İSTANBUL (AA) - Sözde "Yurtta Sulh Konseyi" bildirisinde imzası bulunan eski Tuğgeneral Mehmet Partigöç ile eski Albay Cemil Turhan'ın ofislerinden çıkan, "sıkıyönetim mesajı" ile ilgili bilirkişi raporunda, "Mesajın sonundaki imza bölümünde herhangi bir isim yok, sadece 'Yurtta Sulh Konseyi Başkanı' ibaresi var ve en yetkili olan tek bir şahsa işaret etmektedir. İsmin yazılmamasının, konsey başkanının sivil bir şahıs olması nedeniyle askeri bir mesajda adının yazılmasının uygun görülmemesinden kaynaklandığı düşünülmektedir." tespiti yer buldu.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'na bağlı başsavcıvekillerince hazırlanan iddianamede, başka bir soruşturma kapsamında eski Maltepe'deki Nurettin Baransel Kışlası 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı Kurmay Başkanı Yarbay Fatih Karakaya'nın makam odasında yapılan aramada ele geçirilen emir ve ekindeki belgeler konu edildi.

- "Hava Harp Okulu Komutanı, İstanbul Valisi olarak atanmış"

Ekinde, "Sıkıyönetim komutanlıkları ve sıkıyönetim mahkemeleri görevlendirme listesi, Ankara ve İstanbul şehirleri asayiş-takviye planı ve diğer atamalar" başlıklı gizli ibareli dokümanlar bulunan, tüm sayfaları paraflanmış "Harekat Yıldırım ve Sıkıyönetim Direktifi" konulu emrin 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı'na gönderildiği belirtilen iddianamede, emir ekindeki atamalar listesinde 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı, Kulesi Askeri Lisesi Komutanlığı, Yalova Hava Meydan Komutanlığı ve Hava Harp Okulu Komutanlığı'nda görevli bazı personellerin isimlerinin yer aldığı aktarıldı.

İddianamede, bu listelere göre, eski Hava Harp Okulu Komutanı Tümgeneral Fethi Alpay'ın İstanbul Valisi, eski Hava Harp Okulu Dekanı Kurmay Albay Ahmet Gümüş'ün İş Bankası Genel Müdürü, eski Hava Harp Okulu Öğrenci Alay Komutanı Hüseyin Ergezen'in TRT İstanbul Müdürü, eski 2. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Özkan Aydoğdu'nun İstanbul Sıkıyönetim Komutan Yardımcısı, eski Kuleli Askeri Lisesi Okul Komutanı Kurmay Albay Muammer Aygar'ın Genelkurmay 2. İstihbarat Analiz ve Değerlendirme Daire Başkanı olarak atandıklarının anlaşıldığı ifade edildi.

- Partigöç'ün makam odasında bulunan evraklara bilirkişi incelemesi

Sözde "Yurtta Sulh Konseyi" bildirisinde imzası bulunan eski Genelkurmay Personel Plan ve Yönetim Daire Başkanı Tuğgeneral Mehmet Partigöç'ün makam odasında bulunan evraklar ile eski Genelkurmay Başkanlığı General-Amiral Şube Müdürü Albay Cemil Turhan'ın ofisinden çıkan evrakların, 15 Temmuz 2016'dan sonra talep üzerine Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı'nca Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildiği anlatılan iddianamede, bu evraklarla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosu tarafından görevlendirilen 3 uzman bilirkişinin inceleme yaptığı kaydedildi.

İddianamede yer verilen ve bilirkişi heyetince düzenlenen 21 Şubat 2017 tarihli, "Sıkıyönetim direktifine ilişkin tespitler" adlı raporda, darbe girişimi ve örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki (TSK) hiyerarşisiyle ilgili dikkati çekici açıklamalar ilk kez gün yüzüne çıktı.

- "Tam manasıyla darbe yapmak maksadıyla hazırlandı"

Sıkıyönetim mesajının, FETÖ/PDY tarafından "anayasal düzeni ortadan kaldırmak" maksadıyla hazırlandığı belirtilen bilirkişi raporunda, mesajda anayasal düzeni yok etmeyi öngören ifadelerin yer aldığı ve metnin tam manasıyla darbe yapmak maksadıyla hazırlandığı vurgulandı.

Darbe mesajında imzası olanların ve atama listelerinde görev verilenlerin birçoğunun daha önceden FETÖ/PDY mensupları olduklarına dair Genelkurmay Başkanlığı'na ismi verilen şahıslar olduğu belirtilen raporda, şu ifadeler yer buldu:

"Mesajda, darbenin fiilen başlayacağı saat haricinde, darbeye iştirak edenlere yönelik olarak kimin nerede, ne yapacağına dair herhangi bir talimat yer almamaktadır. Buna rağmen planlanandan beş saat önce başlatılan darbeye iştirak edenler, organize biçimde örgüt tarafından görevlendirildikleri yerlere gitmiş ve kendilerine tevdi edilen vazifeleri yapmaya çalışmışlardır. Bu kapsamda darbe planının çok önceden detaylı olarak hazırlandığı ve örgüt elemanlarına görevlerinin önceden tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Bu da söz konusu planın, kısa sürede hazırlanabilecek bir plan olmadığını, asgari birkaç hafta önceden hazırlık yapılarak ve örgüt içerisinde detaylı olarak koordine edilmeyi müteakip son şekli verilerek kaleme alındığını göstermektedir."

- "Darbe atamaları örgütün en üst düzeydeki sivil ve askeri mensuplarınca hazırlandı"

Birbirinden habersiz hücreler şeklinde yapılanan FETÖ'nün, gizliliğe azami özen gösterdiği ve örgüt içinde yer alan bir kişinin ancak çok sınırlı sayıda örgüt mensubunu tanıyabildiği hususlarının göz önüne alınması gerektiği bildirilen raporda, "Bu darbe planının eklerinde yer alan atamaların, örgütün en üst düzeydeki sivil ve askeri mensuplarınca ortaklaşa hazırlanabileceği değerlendirilmiştir. Örgüt içerisinde yer alan her iki veya üç asker kişinin sivil bir imam veya abi sorumluluğunda faaliyet gösterdiği dikkate alındığında, yüzlerce örgüt mensubunun mesleki ihtisas ve tecrübeleri de göz önüne alınarak görevlendirilmesi, örgütün en üst düzey üyelerinin koordinesi olmadan mümkün görülmemektedir." denildi.

Hain darbe teşebbüsünü planlayanlar tarafından hazırlanan "Sıkıyönetim Direktifi" isimli mesajın 15 Temmuz 2016'da, saat 22.15'de çekildiği ve sözde darbe emrinde fiilen başlama zamanının, "16 Temmuz 2016 saat 03.00" olarak yer aldığı bilgisi verilen raporda, "Mesajın çekildiği saatle fiilen başlama zamanı arasında yaklaşık beş saatlik bir fark olmasına rağmen, 'TSK 16 Temmuz 2016 saat 03.00 itibarıyla yönetime el koymuştur.' şeklinde ifade kullanılmıştır. Bu itibarla önceden darbe planının yapıldığı, mesajının hazırlandığı ve fiili olarak başlama zamanının 16 Temmuz 2016 saat 03.00 olarak kararlaştırıldığı, ancak bilinmeyen bir nedenle darbenin başlama saatinin geriye çekildiği değerlendirilmektedir." ifadesi yer buldu.

- "Darbeyi idare edecek kişinin ismi, sivil olduğu için mi yazılmadı?"

Mesajın sonundaki imza bölümünde herhangi bir ismin zikredilmediği ve sadece "Yurtta Sulh Konseyi Başkanı" ibaresinin yer bulduğu belirtilen raporda, şunlar kaydedildi:

"Bu ibare oluşturulmuş bir komite/konseyde, en yetkili olan tek bir şahsa işaret etmektedir. TSK'da mesajların imza blokunda, sadece unvan veya makamın yazılması ismin zikredilmemesi gibi bir uygulama bulunmamaktadır. Bu hususun, darbeyi planlayanların konsey başkanı olarak darbeyi idare edecek kişinin kim olacağına son ana kadar karar verememesinden veya konsey başkanının sivil bir şahıs olması nedeniyle askeri bir mesajda adının yazılmasının uygun görülmemesinden kaynaklandığı düşünülmektedir."

Bilirkişi raporunda, atama planlamasının bir iki gün içinde hazırlanamayacak kadar kapsamlı, önemli görevleri içerdiği, muhtemelen kalkışma öncesi aylarda veya haftalarda oluşturulduğu ve bazı sivil görevlere atama yapılmış olması nedeniyle örgütün en üst düzey sivil elemanlarıyla da koordine edildiğinin anlaşıldığı belirtilerek, bazı bakanlıklara veya genel müdürlükler ile kamu bankalarına atama yapılırken, bazılarına atama yapılmaması örnek gösterildi.

- "Liste sivil ve askeri üst düzey elemanlar arasında koordine edilerek oluşturuldu"

Özellikle kritik addedilebilecek askeri ve sivil görevlere farklı kuvvetlerden ve farklı rütbelerden personelin atandığı, bu atanan personelin tamamının FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibatının bulunduğunun görüldüğü vurgulanan raporda, "Bu atamaların, örgüt içerisindeki güvenilirlikleri ve konumları gibi mülahazalar dikkate alınarak yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu kadar üst düzeyde örgüt elemanının hakkındaki bilgiye bir veya iki kişinin hakim olması mümkün görülmemektedir. Bu da bu listenin hazırlandığına zaman olarak, önceden başlandığı, örgütün sivil ve askeri üst düzey elemanları arasında koordine edilerek oluşturulduğu sonucunu ortaya çıkarmaktadır." değerlendirmesi yapıldı.

Raporda, farklı eklerde yer alan general atamaları ile askeri hakimlerin atamalarında önemli ve kritik bir görev olan Genelkurmay Adli Müşavirliği'ne iki farklı kişinin atandığının görüldüğüne (Tuğgeneral Hayrettin Kaldırımcı ve Albay Muharrem Köse) dikkati çekilerek, "Bu durum, sözde atama listelerinin birbirinden farklı örgüt hücreleri tarafından yeterince koordine edilmeden hazırlanarak darbeyi planlayan Yurtta Sulh Konseyi'ne mensup üst düzey sivil ve askeri örgüt üyelerine verildiğini göstermektedir." denildi.

- "Turhan ve Partigöç, örgüt hiyerarşisinde üst düzeyde"

Atama listesine göre, resmi görevleri ve rütbeleri itibarıyla daha düşük pozisyonda olan ancak sahte atamalar neticesinde üst düzey askeri ve sivil görevlere getirilen personelin de mevcut olduğu belirtilen raporda, TSK'da bir mesaj çekildiğinde, usul olarak mesaj emrini veren kişi tarafından imzalanması gerekirken, "mesajı hazırlayan" hanesinde Cemil Turhan ve "çekilmesine müsaade eden" hanesinde ise Mehmet Partigöç isminin yer aldığı aktarıldı.

Atama listelerinin yayımlandığı darbe mesajını hazırlayan ve müsaade eden bölümünü imzalayan personelin her ikisinin de 15 Temmuz 2016'da atamalardan sorumlu birimde görev yaptığı belirtilen raporda, söz konusu iki personelin, bu listelerin hazırlanmasında görev aldıkları ve örgüt içerisindeki hiyerarşilerinin üst düzeyde olduğunun düşünüldüğüne işaret edildi.

- Listedeki 229 generalden 34'ü görevine devam ediyor

Darbe teşebbüsüne kalkışanlar ve darbe emrinin ekindeki atamalara bakıldığında, üst düzey kritik görevlere getirilenler, mevcut bulundukları görevlere devam edenler ve bulundukları görevlerden alınanlar olduğunun tespit edildiği belirtilen raporda, "FETÖ/PDY mensuplarınca 15 Temmuz 2016'da yayınlanan sıkıyönetim direktifinde yer alan atama listesinde; Jandarma hariç TSK'da görevli 326 general ve amiralden 94'ünün Genelkurmay Başkanlığı ya da mensubu bulunduğu kuvvet komutanlıkları emrine alındığı, 167 generalin görevine devam ettiği,
 61 generalin üst görevlere atandığı,
 3 generale ise herhangi bir atama planlaması yapılmadığı görülmektedir.
" ifadesi kullanıldı.

Görevine devam edecek 229 generalden 148'inin ihraç edildiği, 14'ünün istifa ettiği, 31'inin de 2016 YAŞ kararı ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye sevk edildiği ve ikisinin 2017 Ocak ayında kendi istekleriyle emekli olduğu bilgisi verilen raporda, 5'inin Sağlık Bakanlığı (GATA devri kapsamında), 29'unun ise halen TSK bünyesinde görevine devam ettiği anlatıldı.

Sahte atama listesinde örgütün darbe maksadıyla kritik ve önemli gördüğü tüm askeri ve sivil görevlere kendi mensuplarını atadığı ya da görevine devam etmesini istediğinin düşünüldüğü vurgulanan raporda, "Üst görevlere atanan bir iki istisna dışında tamamının, isimlerinin karşısında 'devam' yazanların ise önemli birçoğunluğunun FETÖ/PDY üyesi oldukları ve darbeye fiilen iştirak ettikleri veya destekledikleri görülmektedir." denildi.

