Laçiner, nedeni ne olursa olsun bu inatlaşmanın uzamasının çok tatsız bir görünüm aldığını belirtti.

YAŞ tartışmalarını değerlendiren Laçiner, özellikle Orgeneral Atilla Işık'ın istifa gibi emeklilik dilekçesinden sonra komuta kademesinin hükümete direndiği, hatta onu protesto ettiği gibi bir görüntü ortaya çıktığını ifade etti. Komutanların aldıkları kararın arkasında durdukları ve tek tek çözülmek istemediklerini dile getiren Laçiner, "Ancak artık herkesin anlaması gerekiyor, yargı ile kavga olmaz. Ordu'nun da yargı ile yaşamasını öğrenmesi gerekiyor. Aksi taktirde bu tür gerilimleri daha çok yaşayacağız demektir." dedi.

Hükümetin Köşk'de kimi istediğini değil, kimi istemediğini söylediğini anlatan Laçiner, bunu söylerken de mevcut yargı süreçleri ile bazı hukuk kurallarını gerekçe gösterdiğini kaydetti. "Hükümet cephesinden bakarsanız kurallar açıktır ve hakkında dava süren komutanların terfi etmesi hukukla ve devlet geleneğiyle bağdaşmaz." diyen Laçiner, "Geçmişte neden böyle olmadı?" denilemeyeceğini, çünkü geçmişte askerlerin sivil mahkemelerde yargılanamadığını söyledi.

Dünyanın değiştiğini ve askerin de bu değişimi kabul etmekte zorlandığının altını çizen Laçiner, şöyle devam etti: "Elbette asker soruna farklı bakıyor. Onlara göre yargı süreci, hatta tutuklamalar bile terfiye engel değil. Bu komutanlara ve onlar gibi düşünen bazı hukukçulara göre yargı, siyaset tarafından kullanılıyor. Başka bir deyişle 'siyasallaşan yargı' terfileri engellemek için bir oyun oynuyor. İddia büyük. Üstelik Genelkurmay seviyesinde yapılan bir suçlamadan bahsediyoruz. Dahası suçlama yeni de değil, Genelkurmay Başkanı sayın İlker Başbuğ mahkemelere aylar öncesinde meydan okudu: 3. Ordu Komutanı bir davada bir numaralı sanık olduğunda iddianamenin kabul edilmesine ve mahkemenin tutuklama kararlarına rağmen sanıkları korudu, yakalanmasına fiili olarak engel oldu. Anlaşılan o ki Balyoz ve İnternet Andıcı meselelerinde de Genelkurmay Başkanı mahkemeleri ciddiye almıyor. Başka bir ifade ile yakalama ve tutuklama kararlarını ciddiye almayan ve bu kararları tanımayan, hatta yargının hükümet tarafından kendilerine karşı kullanıldığına inanan bir komuta kademesi ile karşı karşıyayız."

ASKER YARGI İLE YENİ TANIŞIYOR

Askerin yargı ile bir anlamda yeni tanıştığını dile getiren Laçiner, bu tanışmada askerin iyi bir kriz yönetimi sergileyemediğini belirtti. "İddialar doğru olabilir, yani mahkemelerin hepsi hata yapıyor olabilir. