İZMİR (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, 11'inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağı yönündeki tartışmalara ilişkin, "Abdullah Bey aday olacaksa olur, olmayacaksa olmaz. Bu kadar memleketin gündemini işgal etmeye kimsenin hakkı var mı? Abdullah Bey bizim ailenin içindeki bir arkadaşımız. AK Parti ona bütün makamları verdi, yeni vereceği bir şey yok. Bundan sonrası tekrara giriyor." dedi.

Yıldırım, CNN Türk, 24 TV, A Haber ve Habertürk'ün Alsancak Garı'ndan yapılan ortak canlı yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

- "AK Parti ona bütün makamları verdi"

Başbakan Yıldırım, 24 Haziran'da yapılacak Cumhurbaşkanı ve 27'nci Dönem Milletvekili Genel Seçimi'nde 11'inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün aday olup olmayacağı tartışmaları ve yarın yapacağı açıklamaya ilişkin soruya, "Bize ne ya, biz işimize bakalım. Hakkı var değil mi? Aday olacaksa olur, olmayacaksa olmaz. Bu kadar memleketin gündemini işgal etmeye kimsenin hakkı var mı? Adaysa buyurur çıkar. Milletin işi gücü var. Yarın bir açıklama yapacakmış galiba. Ben hakkında değerlendirmelerimi yaptım. O değerlendirmelerim de bugün geçerlidir. Abdullah Bey bizim ailenin içindeki bir arkadaşımız. AK Parti ona bütün makamları verdi. Yeni vereceği bir şey yok. Bundan sonrası tekrara giriyor." sözleriyle cevap verdi.

- "(Ben partimin emrindeyim) demesini beklerdim"

"Abdullah Gül'den ne bekliyordunuz, ne yapması gerekiyordu?" şeklindeki soruyu ise Yıldırım, şöyle yanıtladı:

"Abdullah Bey'in başından beri gelip, 'Ben partimin emrindeyim, bana partim ne görev veriyorsa ona hazırım' demesini beklerdim. AK Parti'de gelenek böyledir. Cumhurbaşkanı seçiminde, esasında Cumhurbaşkanımız, o dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan hiçbir faninin yapamayacağı bir şey yaptı. Kendisinin rahatlıkla geçeceği bir makama, 'Ben partimi bırakmam. Partim daha önemli, burada yapacak çok iş var. Abdullah Bey olsun' diye büyük fedakarlık yaptı. Bütün istişarelerde, konuşmalarda arkadaşlarımızın 'sen geç' demesine rağmen yaptı bu fedakarlığı. Bu kadarını söylüyorum, daha ne söyleyeyim. Bugün onları hatırlama günüdür ama bence başka yere savruldu gitti. Şu bir haftadaki baş döndürücü trafiğin bir anlamı yok mu?"

- Muhalefetin aday arayışı

Muhalefetin aday arayışının "proje" olduğuna ilişkin değerlendirmede bulunan Binali Yıldırım, "Proje dediğimiz şey, doğal şartlar içinde gelişmeyen bir dayatmadır. Mesela, yani PYD, YPG oluşumu bir projedir. Arkasında bildiğimiz bir ülke vardır. Türkiye'ye karşı oluşturulmuş bir tehdittir. Türkiye'yi zapturapt altında tutmaya çalışan bir sistemdir. Abdullah Bey, yani muhalefet, bir önceki 2014'teki cumhurbaşkanlığı seçimine benzer bir inisiyatif peşine düştüler ama olmadı, olmaz. Zorlamayla siyaset inşa edilemez." diye konuştu.

Yıldırım, projenin gerçekleşmeme nedenini ise şöyle açıkladı:

"Çünkü hiçbir geçmişi, altyapısı yok. Seçim zamanı birdenbire bir telaşla partiler birbirlerine koşturuyorlar. 'Aman şöyle yapalım' diye. Hepsinin kafasında başka bir şey var. Nitekim bir partinin genel başkanı 'Ben kimse için fedakarlık yapamam' dedi. Bu anlaşılılır bir şey. Eğer siyaset uzun soluklu olacaksa, parti başkanları gerekli riski almalı. Büyük olsun, küçük olsun partinin genel başkanı, siyasi hareketin lideriyseniz, iddianız yoksa 'Ben yokum', 'Burada garanti yok'. Siyasette, seçimde garanti olur mu? Gireceksiniz, çalışacaksınız, vatandaş ikna olursa seçileceksiniz. Garanti peşinde koştuğunuz zaman da olmuyor işte."