- Örgütteki sivil otoritenin özellikle yaptığı kıdemsiz atamalar

Bazı personelin TSK içerisindeki hiyerarşi ile bağdaşmayacak şekilde yaşı, tecrübesi ve mevcut rütbesi ile son derece uyumsuz çok üst düzey sivil ve askeri görevlere atandığının tespit edildiğine dikkati çekilen raporda, "Korgeneral eşiti kabul edilen bakanlık müsteşarlıklarına atanan yarbay-albaylar veya orgeneral kadrolarına atanan tuğgeneraller mevcuttur. Bu durum, TSK'nin resmi hiyerarşisi ile örgütün hiyerarşisinin farklı olduğunu ve söz konusu personelin, örgütün sivil otoriteleri tarafından özellikle seçildiğini düşündürmektedir. Ayrıca bu hususun neden daha üst rütbeli personel mevcutken darbe emrinin tuğgeneral rütbesinde bir personel tarafından imzalanmış olmasını izah ettiği değerlendirilmektedir." ifadesi yer buldu.

General atama listesinde ismi yer alan albaylara dikkat edilmesi gerektiğine vurgu yapılan raporda, örgütün kritik olarak öngördüğü, 15 Temmuz öncesi general kadrosunda olan bazı yerlere de kendi mensubu albayları görevlendirdiği, bu albayların da örgütün güvendiği ve öğrencilik yıllarından beri örgüt içerisinde yer alan elemanlar olduğunun düşünüldüğüne işaret edildi.

- "Suriye sınırında görevli birliklerin albay kadrolarına özel önem atfedildi"

"Özellikle Kara Kuvvetleri Komutanlığı listesinde bu şekilde atanan 15 albay mevcuttur. Bu albaylardan 13'ünün ataması 15 Temmuz öncesi general kadrosudur. İkisi ise 15 Temmuz öncesi de albay kadrosu olan yerlerdir. Bu yerlerin Osmaniye ve Şanlıurfa'da bulunan Tugay Komutanlığı Yardımcılığı atamalarıdır. Örgüt elemanlarının Suriye sınırında görevli birliklere ait albay kadrolarına da özel önem atfettiği görülmektedir." değerlendirmesi yapılan raporda, atama listelerine göre, darbeyi planlayanların örgüte sempati duyduğunu veya darbe karşısında yer almayacağını düşündükleri kişilere de görev verdiklerinin değerlendirildiği kaydedildi.

Raporda, 15 Temmuz öncesi bulundukları görevlerden alınmayarak, isimlerinin karşılarında "devam" yazan general ve amirallerden büyük bir çoğunluğu hakkında, "darbeye fiilen iştirak ettikleri veya darbe girişimi esnasında görevlerini ihmal ederek darbeye dolaylı yardım ettikleri" şüphesiyle adli işlem başlatıldığı hatırlatıldı.

- "Görevlendirmeden önce bütün general ve amirallerin tutumlarını incelediler"

Atama listesinde genel olarak, görevden alınanların veya bir başka göreve atananların yerine örgüt tarafından kendi elemanlarından olacak şekilde atama yapıldığının tespit edildiği vurgulanan raporda, "Darbeyi planlayanlar tarafından kendilerine herhangi bir görev tevdi edilmeyerek emre alınmayan 94 general ve amiralin büyük bir çoğunluğunun FETÖ mensubu olmadığı, darbeye iştirak veya destekler mahiyette faaliyette bulunmadığı tespit edilmiştir. Ancak bu 94 general-amiral arasında da hakkında FETÖ/PDY mensubu olduğuna dair resmi istihbarı bilgiler bulunan, açık kaynaklarda FETÖ mensubu olduğuna dair haberler yer alan kişiler mevcuttur." denildi.

Bilirkişi raporunda, belirtilen hususların kesin olarak açıklığa kavuşturulmasının, ancak atama listesini hazırlayan kişilerin samimi itirafları ile mümkün olabileceği belirtilerek, "Darbeyi planlayanların, atama listesini hazırlamadan önce bütün general ve amirallerin darbe esnasında gösterecekleri tutumu inceledikleri, değerlendirdikleri ve darbeye iştirak etmeyeceğini düşündükleri kendi mensupları ile örgüt mensubu olmadığı için darbe karşısında yer alacağını düşündükleri kişilere görev vermedikleri değerlendirilmektedir." ifadesi yer aldı.