ROMA (AA) - ECENUR ÇOLAK - İtalya’da aşırı sağcı Lig ve sistem karşıtı 5 Yıldız Hareketi’nin (M5S) kuracağı muhtemel yeni hükümet, programın açıklanmasıyla birçok eleştiriyi de beraberinde getirdi.

Özellikle Avrupa ülkeleri arasında milli gelir oranına göre, en fazla kamu borcu bulunan ikinci ülke konumundaki İtalya'nın program çerçevesinde daha fazla kamu harcaması yapmayı öngörmesi ve göç politikaları hususunda takınacağı daha sert tavır, Avrupa Birliği (AB) üye ülkeleri arasında endişeye yol açıyor.

İtalya’da 4 Mart’ta yapılan ve hiçbir siyasi parti veya ittifakın hükümet kurmaya yetecek oy alamadığı seçimlerin ardından yaklaşık 2 haftadır müzakerelerini sürdüren aşırı sağcı Lig ile sistem karşıtı M5S kurması muhtemel hükümetin detayları ortaya çıktı.

Yeni hükümeti kurması beklenen iki parti, seçimde yüzde 32,6 oy oranıyla tek başına en çok oyu alan M5S ile yüzde 37 oyla seçimlerden birinci sırada çıkan merkez sağ ittifakının en çok oy (yüzde 17,3) alan partisi Lig oldu.

- Hükümet kurulursa meclisin yarısından çoğuna sahip olacak

İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella’nın kurulmasına onay verip görevlendirmeyi yapması halinde yeni hükümet, 630 sandalyeli Temsilciler Meclisi’nde, Lig’in 125 sandalyesi ve M5S’nin 227 sandalyesi ile 352 sandalyeye sahip olacak. Bu da meclisteki sandalyelerin yüzde 55,87’sine tekabül ediyor.

Lig’in 58 ve M5S’nin 112 sandalyesiyle yeni hükümet, 315 sandalyeli Cumhuriyet Senatosu’nda ise toplam 170 sandalye ile yüzde 53,96'lık çoğunluğa sahip olacak.

Yeni hükümette Lig’in lideri Matteo Salvini ve M5S’nin lideri Luigi Di Maio başbakan olmayacak. Floransa ve Luiss üniversitelerinde özel hukuk profesörlüğü yapan Giuseppe Conte bu makama getirilecek.

- Lig'in "eski ortakları" artık muhalif

Seçimlere merkez sağ ittifakında giren Lig, ittifaktaki ortaklarından eski Başbakan ve Forza Italia'nın (Haydi İtalya) lideri Silvio Berlusconi'nin isteksiz de olsa geri adım atmasıyla M5S ile müzakere yoluna girmişti.

Ancak taraflar anlaşmaya vardıktan sonra kurulması muhtemel hükümete Lig'in eski ortaklarından da eleştiriler gelmeye başladı. Önce Forza Italia'dan "hükümet programında bazı noktaları doğru bulmadıkları ve muhalefet edecekleri" açıklaması geldi.

Ardından da ittifak içindeki bir diğer aşırı sağcı parti İtalya'nın Kardeşleri'nin lideri Giorgia Meloni, "Merkez sağa oy veren halkın iradesine saygı duydukları için Conte liderliğindeki yeni hükümete katılmayacaklarını ve desteklemeyeceklerini" söyledi. Meloni, ayrıca Lig'in lideri Matteo Salvini'yi de "savaşı kazandığı halde birliklerini savaş alanında bırakıp düşmana teslim olmakla" suçladı.

- Vaatlerin finansmanı soru işareti oluşturuyor

Lig ve M5S'in Cumhurbaşkanı Mattarella’ya sunduğu hükümet programında, iki kademeli vergi uygulaması, vatandaşlara temel gelir, "Fornero Kanunu" olarak da bilinen emeklilik yaşını 67'ye çıkaran reformun gözden geçirilmesi, AB bütçesinde esneklik, kumar ve vergi kaçakçılığıyla mücadele ve göç politikasında daha sert bir tutum gibi noktalar öne çıkıyor.

