Gediz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muhammet Özekes, İzmir'de eğitim gören hukuk öğrencileriyle söyleşi yaptı. Gedizli öğrencilerin kurduğu Gri Düşünce Topluluğu'nun konuğu olan Prof. Dr. Özekes, 'Hukukçu olmak, vicdan ve etik' konusu üzerine konuştu. Gediz'in yanı sıra Dokuz Eylül, Bilkent ve Anadolu üniversitelerinde de ders veren, yürürlükteki birçok kanunun hazırlık komisyonlarında başkan ya da üye olarak görev alan ünlü hukukçu, yargı sistemimizdeki aksaklıklara, Türkiye'de hukuka ilişkin tartışmaların neden bitmediğine açıklık getirdi, çarpıcı tespitlerde bulundu. Prof. Dr. Özekes, hukuk mezunu herkese hukukçu gözüyle bakıldığına, yanlışın buradan başladığına dikkat çekti ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in "Genç yaşta hakim olmamalı" sözlerine destek verdi. Prof. Dr. Özekes şunları söyledi: "Elinde hukuk diploması olan herkes hukukçu değildir. Böyle düşündüğümüz için 24 yaşındaki bir genci, sadece bilgisini test ederek hakim atıyoruz, avukat yapıyoruz. O yaştaki hakim de gittiği ilçede herkesin önünde el pençe durduğunu görüyor, ne yapacağını şaşırıyor. Oysa hiçbir medeni ülkede 30 yaşından önce hakim olamazsınız. Çünkü hakimlik, bilgiyle vicdanı örtüştürmek ve yüklenen sorumluluğu taşıyabilmek demektir. Bunun oluşması da zaman alır. Öncelikle hukuk fakültelerimizde gençlerimizi iyi yetiştirelim, sonra bilgilerini ölçelim ama erdem, vicdan ve etik değerleri özümsemeden, en azından hayata ilişkin olgunluk aşamasına geçmeden hakim yapmayalım. Çünkü hakim, kanunlar çerçevesinde vicdani kanaatine göre karar verir. O karar yaşamsal önem taşır, telafisi zordur, bazen de yoktur. Bir hukuk mezununun gerçek anlamda hukukçu olabilmesi için yaşam tecrübelerini biriktirip, mesleki olgunluğa erişmesi zaruridir." 

KİMİN İÇİN ADALET İSTİYORUZ? 

"Bir toplumun kalitesi en küçük yerleşim yerindeki hakimin kalitesiyle ölçülür" diye konuşan Prof. Dr. Muhammet Özekes sözlerine şöyle devam etti: "Adalet hepimiz için en temel gereksinimdir. Adaletin tecelli etmesi, ahlaklı ve erdemli hukukçulara bağlıdır. Hayata ve önündeki dava dosyalarına tek taraftan, sadece kendi dünyasından değil, her yönden bakabilen, empati kurabilen, sosyal sorumluluk düzeyi yüksek hakimlere ihtiyacımız var. Özel yaşamında da adil olan, vicdan, etik ve sorumluluk sahibi hukukçularımız işbaşında olursa, yargı sistemimizdeki sorunlar da ortadan kalkar. Bunun için öncelikli görev hukuk fakültelerimize, toplumumuzun da gerçek anlamda adalet istemesine düşüyor. Eğer gerçekten adalet aranırsa, mutlak suretle bulunur. 'Sadece kendimiz veya kendimiz gibi olanlar için mi adalet istiyoruz' sorusunu da yanıtsız bırakmamalıyız."