Türkiye’de ölüm cezasının hukuk sisteminden tümüyle kaldırılmasının üzerinden yedi yıl geçti. Ancak cezaevi koşulları ve ağır çalışan karar mekanizması nedeniyle cezaevlerinde bu yıl 3 kişi öldü, birçok tutuklu, hükümözlü ve hükümlü ölüm sınırında. Kanser hastası Mete Diş bir süre önce tahliye olurken geçen gün de Kemal Avcı tahliye edildi. Tedavisi cezaevi koşullarında mümkün olmayan birçok kişi de durumları iyice ağırlaşmadan sıranın kendisine gelmesini bekliyor. Tek başına yaşamını sürdürmesi mümkün olmayan Ali Haydar Yıldız onlardan biri.

İstanbul Pendik’te 9 Ağustos 2012 günü bir kuyumcu soygunu sırasında çıkan çatışmada 6 yerinden yaralandı. Omuz bölgesinde 2, kalçada 1, kürek kemikleri arasında 1, sağ göğüs altında 1 ve sağ kol bilekte 1 kurşun yarası alan Yıldız, önce Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sonra da Samatya Sosyal Sigortalar Hastanesi’ne götürüldü. Ama ilk 8 saatte yapılması gereken tıbbi müdahale gecikince Yıldız felç oldu. Tutuklanınca önce Metris Cezaevi’ne konuldu. Bir hafta kaldığı cezaevi revirinde belden aşağısı tutmadığı için tuvalete çıkamadı, kişisel temizliğini yapamadı. Metris’ten sevk edildiği Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Cezaevi’ne götürülmeden önce Tekirdağ Devlet Hastanesi’ne götürüldü, ancak doktorlar altı kirli olduğu için tedavi etmek istemedi, pansuman için ve yaralarına bakılacağı için hastanede altı bir kez temizlendi. Cezaevinde ise diğer tutuklu ve hükümlüler yardımcı olmaya başladı. Hastalığı nedeniyle yeniden Metris R Tipi Cezaevi’ne gönderildi.

Avukat Tuncer: Bütün sözleşmelere aykırı

Bu arada Yıldız’ın vücudunda sürekli yatmaktan yaralar oluştu. Büyük bir acı yaşarken sedye ile mahkemeye taşındı. Duruşmada yaşadığı acıyı gören mahkeme, hastaneye götürülmesini kararlaştırdı. Metris Cezaevi yönetimi ise Yıldız’ı Adli Tıp Kurumu’na sevk etmesini talep etti. 23 Ocak 2013’te Adli Tıp Kurumu’nca verilen raporda da Ali Haydar Yıldız’ın günlük işlerini tek başına yapmasının mümkün olmadığı, bir başkasının desteğine ihtiyacı olduğu belirtildi. Adli Tıp raporunun ardından avukat Gülizar Tuncer yine tahliye talebinde bulundu ise de mahkemece kabul edilmedi. Tuncer, “Mahkemeler insani açıdan olaya bakmasalar bile, Anayasa 90. madde gereği bir iç hukuk normu haline gelen ve yasalardan önce uygulanması gereken uluslararası sözleşmeler gereği bunu yapmak zorundalar” diyor.