- Yeni bir dönem başlıyor

"İlk turda seçim AK Parti açısından garanti mi?" sorusuna ise Başbakan Yıldırım, "Hiçbir şey garanti olmaz. Seçimin her zaman avantajları, riskleri de vardır ama biz rahatız. Şu bakımdan, biz seçime her an hazır bir partiyiz. Hiç seçim olmayacakmış gibi çalışırız, yarın seçim olacakmış gibi hazır ve nazır bekleriz. AK Partinin genel karakteri vardır. Daha çok gayret edeceğiz, olabildiğince oy oranımızı yükselteceğiz. Bu seçimin önemli bir özelliği var. Türkiye'nin önünde yeni bir dönem açılıyor. Türkiye bir yönetim değişikliğine gitti. 16 Nisan Referandumu'nda bunun kararı verildi. Şimdi artık bunun ilk uygulaması yapılacak. Burada ne var? Eskiden seçim olurdu, milletvekili seçilirdi ama kimin hükümet olacağı belli olmazdı. Ankara'ya gelince işler insanların düşündüğü gibi gitmezdi. Tek başına iktidar olunca problem yok da parçalı siyaset olunca. Hatırlayın 90'lı yılları. Refah ile ANAP, kuruldu, kurulacak, ilan edilecek, bir yerden rüzgar esti, döndü başka bir şeye, ondan sonra başka oluşuma da döndü. Ne oldu? Türkiye 10 yılını kaybetti ve 2001 kriziyle karşı karşıya kaldı." şeklinde yanıt verdi.

Yıldırım, yeni sistemin doğrudan demokrasi, güçlü iktidar, devamlı istikrar ve güçlenen Meclis getireceğini söyledi.

Vatandaşın ihtiyacı olan bütün kanunları Meclisin yapacağını kaydeden Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanı'nın bir kanuna ihtiyacı olduğunda açık çağrı yapacağını ya da genel başkanı olduğu partiye bu yönde telkinde bulunabileceğini, parlamenter sistemde ise bir anlamda "iktidar kimse yasama da onun emrinde" olduğunu dile getirdi.

"Parlamentoda sıkıntı ne zaman olur, Cumhurbaşkanlığı ile partisi azınlığa düşerse, salt çoğunluğun altına düşürse sıkıntı yaşar ama uzlaşma kültürü gelişir" diyen Yıldırım, "Bu sistemin getirdiği en güzel şey, uzlaşmayı da birlikte getiriyor." ifadelerini kullandı.

- Muhalefetin ittifak arayışı ve üst akıl

Başbakan Yıldırım, muhalefetin ittifak arayışını, "arkasında bir üst akıl mı var?" sorusu üzerine ise şu değerlendirmeyi yaptı:

"Hiç şüpheniz olmasın, FETÖ. Hiç uzağa gitmeye gerek yok. 15 Temmuz'dan beri kıvranıyor, nasıl toparlanırım, atağa geçerim bunun gayesi içinde. Ona müdahil olan bazı dış örgütler var, içeride de belirli bir alan buluyorlar. Bu şekilde bir faaliyet var. Buradaki oluşumun amacı Türkiye'yi daha iyi noktalara götürmek, Türkiye'nin güçlenmesi, sorunlarını tamamen halletmesi falan değil. Amaç, AK Parti özellikle Recep Tayyip Erdoğan'ın olmadığı bir yönetim şekli olsun. Niye, çünkü Tayyip Erdoğan gidiyor, Suriye'de, 'Bir dakika kardeşim, burada Türkiye var, siz burada ne hesap görüyorsunuz, biriniz orayı, biriniz burayı işgal etmişsiniz. Buradaki topraklar bizim. Siz uzaktan geldiniz. Buradaki sorunları yaşayan biziz. Bedeli ödeyen, şehitler veren biziz. Ne yaptık, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, bir çırpıda 235 kilometreyi tertemiz yaptık. Millet gitti yerleşti, çocuklar okula döndü. Teröristler oradan atıldı ama başka yerde var şimdi. Doğuda iki kanton, Kobani ve Cizire. Eğer orada aynı şeyler başımızı ağrıtmaya devam ederse, aynısı orada da yapılır." şeklinde konuştu.

(Sürecek)