Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 80. Yıl dönümü nedeniyle Gaziantep Üniversitesinde (GAÜN) anma programı düzenlendi.

GAÜN Atatürk Anıtı’na çelenk koyma törenine Rektör Prof. Dr. Ali Gür, Gaziantep Valiliği tarafından düzenlenen Atatürk’ü anma programında bulunması nedeniyle katılmazken, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. M. Avni Gökalp tarafından Atatürk Anıtı’na çelenk konulması ve saygı duruşuyla başlayan program GAÜN Mavera Kongre ve Sanat Merkezinde devam etti.

Mustafa Kemal Atatürk’ü anma programında konuşan GAÜN Rektörü Prof. Dr. Ali Gür, milletlerin kader anlarının değiştiği noktada yeni bir öncüye, yol göstericiye her zaman ihtiyaçları olduğunu, umutsuzluğun kök saldığı ama aynı zamanda umudun da yeşermeye başladığı ortamlarda milletin kendisine öncülük edecek liderini bulduğu zaman da arkasından gitmekten hiç çekinmediğini söyledi.

“Osmanlıyı anlayamazsak, yapılanları doğru okuyamazsak, objektif tarih anlatıları üzerinden değerlendiremezsek yanılırız” diyen Rektör Prof. Dr. Gür, “1.Dünya Savaşında Almanya ile birlikte savaşa girerken, Almanya’nın yenilmesiyle biz de yenilmiş kabul edildik. 1. Dünya Savaşı sırasında Çanakkale’de biz yenilmedik. Mustafa Kemal Atatürk’ün, Alman generaline rağmen farklı bir taktik izleyerek Çanakkale’de İngilizleri durdurması, devamında Anafartalar, Çanakkale geçilmez ve arkasından bir asker düşünün ki, bu komutan askerlerini öyle bir motivasyon veriyor ki, ‘Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum’ diyor. Askerler tereddütsüz ölümü bile bile iki dakika önce kendi arkadaşının yakın çatışmada mermilerle şehit düştüğü yere hiç tereddüt etmeden siperden çıkarak göğsünü mermilere siper ediyor ve ölüyor. İşte böylesi bir dönem içerisinde Çanakkale de kaybetmediğimiz halde ordu tamamen teslime zorlandı” dedi.

Sultan Vahdettin ile Mustafa Kemal Atatürk’ün Almanya’ya birlikte seyahat yaptıklarını belirten Prof. Dr. Gür, “Vahdettin ve Atatürk, savaşın gidişatını orada birlikte teftiş ettiler. Sultan Vahdettin Mustafa Kemal’i, Mustafa Kemal’de Vahdettin’i orada tanıma fırsatı buldu. İstanbul merkezli İngiliz donanmalarının payitahtı tamamen muhasara altına aldığı bir zamanda İstanbul’dan bir şey yapılamayacağını bilen de Vahdettin idi, Anadolu dan önce mücadele, arkasından da kurtuluşun fitilini yapacak olan kişinin de Mustafa Kemal Atatürk olacağını bilen de Vahdettin idi. Vahdettin, Atatürk’e ordu teftiş komutanlığını verip, Anadolu’ya gönderirken özel bir imzayla gönderdi. Atatürk de Sultan Vahdettin’in kendisine olan güvenini çok iyi gördü. İki lider Anadolu coğrafyasında Müslüman Türk milletinin kaderinin şekillenmesinde büyük rol üstlendiler. Kurtuluş savaşı büyük fedakarlıklarla bu milletin her ferdinin kanının toprağa aktığı ve şehitlerimizin kanıyla al bayrağı dalgalandırdığı bir zaferdir” şeklinde konuştu.

