ERZURUM (AA) - MUHAMMET MUTAF - FETÖ'nün darbe girişimi sırasında, tatil için bulunduğu İstanbul'da darbecilere direnirken omurilik kemiği kırılan gazi Rıza Demir ve yazı işleri müdürlüğü sınavı için Ankara'da bulunduğu esnada, helikopterin ateş açması sonucu sırtından ve boynundan yaralanan katip Ahmet Kağızmanlı, 15 Temmuz gecesi yaşadıklarını dün gibi hatırlıyor.

Meteoroloji 12. Bölge Müdürlüğünde memur olarak çalışan 38 yaşındaki Erzurumlu gazi Rıza Demir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 15 Temmuz gecesi milletin gösterdiği cesareti, halkın saniyeler içerisinde İstanbul sokaklarını doldurmasını ve spiral ile tankın kapağını kesme anlarını unutamadığını söyledi.

İnsanların arasına giren tankın üzerine çıkanlardan olduğunu ifade eden Demir, "Tankın insanları ve araçları paramparça etmesini ve şehitlerimizi unutamıyoruz. Kısacası 15 Temmuz'u hala unutamadık. O gece farklıydı. İçimizdeki vatan sevgisiyle neler yapabileceğimizi öğrendik." dedi.

Demir, o gece 4 Erzurumlu arkadaşı ile İstanbul'da bulunduğunu anlatarak, şunları söyledi:

"Hasdal Kışlasından tankların çıktığını ve paletli tankın, önüne gelen her şeyi ezdiğini gördük. Elimize geçen bijon anahtarı ve balyozlarla tankın kapağını açmaya çalıştık ama açamadık. O esnada spiral taşı ve jeneratör bularak tankın kapağını açtık. Tankın içinden 6 rütbeli ve Mithat isimli emniyet müdürü çıktı. Üzerimizden jetlerin geçtiğini, alçak uçuş yaparken verdiği psikolojik baskıyı üzerimizde hissettik. Çok kötü bir geceydi ama biz Türk milleti olarak neleri başarabileceğimizi o gece gösterdiğimize inanıyorum."

Hain darbe kalkışmasının yaşandığı anlarla ilgili olarak Demir, "O gece hissettiğim tek bir şey vardı. Daha doğrusu o gece ölümü hissetmemiştik, o gece biz ölümü öldürmüştük. Vatanımız ve milletimiz için seve seve canımızı verebileceğimizi tüm dünyaya göstermenin gururunu yaşadık." ifadelerini kullandı.

Demir, 15 Temmuz'un Türkiye açısından bir dönüm noktası olduğunu söyledi.

Türkiye'yi Suriye ve Lübnan gibi karıştırmaya çalışan dış güçlere karşı Türk milletinin ne kadar cesur olduğunu o gece bir kere daha gösterdiğini aktaran Demir, şöyle devam etti:

"Onların başında Recep Tayyip Erdoğan gibi bir komutan, 251 tane şehitliği göze alabilecek Ömer Halisdemirleri, Yakup Sürücüleri, Murat Ellikleri, 2 bin 190 tane şehitliği göze alan gaziler yoktu. Bunları dünyaya göstermenin gururu yaşıyoruz. Yaşadıklarımız aklımıza geldikçe duygulanıyoruz ve gururlanıyoruz. Rabbim vatanımız için mücadele etmeyi nasip etti. Erzurum'da olsaydım çok üzülürdüm ama Rabbim bana bunları yaşattı. İki yıl içerisinde 15 Temmuzlar bir daha yaşanmasın diye çeşitli çalışmalarda bulunduk. Okullarda öğrencilere hainleri, hainlerin yapmış olduğu gibi akıllarını kiraya vermemeleri gerektiğini anlatıyoruz. Bizim başka bir Türkiyemiz, vatanımız, bayrağımız yok."

- "Bir bedel ödenecekse yine ödenir"

Katip gazi Ahmet Kağızmanlı ise 15 Temmuz'da yazı işleri müdürlüğü sınavı için Ankara'da bulunduğunu söyledi.

Otelde bulunduğu esnada tankların dışarıda olduğunu ve jetlerin uçmaya başladığını anlatan Kağızmanlı, "Arkadaşlarım darbe girişimi olduğunu söyleyince inanasım gelmedi. Yaşadığımız yüzyılda, Türkiye'nin gelmiş olduğu noktada, darbe deyince insanın düşünesi geliyor ama tank, füze ve silah sesleri duyulunca olayın kaçınılmaz olduğunu anladım. Abdest alıp çıktım. Özel Harekatın tarandığı yere oradan da Kızılay'a doğru yürüdüm. Sıhhıye'ye geldiğimde cadde tamamen insanlarla doldu. Tankların araçları kağıt gibi ezdiği anda insanların hiçbir şeyin umurunda olmadığını gördüm. Ben bunu o gece anladım." diye konuştu.

Kağızmanlı, sonrasında Genelkurmay Başkanlığı'na gittiğini aktararak, şunları söyledi:

"Oraya geldiğimde ayaklarımda dayanılmaz yorgunluk oldu. Kaldırıma oturduğumda yanıma 12-13 yaşlarında bir kız çocuğu ve ablası oturdu. O kaldırım insanlarla doldu. Bir ara kızın çığlığına döndüm. Baktığımda, helikopter filmlerdeki gibi izli mermilerle bizi taramaya başladı. Refleks olarak kızın üzerine kapandım. İlk parça boynumdan girdi, sonra sırtımdan büyük bir darbe aldım. O esnada şehadet getirmeye başladım, her an ölebilirim diye. Kısa bir şok yaşadım. Ayağa kalktığımda kimisinin başı paramparça, kimisinin bağırsakları dökülmüştü. Onları görünce insan ister istemez şoka giriyor. Hastanedeki ilk müdahalede sırtımı temizlediler ama boynumdaki parçayı çıkaramadılar, hala duruyor."

İnsanların birbirleriyle olan iletişiminin ve bağının o gece arttığına dikkati çeken Kağızmanlı, üzerinde bulunduğu tankta insanların birbirini tanımadığını ve birbirine çok sıkı bir şekilde bağlandığını vurguladı.

Kağızmanlı, o gece kardeşlik duygusunu yoğun olarak yaşadığını ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:

"İnsanlarda kardeşlik duygusu ve vatanperverlik olduğu sürece bu ülkeye hiçbir şey olmayacağını anladım. Çok şükür milletimiz, o milli duyguları kaybetmiş değil. Şehitlerimiz ve gazilerimiz oldu ama şükürler olsun ki Türkiye aydınlığa doğru bir yol ve mesafe katetmeye başladı. Bir bedel ödenecekse yine ödenir ama bu bizim için tarihte iyi bir iz oldu diye düşünüyorum."