Uludağ Ekonomi Zirvesi sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Aydın, “Genişletilmiş iflas erteleme hükmü, ilk uygulamaya sokulduğu günden bu yana yaygın bir şekilde kötüye kullanılıyor. Borçlular, izin verilen azami 5 yıl süreye kadar rutin bir biçimde erteleme talep ederken, mahkemeler de bu ertelemeyi rutin bir biçimde yapıyor. Bir firmanın iyileşeceğinin 1 günde nasıl anlaşılacağını biz anlayamıyoruz. Adam perşembe günü başvuruyor cuma günü kararı alıyor. Ne yetenekli kişiler var ki aynı anda 3-4 sektörde faaliyet gösteren firmayı, giriyor aynı gün alıyor, sonra bir günde karar aldırıyor” dedi.

Düzenleme yapılacak
Aydın, uygulamada gerek bankalar gerekse şirketler tarafındaki sorunların giderilmesi için yeni düzenleme istediklerini belirterek “Sistem istismar ediliyor. Bu istismar şirketin ya da bizim yanlışlarımızdan kaynaklanabilir. Biz bunların ortadan kaldırılmasını istiyoruz. Bizimse bizim, reel sektörünse reel sektörün, firmanınsa firmanın, hukuk sistemindeyse o tarafın bu noksanlıkların bütün paydaşlarıyla bu işin çözümü için devletle iletişim halindeyiz. Devlet bu konuda bir düzenleme yapılması hususuna sıcak bakıyor. Adalet Bakanlığı çalışıyor, İcra İflas Yasası’nda bir değişiklik olacak. Adalet Bakanlığı’na gittik anlattık” diye konuştu.

Kredilerde sıkıntı var
Bankacılık sisteminde son dönemde kredilerin geri dönüşlerinde bazı sıkıntılar olduğunu söyleyen Aydın, bunun ‘kesinlikle’ yönetilebilir düzeyde olduğunu söyledi.
BDDK verilerine göre, bankacılık sektörü kredileri ocak sonunda yüzde 19.3 artışla 1.5 trilyon liraya ulaştı. Brüt takipteki alacakların toplam nakdi kredilere oranı Ocak 2015’te yüzde 2.87, Ocak 2016’da da yüzde 3.18 olarak gerçekleşti.
Bankaların kredileri geri çağırmasının söz konusu olmadığını söyleyen Aydın, “Şu anda kârı belli bir noktada tutabilmek için hacimsel büyümeye oynuyoruz. Böyle bir şey yaparsak bir önceki yılın kârlılığını elde edemeyiz. Kurumsal krediler daha hızlı artıyor, bireysel daha yavaş. Kurumsal 15-16, bireysel 7-8. Türk bankaları, istihdama büyümeye ve ihracata kredi veriyor” diye konuştu.

Ücret ve komisyona 1.8 milyar TL
Hüseyin Aydın, sektörün 2015 yılında 1.8 milyar TL ücret ve komisyon iadesi ödediğini belirterek “Bu 20 milyar TL daha az kredi demektir. 20 milyar TL daha az kredinin de kredi maliyetlerine yansıması vardır” dedi.
Ziraat Bankası’nın ise geçen yıl 600 milyon liralık ücret ve komisyon geri ödemesi yaptığını ifade eden Aydın, “En küçükten başlayarak ödedik. Şimdi kişi sayısı, az miktarı yüksek ödemeler kaldı. 3 bin 5 bin olanları tuttuk ama onları da ödeyeceğiz. Ziraat Bankası bu yıl da yaklaşık 300 bin kişiye 250 milyon lira ücret ve komisyon geri ödemesi yapacak” bilgisini verdi.

Tasarruflar kıt
Bu konuda da atılması gereken adımlar olduğunu söyleyen Aydın, hakem heyetlerinin yeniden düzenlenmesi ve düzenlemelere aykırı aldıkları kararlardan sorumlu olmaları gerektiğini söyledi. Aydın, “Bankacılık hizmetlerinden alınan ücret ve komisyonlara sınırlama veya yasak getirilmesi faiz oranları üzerinde baskı yapıyor. TBB’nin söylediği, düzenlemelere uymak kaydıyla hizmet alan ücretini ödemelidir” dedi.
Türk bankacılık sisteminin rekabette en büyük dezavantajının ‘tasarrufun kıtlığı’ olduğunu ifade eden Hüseyin Aydın, “Tasarruf reformlarla artar. Kişi başına milli gelir artmalı ki artsın. Bir yandan da Türk toplumu genç, tüketiyor. Bu işin içinde farklı sosyo-kültürel gelişmeler de var” dedi.

Özkaynak kârlılığı düşük
Bankaların özkaynak kârlılığının sermaye maliyetinin altında kalarak özkaynak büyümesini destekleyecek yeterlilikte artmadığını söyleyen Aydın, “Mevcut durumda sermaye maliyeti yüzde 15, ortalama sermaye getirisi ise yüzde 10 düzeyinde. Özkaynaklar risk artışı kadar artmaz ise kredi büyümesi sürdürülemez. Basel’den gelen yükler de dikkate alınarak bir hesaplama yapıldığında, sektör olarak 2018 yılında sermaye yeterliliğinde sınıra geliniyor” dedi. Aydın, Basel III uygulamalarının sermaye yeterliliğine 150-200 baz puan ek yük getireceğini belirtti.

Pelin Ünker / Cumhuriyet