Rektör Prof. Dr. Gür, “Ulus devletin çatısı çizilirken de milletle birlikte yola çıkıldı. Cumhuriyet’in gelecekte bu milletin muhasır medeniyetler seviyesine ulaştırmak adına yapılacak olan ülkü ve aynı zamanda yol haritası çizildi. İşte böylesi bir dönemde, balkanları kaybediyoruz, Trablusgarp cephesi, Yemen cephesinde nice fidanlar toprağa dökülürken umut arayan bu millete Mustafa Kemal Atatürk umut oldu. Eğer Çanakkale de farklı bir taktikle orduların kendi emri altındaki askerleri iyi bir taktikle donatmamış olsaydı Çanakkale kaybedilecekti. İşte bu yüzden İngilizler Çanakkale’nin hezimetini hiçbir zaman unutmadılar ve unutmayacaklar. Çanakkale gitseydi, İstanbul zaten gidiyordu ve Anadolu diye bir şey kalmayacaktı. Anadolu’nun gelecekteki Kurtuluş Savaşının düvesini oluşturacak alan Çanakkale de zaten atılmıştı. İşte böylesi kritik bir zamanda karar alma becerisi gösteren Mustafa Kemal Atatürk aynı zamanda kendisi de Kazım Karabekir Paşa’nın komutasında olan doğu bölgesine yani Anadolu’ya özel gönderildi. Mustafa Kemal Atatürk kendisinin bu millete verebileceği en iyi liderlik yönünü ortaya koyarak bu milletin yolunu açtı” ifadelerini kullandı.

Gençlere seslenen Rektör Prof. Dr. Gür, “Biz köksüz bir millet değiliz. Tarihimizi 95 yıla hapsedecek bir millet değiliz. 2000 Yıldan daha fazla millet ve devlet geleneği olan bir milletiz. Osmanlı subayı olarak gördüğümüz Mustafa Kemal Atatürk’ü aynı zamanda kritik süreçlerde Kurtuluş Savaşının büyük komutanı ve askerlerine büyük güven telkin edip, çığır açan bir kurucu lider olarak görüyoruz. Cumhuriyet’ten sonra da, devletin kademelerini şekillendirirken de muhasır medeniyetler seviyesine uygun bir şekilde yeni yapılanmayı oluşturan, girişimci lider olarak görüyoruz. Atatürk’ün kendi döneminde yapmış olduğu bu mükemmel devlet kurucu icraatın ötesinde, ebediyete intikalinden sonra en fazla kullanılan ve maske olarak takılan Atatürk’ün kendisi oldu. İşte biz bunu reddediyoruz. Bir taraftan Osmanlı subayı, diğer taraftan Cumhuriyetimizin kurucusu, bir taraftan muhasır medeniyetler seviyesinde en kritik süreçte devletin kurucu unsurlarını her şeye rağmen devam ettirmiş bir liderden bahsediyoruz. Kendisinden sonra o kılıfa sığınılarak ülke kamplaştırıldı. Biz diyoruz ki; birlik ve beraberlik ruhuyla Atatürk’ü doğru anlamaya, O’nun kurucu liderliği altında ülkemizi birlik ve beraberlik içerisinde geleceğe taşımaya ihtiyacımız var. Ne putsallaştıracağız, nede O’nu yereceğiz. Atatürk’ü seviyoruz. Bugün dahil olmak üzere bu milletin Atatürk’le ilgili hiçbir sorunu yoktur, olamazda zaten. Bu milletin Atatürk’ü kılıf olarak kullanıp sosyal medyalar başta olmak üzere portrelerine Atatürk resmi koyarak bu vatana ihanet edenleri de bu millet asla affetmez. Dini kullananlar kadar Mustafa Kemal Atatürk’ü kullananlar da suçludur. Atatürk’ü olduğu yerde, doğru konumlandırarak O’nun sevgisiyle birlikte bütünleştirici rol üstlenerek neslimizi şekillendirebiliriz. Eğer bunu yapmazsak zaman kaybederiz. 100. Yılına gireceğimiz Cumhuriyetimizde eğer dimdik ayaktaysak, başımız dik, alnımız açıksa burada Mustafa Kemal Atatürk’ün ve yanında kanlarını döken şehitlerimizin hakkı olduğu içindir” diyerek, birlik ve beraberliğin geliştirilmek zorunda olduğunu söyledi.

