Alper Görmüş’ün bugün Taraf gazetesindeki köşesinde yer alan “Komplocu sazanlık: Baro başkanı da zirve adayı” başlıklı yazısı, organize internet yalanları ve bu yalanları incelemeden kullanmanın doğuracağı sıkıntılar konusunu tekrar gündeme getirdi.

Görmüş yazısında, Türkiye’yle Avrupa Birliği arasında müzakerelerin başlatılması kararının alındığı 17 Aralık 2004’teki Brüksel Zirvesi sonuç bildirgesinin 23. maddesiyle ilgili internette altı yıldır dolaştırılan bir mail’i konu ediyor. Dönemin AB yetkilisi Olli Rehn’in “17 Aralık belgesinin 23. paragrafında böyle bir ifade yok. Elinizdeki metin sahte bir belgedir. O tip belgeler gelirse hemen bilgisayarınızdaki ‘sil’ tuşuna basın. Çünkü bunlar, Türkiye ile AB arasındaki durumu doğru bir şekilde yansıtmıyor” açıklamasını yaptığı maddenin, internette dolaşan bir mail’e göre içeriği şöyle:

“Müzakerelerin yalnız Türkiye ile değil diğer devletlerle de yapılabileceğini, müzakereler esnasında Türkiye birkaç devlete bölünürse veya Güneydoğu bölgesinde bir Kürt Devleti kurulursa, yeni bir karara gerek olmaksızın onlarla da müzakereler yapılacaktır.”

Görmüş, “Lütfen yurtseverlik görevinizin gereği bu durumdan herkesi haberdar edin… Türkiye üzerine oynanan oyunları herkes öğrensin…” uyarısıyla servise konulan bu kampanyanın 2008’den 2009 Eylülü’ne kadar unutulduğunu, o tarihte aynı içerikle ikinci bir kampanya yapılınca Avrupa Birliği Genel Sekreterliği’nin 16 Eylül 2009’da konuya ilişkin bir açıklama yapmak zorunda kaldığını söylüyor.

Görmüş şöyle devam ediyor:



Görmüş şöyle bitiriyor:

“Muammer Bey’in ’23. madde’si ‘geçtiğimiz hafta’yı işaret ediyor. Anlaşılan, altı yaşına basan bu internet saçmalığını yeniden dolaşıma sokanlar, onun yaşını da güncellemeyi ihmal etmemişler.”

Konuyla ilgili Taraf Gazetesi yazarı Alper Görmüş ve Habertürk yazarı Umur Talu’nun görüşlerini aldık.


ALPER GÖRMÜŞ
“Bu tür dezenformasyonları ciddiye almamız lâzım, çünkü gerçekten etkili oluyorlar. Dezenformasyonun karakterinde şöyle bir şey var: Hakikatin bir gün sonra bile ortaya çıkması onun yarattığı kötü etkiyi ortadan kaldırmaya yetmiyor. İlk iletici diye bir şey var çünkü. ‘Hakikat öyle değil böyle kardeşim’ lafına çoğu kez ulaşılamıyor. Düzeltildiğinde, ulaşanlarda bile doğru etkiyi yaratmıyor. İlk bilgi yanlış olsa da daha çekici geliyor.
Dezenformasyon çeteleri bunu çok iyi biliyor ve kasıtlı üretip kullanıyorlar. Bunun etki yarattığını biliyorlar. Bu aslında otoriter ve totaliter rejimlerin bilinçli kullandığı bir yöntem. Dolayısıyla bizim buradakiler de bunun etkilerinin farkındalar. Bu yüzden bunu ciddiye almalıyız, gırgır şamatayla geçiştirilemez bu. Baro başkanınınsa gerçeği bilmediğinden eminim.”

UMUR TALU
“Sazanlık çok kişinin başına gelebilecek bir şey. Özellikle medya ortamında, derinine incelemeye izin vermeyen, aceleci gazetecilik ortamında. İnternet, pek çok bilgiyi barındırmakla birlikte, bir sürü dezenformasyona yataklık yaptığı da oluyor. Açıkçası benim de geçmişte böyle bir hatam olmuştu. Ama bu konu ciddi bir konu. Bir baro adına konuşan bir kişinin biraz daha hop dedik diye düşünmesi gereken bir konu. Burada önemli olan yanlışlık ortaya çıktıktan sonra bundan utanma, özür dileme ve ders çıkarma çabası. Ben bahsettiğim olaydan sonra kendimi rezil edecek biçimde özür dilemiştim. Ama bu genellikle Türkiye’de pek rastlamayan bir olay. Bizim hatamız, doğru bir konuda yanlış bir kaymak kullanmak. Bu ise bir saplantıyla ilgili. O saplantıdan ötürü bulduğunuz her şeye nimet olarak yapışmayla, bundan şüpheye düşmemekle ilgili bir şey. Her türlü enformasyonu da dezenformasyonu da araçsallaştırmakla ilgili. Sadece komploculukla da açıklanamaz. Önyargılarınızı bilgi ve nihai yargı olarak sunmak, hele hukukla ilgili insanların yapmaması gereken bir şey.

Dezenformasyonların birkaç türü oluyor. Biri yanlış, biri zararsız palavra, üçüncüsü de kasıtlı yapılanlar. Bir şeyi bulandırıyorsunuz, bir iz bırakıyor ve internet üzerinden bin haneye ulaşıyor. Sonra doğrusuyla değiştirmek de mümkün olmuyor. Bireylerin üstüne atılan çamur gibi. Çamur olarak kalıyor. Bir de internet öyle bir ortam ki. Bir dezenformasyon 10 yıl sonra yıllanmış bir ‘bilgi’ olarak karşınıza gelebiliyor.”


HABERTURK.COM