Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, anlaşmalı olarak boşanan çiftlerin daha sonra birbirlerine karşı açacakları edinmiş oldukları mallar ile ilgili davalar için içtihadını değiştirdi. Boşanan çiftler, mahkeme huzurunda “mal talepleri olmadığını” bildirmeleri halinde, daha sonra mal paylaşımı davası açamayacak.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 27 Kasım 2013 tarihinde oy çokluğu ile aldığı kararla, tarafların anlaşmalı boşanma davası sırasında düzenledikleri protokolde yer alan ’tarafların mal talepleri yoktur’ şeklindeki ifadenin, eşler arasında ’mal rejiminden kaynaklanan alacak’ isteklerini kapsadığı sonucuna hükmetmişti.

Balıkesir’in Bandırma ilçesinde yaşayan F.Ö., eşi M.Ö. aleyhine Bandırma Aile Mahkemesi’nde boşanma davası açtı. Davanın 10 Mart 2011 tarihindeki duruşmasında ifade veren taraflardan F.Ö. ’davalıdan mal talepleri’ olmadığını beyan etti. Tutanağa geçen ifadeleri çift imzaladı. Bir yıl süren davada çift anlaşmalı olarak boşandı. Boşanma davasının ardından 27 Mayıs 2011 tarihinde F.S., Bandırma Aile Mahkemesi’ne müracaat ederek evliliklerinin devam ettiği 2010 yılında eşi M.Ö. adına kayıtlı dairenin taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejimine göre tasfiyesinin yapılarak payına düşen miktarın boşanma davasının açıldığı tarihten itibaren kanuni faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etti.

Bandırma Aile Mahkemesi’ne savunma dilekçesi veren davalı M.Ö.’in avukatı, davanın hukukî dayanağının bulunmadığını, tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, duruşmada davacının açıkça mal talebinin bulunmadığını bildirdiğine dikkat çekti. Bu beyanın davacıyı bağlayacağını, ayrıca davacının tasfiye adı altında herhangi bir alacağının da bulunmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etti. Davacının boşanma davasında ’mal talebimiz yoktur’ açıklamasına atıfta bulunan mahkeme, anılan beyana rağmen dava açılması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verdi.

Davacı kadının temyiz müracaatı üzerine devreye giren Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, tarafların anlaşmalı boşanma davasında mal rejiminin tasfiyesi konusunda anlaşma yapmaları mecburiyeti bulunmadığını hatırlattı. Bu konuda anlaşma yapmanın da mümkün olduğu, kural olarak kabule ilişkin boşanma kararı kesinleşmedikçe eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesinin yapılmasının mümkün olmadığı ve doğmayan haktan da feragat olmayacağı, ’doğmayan haktan feragat olmaz’ ilkesi göz ardı edilerek hüküm kurulmasının doğru olmadığına hükmederek, mahalli mahkeme kararını, 2 Aralık 2013 tarihinde oy çokluğu ile bozdu.

Bandırma Aile Mahkemesi, 6 Mayıs 2014 tarihinde ikinci kez gördüğü davada ilk kararında direndi. Tarafların ’mal paylaşımı talebimiz yoktur’ beyanına rağmen dava açma hakkının kötüye kullandıkları belirtildi. Kararda, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27 Kasım 2013 tarihindeki kararına vurgu yapıldı. Mahkemenin ret kararını davacı temyiz etti.

YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ KARARI ONADI
02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı kanunun 45. maddesi ile 6100 sayılı HMK’na eklenen geçici 4/1. maddesi uyarınca, inceleme yapılmak üzere dosya Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’ne gönderildi. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, oy birliği ile 9 Şubat 2017 tarihinde önceki bozma kararını kaldırdı. Davacı ile vekilinin boşanma davasının duruşmasındaki “davalıdan mal talepleri” olmadığına dair beyanlarının kesin delil niteliğini haiz mahkeme içi ikrar olduğu ve eldeki dava bakımından kendilerini bağladığı, anılan beyana rağmen dava açılmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine dair Bandırma Aile Mahkemesi’nin hükmünü onadı.

BOŞANMA TELAŞI İLE YANLIŞ BEYANDA BULUNMAYIN
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin emsal kararını değerlendiren Avukat Fatih Karamercan, “Eşler, genellikle birbirleri arasında düzenledikleri anlaşmalı boşanma protokolü veya duruşma sırasındaki beyanları ile boşanırken, aralarındaki mal rejimini sonlandırıyor. Halbuki, vatandaşların kendi aralarında, vekil olmaksızın veya vekilleri ile gerçekleştirdikleri, bu boşanma sonucu, mal rejiminin tasfiyesinden doğacak bir hakkın engellenmesini veya mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanacak bir hakkın doğmasını istedikleri halde, bunun tam tersi durumların da ortaya çıkması, uygulamada yaşanan sıkıntılar arasındadır. Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesinde mal kavramı ile neyin kastedilmek istendiği, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi tarafından onama kararı ile belirtilmiştir. Bu yüzden, boşanacak çiftlerin boşanmanın heyecanı ve telaşı ile haklarının zayi olmasının önüne geçebilmeleri için anlaşmalı boşanma çerçevesinde hazırlanacak belgede veya mahkemedeki beyanlarında artık daha dikkatli olmaları gerekir” dedi.