Atatürk’ü anlamak ve anlatmak

Programın devamında GAÜN Genel Sekreteri Doç. Dr. Ayhan Doğan tarafından “Atatürk’ü Anmak ve Anlatmak” konulu konferans verildi.

Doç. Dr, Ayhan Doğan, dünü doğru anlayamazsak eğer tarihi vakalar koleksiyonu, hadiseler yumağından ibaret görürsek, Mustafa Kemal Atatürk’ü anlayamayız, O’nun kurduğu Cumhuriyeti idrak etme konusunda ciddi sıkıntılar yaşar ve bugünü anlamakta zorluk çekeriz şeklinde konuştu.

Doğan,,1878 yılında imzalanan Ayastefanos Anlaşmasının, devlet adına tarihte imzalanan en ağır anlaşma olduğunu söyledi. Doğan, “Hemen sonrasında Düyûn-ı Umûmiye’yi imzalamak zorunda kaldık. Bu Osmanlı Devleti’nin iflası demek. Ekonomik anlamda iflas etmiş bir devletin siyasi manada iflahı mümkün değildir. II. Abdülhamit Hanı’nın diplomasi zekası, manevra kabiliyeti ve devlet adamlığı Osmanlı Devleti’nin yıkılışını 1918’e kadar uzattı” ifadelerini kullandı.

Doğan, Cumhuriyeti iyi anlayabilmek için dünü iyi anlamak gerektiğinin altını çizerek konuşmasını şöyle sürdürdü, “Mustafa Kemal Atatürk silah arkadaşlarıyla birlikte milletimizi organize ederek emperyalizme karşı Ya İstiklal Ya Ölüm anlayışıyla milli refleksi harekete geçirmesi, milli mücadele ruhunu Çanakkale ruhundan aldığı ilhamla Kuva-i Milliye ruhunu millete yansıtmasıyla birlikte genci, yaşlısı, askeri, sivili, kadını, erkeği ile destansı bir mücadele başlattı. Yeniden devlet ve özgür olma anlayışı ile harekete geçtiler. Kurtuluşun mümkün olmadığını, Amerika’nın mandasını veya İngiltere’nin sömürgesini kabul etme noktasına gelmiş bir çevreye karşı tarihinden aldığı ilhamla, Kürşad ruhuyla, Bilge Kağan azmi ve kararlığıyla, tarihin hiçbir döneminde hiçbir devletin himayesi altında yaşamamış bir milletin inancıyla emperyalizme ve o çevreye karşı bir refleks ortaya konuldu. Barış kavramıyla tanışmamış devrin liderlerine rağmen Mustafa Kemal, Yurtta Barış Dünya’da Barış diyerek insanlığın sulhünden bahsediyordu. Mustafa Kemal Atatürk, Türk milletinin ortak değeridir. Özlemle yad ediyorum”. Doğan, Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Çalışmadan, yorulmadan, öğrenmeden, rahat yaşama yollarını aramayı itiyat haline getirmiş milletler, evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra istiklallerini kaybetmeye mahkumdurlar” sözleriyle konuşmasına son verdi.

Programda ayrıca GAÜN Türk Musikisi Devlet Konservatuarı öğretim elemanı ve öğrencileri tarafından sunulan müzik dinletisinde Atatürk’ün sevdiği şarkıları seslendirildi. GAÜN Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencilerinin mozaikten yaptığı Atatürk portresi, Dr. Öğr. Üyesi Ceren Yıldırım tarafından GAÜN Rektörü Prof. Dr. Ali Gür’e takdim edildi.

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü Anma Programına Rektör Prof. Dr. Ali Gür, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Metin Bedir, Prof. Dr. Şehmus Demir ve Prof. Dr. M. Avni Gökalp, Rektör Danışmanı Doç. Dr. Necip Fazıl Yılmaz, Genel Sekreter Doç. Dr. Ayhan Doğan, Genel Sekreter Yardımcısı Nuh Okumuş ile çok sayıda akademik, idari personel ve öğrenci katıldı.