Cahit Paksoy, bir süre üst düzey yönetici olarak görev yaptığı Akfa Holding’e yönelik soruşturma kapsamında geçtiğimiz Ağustos ayı sonunda tutuklandı. Fetullahçı Terör Örgütü’nün mali yapısına yönelik soruşturmada 218 kişi hakkında işlem yürütülüyor.

Soruşturma kapsamında tutuklu bulunan şüphelilerden İhlas Holding eski CEO'su Cahit Paksoy ve Senih Tan için yapılan tahliye başvuruları geçtiğimiz hafta karara bağlanmıştı. İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Hakimliği, Paksoy ve Tan için tahliye kararı verdi. Karar, soruşturmayı yürüten savcılığa da tebliğ edildi.  

TAHLİYE KARARINA İTİRAZ
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Kaçakçılık ve Mali Suçlar Bürosu savcısı Hüseyin Önelge, 15 Kasım’da, Paksoy ve Tan için verilen tahliye kararına itiraz etti. İtirazda, Paksoy ve Tan hakkında, tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılması istendi. 

HAKİMLİK YASAYA AYKIRI KARAR VERDİ
Üç sayfalık itirazı kararının nedenleri şöyle sıralandı:

*Soruşturma kapsamındaki şirketler ve yöneticileri ile ilgili vergi müfettiş raporu ve MASAK Analiz Raporu kapsamında hakimliğiniz bir çok tutuklama kararı verdi.

*24 Ekim’de, İstanbul Anadolu 1. Sulh Ceza Hakimliği tüm tutuklular için ‘tutukluluğun devamına’ kararı verdi.

*Yasal zorunluluk olarak itirazın, İstanbul Anadolu 1. Sulh Ceza Hakimliği’ne yapılması gerekir. Bu hakimliğin talebi reddetmesi halinde bir üst hakimlik olarak 2. Sulh Ceza Hakimliğine gidilmesi gerekir. İtirazın doğrudan doğruya 5. Sulh Ceza Hakimliğine yapılması usule aykırı.

DELİLLERİ DEĞERLENDİRME YETKİSİ YOK
*OHAL kapsamında çıkartılan 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereği, itiraz dilekçesi ya hakimliğinizde bekletilmeliydi ya da, tutukluluğun incelenmesi ile birlikte değerlendirmek üzere Cumhuriyet Başsavcılığımıza gönderilmesi gerekirdi. Hakimliğinizin yasaya aykırı karar vermesi usulsüzdür.

*CMK ve ilgili yasalar incelendiğinde  Sulh Ceza Hakimleri yargılama yapamazlar. Dolayısı delilleri değerlendirme yetkisi yok; son karar verir gibi karar verme durumunda değiller.

*Hakimliğinizin, beraat kararı verir gibi karar vermesi de usul ve yasaya aykırı olduğu gibi düşündürücüdür.*Kararınızda,  MASAK raporunun görülmediği gibi komik bir gerekçe sunulmuş. Böyle bir gerekçe kabul edilemez. 

GEREKÇESİ ANLAŞILAMADI
*Beraat kararı yazar gibi tahliye dayanak gösterilmesi hukuki değil

*Kapsamlı bir soruşturmanın süresini belirlemek Sulh Ceza Hakimliğinin görevi değildir.

*Hakimliğini alelacele 6 sayfa kararı yazarak şüphelileri tahliye etmesinin nedeni ve gerekçesi anlaşılamamıştır.

USULE AYKIRI BİR DURUM YOK
İtirazın yapıldığı İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Hakimi Hasan Akdemir ise 17 Kasım’da, itiraza ilişkin verdiği 5 sayfalık ret kararında şunları vurguladı:

*Tahliye talebinin hakimliğimizce değerlendirilmesinde usule aykırı bir durum yok.

MAKUL ŞÜPHE İÇİN BELGE OLMALI
*Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına göre, şüphenin makul sayılabilmesi için kişinin suç işlemiş olabileceği konusunda belge bulunması zorunludur.

*Varsayım ve önyargılara dayandırılan bir gerekçe ise kişi özgürlüğü sınırlandırılamaz.*Anayasa’nın 19’uncu maddesinde kişi hürriyetinin sınırlandırılması için ‘Makul şüpheden de öte kuvvetli şüphenin bulunması’ aranmaktadır.

NE İLE SUÇLANDIĞI EN KISA SÜREDE BİLDİRİLMELİ
*Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne göre özgürlüğü kısıtlanan kişiye, bu işleme maruz tutulmasının nedenleri ve kendisine yöneltilen her türlü suçlama en kısa zamanda bildirilmelidir.*Tek başına suç işleme şüphesi tutuklama için zorunlu koşul olsa da, bir aşamadan sonra tutuklamaya tek başına gerekçe oluşturmaz

*Şüpheliye ilişkin para hareketlerinde, örgüt üyeliği çerçevesinde gerçekleştiğine ilişkin savcılığın somut bir iddiası yok.

*Etkin soruşturma ilkesi yerine getirilmedi.

*Cumhuriyet Başsavcılığı ve hakimliklerin, tutuklama, gözaltı, tutukluluğun devamı gibi kararlarda, özgürlüğü kısıtlayıcı işlemler olması nedeni ile, daha dikkatli ve özenli, etkin soruşturma ilkesi gereğince daha özenli ve titiz soruşturma ve yargılama yapılması gerektiği, bu nedenle hakimlik kararlarımızın gerekçeli olması yasal zorunluktur. 
*Kararlarımızın gerekçeli olması, hukuku ve adalete olan güvenin tesis edilmesi yönünde, hatta Türkiye Cumhuriyet vatandaşlarının bu olaylar nedeni ile, şüpheli olarak konu edilmesi, hiçbir yasal, hukuki ve maddi gerçeğe dayanmayan kararlar verilmesi halinde, adalet duygusuna olan inancı zayıflatır.
Sulh ceza hakimliğinin verdiği ret kararı sonrası dosyaya, bir üst hakimlik sıfatı ile İstanbul Anadolu 6. Sulh Ceza Hakimliği bakacak.



Hürriyet