ancak tahminde bulunulabilir. Paris'teki ICC'ye Türkiye'den her yıl onlarca tahkim davasının gittiğini biliyoruz. Benim tahminime göre Türkiye'den her sene binden fazla dava yurtdışı tahkime gidiyor.

Tahkim dahil toplamda kaç dava için başvurulduğu söylenebilir?

Binleri geçtiğini söyleyebiliriz. Ancak tahkimde olduğu gibi bu yönde bir istatistiki çalışma yok. Bu konudaki bilgilerin devletin sahip olduğu diğer bilgi kaynakları kullanılarak hesap ve tahmin edilmesi, örneğin ihracatlarla ilgili davaların ne kadar olduğu sorunlu ihracat hesaplarından anlaşılabilir, ya da yurtdışına avukatlık hizmetleri ücretleri kaleminden yapılan döviz transferlerinden yola çıkılarak bir tahminde bulunulabilir.

En çok hangi tür davalarda yurt dışındaki mahkemelere gidiyoruz?

Büyük miktarlı yatırımlar, ortaklıklar, uluslararası müteahhitlik hizmetleri, sofistike sistemler ve uluslararası finansman ile ilgili işlerde uyuşmazlıklar yurtdışındaki
mahkemelere ve tahkime götürülüyor. En cazip ülke İngiltere.

Türkiye'de şirket birleşmeleri, satın almalarda yabancıların güvensizlik duydukları hukuki boşluklar var mı?

Diyelim ortakların birisi ABD'li, birisi Türk. Aralarındaki sözleşmeye göre ortaklığın tabi olacağı hukuk İngiliz hukuku. Ancak şirket Türkiye'de. Bu şirketin hem ABD borsasında, hem Türkiye'deki borsada halka açıldığında, şirket yönetimi en başta hissedarlara değil de şirketle iş yapan alacaklılara karşı sorumlu olduğunu dikkate aldığınızda, çıkabilecek en ufak bir sorunun bile ne kadar karmaşık olacağı ve sofistike çözümlere ihtiyaç duyacağını tahmin edebilirsiniz.

Patent davalarında en sık görülen sorunlar hangileri?

En önemli sorun patente tecavüz edilip edilmediğinin tespiti hususunda yaşanıyor. Mevcut sistem tarafların birbirlerine bilgi vermesini ve tam ve doğru ifşada bulunmasını sağlamadığı için gereksiz yere tespit davaları açılıyor. Patent tecavüz davalarının en önemli nedeni tespitte ayrı bir imkanı getirilmemiş olması. Türkiye'nin patentlerdeki inovasyondan yararlanabilmesi için bu iyileştirmenin acil olarak yapılması zorunlu.

Dizilerde ürün giydirme ve sanal reklam uygulamasında ölçüler nedir?

Sanal reklam kavramı RTÜK Kanunu'nda yer almıyor. Artık program içine sanal görüntüler koymak yerine bizzat ürünün kendisi yerleştiriliyor. En çok tercih edildiği yer diziler. Hukuka uygunluk denetimi RTÜK ve Reklam Kurulu tarafından yapılıyor. Her iki kurumun da temel kriteri ürün yerleştirilen sahnenin doğal akışa uygun olması.

Son olarak Türkiye'de yargının durumu diğer ülkelere göre ne durumda?

Kötü bir yargı diyemem. Sıralama yapılırsa Türkiye, yargıda gelişmekte olan ülkeler arasında belki en iyi yargı sistemine sahip diyebiliriz.

"Daha iyi yargı" için öneriler

Yargıda "dürüstlük" ilkesi mutlaka hayata geçirilmeli.

Yargıçların Kürsü Teminatı mutlaka sağlanmalı

Yargıç sayısı artırılmalı, mahkemeler yeterli insan kaynağına kavuşturulmalı

Hukukçu iş gücü stokunun yargıdaki iş yüküne ve ihtiyaçlara uygun olarak dağılımı sağlanmalı

Yargıçların dava sürerken tayin edilme, haksız disiplin cezası verilmesi ihtimali ortadan kaldırılmalı

Yargı bağımsız bir mali bütçeye ve kaynağa sahip olmalı

HSYK'nın geniş katılımlı bir komisyona hesap ve rapor vermesi sağlanmalı

Adliyelerin yönetimi ve kaynakların sağlanması bağımsız bir idareye devredilmeli

Toplu dava çözümü yöntemi Türkiye'nin tüketicilerinin de sanayisinin de ihtiyacı.



DÜNYA