Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (DİSK) 1 Mayıs 2007’deki Taksim eylemine saldırıyla ilgili başvurusunu sonuçlandırdı.

Bugün kararını açıklayan AİHM, Türkiye’nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin örgütlenme özgürlüğünü düzenleyen 11. maddesini ihlal ettiğine karar verdi.

Bianet'te yer alan habere göre; AİHM kararında, kurum olarak DİSK’in yanı sıra konfederasyonun o dönemki başkanı Süleyman Çelebi ile o dönem Dev Sağlık-İş'ten olan, DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu ve Musa Çam, Adnan Serdaroğlu, Kamer Aktaş, Celal Ovat, Ali Rıza Küçükosman ve Türk Tabipleri Birliği’nin o dönemki başkanı Gençay Gürsoy yer aldı.

AİHM, her başvurucuya ayrı ayrı 7 bin 500 Euro manevi tazminata hükmetti.

234 kişi gözaltına alındı

1 Mayıs 2007’de İşçi Bayramı’nı İstanbul’da, Taksim meydanında kutlamak amacıyla, DİSK, TTB ve Dev Sağlık-İş, 19 Nisan 2007’de İstanbul Valiliğine bildirimde bulundu. Bildirimde, basın açıklaması yapacaklarını ve anıta çiçek bırakacaklarını ifade ettiler.  

İstanbul Emniyet Müdürlüğü, emek ve meslek örgütlerine 30 Nisan 2017’de verdiği cevapta, basın açıklaması taleplerinin reddedildiğini, ancak isterlerse birkaç temsilciyle anıta çiçek koyabilmelerine izin verildiğini bildirdi.

1 Mayıs’ı kutlamak için o sabah Taksim meydanına gitmek isteyen işçilere ise polis, biber gazı ve tazyikli suyla müdahale etti, üçü başvuruculardan olmak üzere toplam 234 kişi gözaltına alındı, o geceyi gözaltında geçirdiler.

Başvuruculardan, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) o dönemki başkanı, siyasetçi Süleyman Çelebi, 2007’de Dev Sağlık-İş Genel Sekreteri, şimdi DİSK Genel Sekreteri olan Arzu Çerkezoğlu ve dönemin Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy kararı bianet’e yorumladı.

Çelebi, haklılıklarının kanıtlandığını belirtirken, Gürsoy, AİHM’in son bir yıldır gerçekleşen ağır ihlallere olan tutumuna dikkat çekti. Çerkezoğlu da bu karar vesilesiyle hükümete bir kez daha Taksim’in 1 Mayıs kutlamalarına açılması çağrısı yaptı.

Gürsoy: Keşke bugünün ihlallerine duyarlı olsaydı

Prof. Dr. Gürsoy, kararla ilgili, “AİHM’in son dönemdeki duyarsızlıkları karşısında böyle bir sonuç beklemiyordum” diye konuştu.

“Keşke bugünle kıyaslandığı zaman ikinci planda kalabilecek, geçmişteki bu tür ihlallerden çok, AİHM günümüzün ağır hak ihlallerine karşı duyarlı olsaydı...”

Çerkezoğlu: Sabah 07.00’de gözaltına alınmıştık

AİHM’e başvuran sendikacılardan olan Arzu Çerkezoğlu da kararla ilgili şu yorumu yaptı:

“2007’de, 1977 katliamının da 30. yılı olması nedeniyle, Taksim’de kutlama yapmak üzere, meslek örgütleri, sendikalar ve demokrasi bileşenleri olarak bir irade ortaya koymuştuk.

“O sabah İstanbul abluka altındaydı, biz daha sabah 07.00’de gözaltına alındık. Yüzlerce insna gözaltına alındı, polis orantısız şiddet kullandı.

“Bununla ilgili çatığımız dava bugün sonuçlandı, Türkiye’nin örgütlenme özgürlüğünü ihlal ettiğine karar verilmiş oldu. Halihazırda Taksim meydanında 1 Mayıs kutlanması konusunda hem AİHM’in verdiği başka kararlar var hem ulusal mahkemelerin, 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlamasını engellenemeyeceği yönünde birçok kararı var ancak hükümet bu kararlara rağmen yasağa devam ediyor.

“Her yıl 1 Mayıs öncesi Valiliğe görüşmeye giderken bu kararlardan oluşan bir dosyayı da yanımızda götürüyoruz, hukuksuz tutumundan vazgeçmesini istiyoruz.

“Bu karar bu açıdan önemli. AİHM’in bu kararı vesilesiyle devleti, hükümeti, Taksim konusundaki yasakçı tutumundan vazgeçmeye davet ediyoruz.”

Çelebi: Haklılığımız tescil edilmiş oldu

Süleyman Çelebi de başvurularının sonucuyla ilgili şunları söyledi:

“Özellikle 1 Mayıs süreçlerinin tamamında, polis baskısı, şiddet gibi uluslararası sözleşmelere aykırı her türlü uygulamalar oldu. ‘Ben yaptım oldu’ mantığıyla hareket edildi."

“1 Mayıs 2008’le ilgili başvurumuz da yine aynı gerekçeyle ihlal kararı ve mahkumiyetle sonuçlanmıştı. Bugünkü kararla da ulusal ve uluslararası taleplerimizin haklılığı tescil edilmiş oldu.”

Çelebi o dönem kendisine açılan davalardan da beraat ettiğini, bu davaların şekli olduğunu söyledi:

“Hakkı gasp edilen, haksızlığa uğrayan bizdik. Yasaların öngördüğü haklarımızı kullanmak isterken şiddete maruz kalmıştık. Bugünkü karar da bunun sonucudur.”