Birden, Danıştay Başkanlar Kurulu'nun 3.5 saat süren toplantısının ardından Başkanlar Kurulu üyeleri ile düzenlediği basın toplantısında, tam bağımsız bir yargının tesisi için görüş ve önerilerini milletle paylaşmaktan geri durmayacaklarını belirtti.

Yargının devletin üç temel erkinden biri olduğunu ifade eden Birden, "Anayasa Mahkemesi ve HSYK'nın oluşumuna, görev ve yetkilerine ilişkin yapılan değişiklikler bu üç temel erk arasındaki iş bölümünü ve devletin hukuki yapısını etkileyecek nitelikte bulunmaktadır" diye konuştu.

Birden, "Sadece bugünün değil, gelecek nesillerin hukukunu da etkileyecek söz konusu Anayasa değişikliği hazırlanış yöntemi ve zamanlaması itibarıyla toplumsal uzlaşı ve beklentiler karşılanmamakta, yargı bağımsızlığını mevcut durumdan daha geriye götürmektedir" diye konuştu.

Öncelikli olarak yargı yerleri ile paylaşılması gereken değişiklikler hakkında bilgilerin yazılı ve görsel basında yer alan haberlerle internet ortamında elde edilen metinlere dayandığını ifade eden Birden, "Resmi olarak tarafımıza iletilmemiş olsa dahi Anayasal bir kurum olmanın görev ve sorumluluğu içerisinde, tam bağımsız ve güvenceli bir yargının tesisi için görüş ve önerilerimizi milletimizle paylaşmaktan her zaman olduğu gibi şimdi de geri durmayacağız. Yargıya yönelik üslubun eleştiri sınırlarını aşıp yargıyı yıpratma şekline dönüştüğünü, buradaki amacın ise Anayasa değişikliğine zemin hazırlamak olduğunu görmekteyiz" dedi.

Birden, "Tepkiye dayalı, aceleye getirilmiş anayasa değişikliklerinin kalıcılığı ve istikrara katkısı olamayacağı gibi hukuki ve teknik birçok hatayı da beraberinde getireceği kuşkusuzdur. Üzülerek ifade ediyoruz ki, bizim yargı bağımsızlığı konusunda önemle üzerinde durduğumuz ve en son 10 Mayıs 2009'da Danıştay'ın kuruluş yıl dönümü açış konuşmasında da ayrıntılı olarak yinelediğimiz öneriler, devlet adına yetki kullanan makamlarca dikkate alınmamış, önemsenmemiş ve göz ardı edilmiştir" ifadelerini kullandı.

"Yargı reformu olarak kabul edilemez"

 Anayasa değişikliği paketinin yargı reformu niteliği taşımadığını belirten Birden, "HSYK ve Anayasa Mahkemesi'nin siyasi iktidarın beklentilerine cevap verecek bir yapıya dönüştürülmesi yargı reformu olarak kabul edilemez" diye konuştu.

Birden, yargı reformundan anlaşılması gerekenin hukukun üstünlüğü ilkesi doğrultusunda yargının hızlandırılması, davaların etkin ve adil bir çözüme kavuşturulması, yargı kararlarının uygulanmasına yönelik düzenleme yapılması ve bu yolla halkın beklentilerinin karşılanması olduğunu kaydetti.

Anayasa değişiklik paketindeki siyasi partilerin kapatılması konusundaki düzenlemeyi de eleştiren Birden, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının dava açma yetkisinin yasama organı bünyesinde oluşturulacak bir komisyonun iznine bağlanmasının kuvvetler ayrılığı ilkesiyle bağdaşmadığını kaydetti.

Birden, "Cumhurbaşkanı'nın yüksek mahkemelerin oluşumuna doğrudan ya da dolaylı olarak katılımının sınırlandırılması ve bu konudaki yetkilerinin azaltılması gerekirken yüksek yargıyı ve kurulu biçimlendirme imkanı geliştirilerek pekiştirilmiştir. Anayasa Mahkemesi'nin oluşumu, mahkemeye üye seçme yetkisi, seçilme koşulları, seçim şekli ve görev süresinin yargı bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı ilkesine uygunluğu bakımından mevcut durumu aratır niteliktedir. Uygulanmakta olduğu ülkelerde bile olumlu sonuçlar verdiği kanıtlanamayan anayasa şikayeti yolunun sistemimize dahil edilmesi, yargı ayrılığını zedeleyici, kesinleşen yargı kararlarını bertaraf edici, yüksek mahkemeler arasında var olan denkliği bozucu, iş yükü artışı nedeniyle kadrosunun genişletilmesi ihtiyacına bağlı olarak kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı yapılanmaya zemin hazırlamaktadır" dedi.

"Doğru ve isabetli değil"

Birden, Yüce Divan görevinin, görev suçuna ilişkin idare ve ceza hukuku kavram ve ilkelerini bilen Danıştay ve Yargıtay meslek mensuplarının katılımıyla oluşturulacak bir kurula verilmesi yerine, bu görevin oluşumunda hakim ve savcı mesleğinden gelmeyen çok sayıda üyeye sahip Anayasa Mahkemesince yürütülmesinin doğru olmadığını belirtti.

HSYK'nın daha bağımsız, daha teminatlı ve siyasi etkilerden uzak bir yapıya kavuşturulması gerekirken, geniş tabanlı temsil esası, demokratik meşruiyet gibi kavramlar adı altında kuvvetler ayrılığı ilkesini ihlal eder biçimde yapılandırıldığını belirten Birden, "Böylece siyasi etkilere daha açık ve Adalet Bakanlığının kontrolünde bir kurul oluşturulduğu görülmüştür" diye konuştu.

Kurulda Yargıtay ve Danıştay'ın etkinliğinin azaltacak, hatta etkisiz kılacak şekilde üye sayısı belirlendiğini söyleyen Birden, "Herkesin üzerinde mutabık kaldığı bir eleştiri olmasına karşın Adalet Bakanı ve müsteşara kurulda yer verilmeye devam edilmiş, yargı erki ile doğrudan bağlantısı olmayan kurum ve mesleklerden Yüksek Kurula üye olma yolu açılmış, hukuki güvenlik, hakim ve savcı teminatı ilkesine aykırı olarak kurulda görev yapan iki meslek mensubumuzun görevleri sona erdirilmesi öngörülmüş, yüksek yargıç olmayan kişilerin yüksek yargı mensubu seçme sürecine katılım yolu açılmış, ilk derece mahkemeleri ile yüksek mahkemeler arasında ayrışmaya zemin hazırlanmıştır" dedi.

Birden, "Bu nedenle anayasa değişikliğine ilişkin düzenlemelerin pek çoğunun doğru ve isabetli olmadığı kanaatini taşımaktayız. Yüce milletimizin bu eleştiri ve değerlendirmelerimizi kendimizi savunmak, konumumuzu muhafaza etmek için değil, hukukun üstünlüğünü sağlamak, yargı bağımsızlığını koruyarak siyasallaşmasını engellemek amaç ve sorumluluğu ile yaptığımızı takdir edeceğine olan inancımız tamdır" görüşünü dile getirdi. Cnn Türk



  ANAYASA ÇALIŞMALARI İLE İLGİLİ FARKLI GÖRÜŞLER İÇİN TIKLAYINIZ.