Programda, halihazırda gelir miktarına göre yüzde 23 ile 43 arasında değişiklik gösteren vergi oranının yüzde 15 ve 20 olarak sabitlenmesi öngörülüyor.

Uzmanlar, sabit vergi oranı ve vatandaşlık geliri (iki yıllık iş arama sürecinde, üç iş teklifini reddetmesi halinde iptal edilmek üzere kişi başı aylık 780 avro) gibi maddelerle program çerçevesinde yapılması planlanan yatırımların maliyetinin 100 milyar avroyu aşacağını düşünürken programa yönelik eleştiriler de finansman kaynağının nasıl sağlanacağı yönünde oluyor.

Muhtemel hükümetin ortakları Lig ve M5S ise AB bütçe kısıtlamalarından memnun olmadıklarını ve gelecek ay yapılacak görüşmelerde bu konuyu gündeme getireceklerini belirtiyor. Bu tür açıklamalar da olası hükümetin daha kurulmadan AB tarafından eleştiri oklarını üzerine çekmesine yol açıyor.

AB tarafından muhtemel hükümete yapılan eleştirilerde çoğunlukla, “İtalya’nın milli gelir oranına göre Yunanistan’dan sonra en çok kamu borcu olan AB ülkesi olduğuna” atıfta bulunularak, harcamalarını artırmaması ve mevcut bütçe kısıtlamalarına uyması gerektiği dile getiriliyor.

- Göç konusunda AB’ye “adil sorumluluk paylaşımı” çağrısı

Programda ayrıca AB’nin göç ve sığınmacı politikaları konusunda İtalya’nın “belirleyici” rol oynaması gerektiğinin altı çiziliyor. Programda bu konuda diğer AB üyeleriyle adil bir sorumluluk paylaşımı yapılması gerektiği vurgulanıyor.

İtalya’da yaklaşık 500 bin düzensiz göçmen bulunduğu belirtilen programda, bu çerçevede ciddi ve etkili bir geri gönderme politikasının da öncelik taşıdığı görüşü yineleniyor.

Bu sebeple, özellikle de AB ülkelerinden beklenen “adil sorumluluk paylaşımı” noktasının İtalya ve diğer üye ülkeler arasında sorun oluşturabileceği düşünülüyor.

AB Komisyonunun Göç, İçişleri ve Vatandaşlıktan Sorumlu Üyesi Dimitris Avramopulos, konuyla ilgili olarak "İtalya'nın göç politikasında bir değişiklik olmamasını umuyoruz." açıklamasını yapmıştı.

- İslam kültür merkezleri ve camilere yönelik "muğlak ama sert" politika

Programdaki bir diğer tartışmalı nokta da İslam kültür merkezleri ve camilere yönelik izlenecek politika.

"Tüm radikal İslami derneklerle düzensiz cami ve ibadet yerlerinin anında kontrol altına alınması ve kapatılması gerektiği" şeklinde ifadelerin yer aldığı programda, kontrol altına alınacak ve hatta kapatılacak İslam kültür merkezleri ve camilere ilişkin "düzensiz" gibi belirsiz tanımlamalar kullanılması dikkati çekiyor.

Bu noktada hiçbir şekilde tehlike arz etmeyen ve tamamen dini ve kültürel amaçlara yönelik cami, kültür merkezi ve ibadet yerlerinin de baskı altına alınması ve hatta kapatılması riski doğuyor.

İtalya'da 4 Mart'ta yapılan seçimde hiçbir parti veya ittifak hükümet kurmaya yetecek oy alamamıştı. Seçimde M5S, yüzde 32,6 oy oranıyla tek başına en çok oyu alan siyasi parti olmuştu. Lig, Forza Italia ve İtalya'nın Kardeşleri'nin oluşturduğu merkez sağ ittifakı ise yüzde 37 oyla seçimlerden birinci sırada çıkmıştı. Oy oranı yüzde 22,9'da kalan mevcut hükümetin büyük ortağı Demokrat Parti'nin başı çektiği sol ittifakı ise mecliste üçüncü sıraya gerilemişti.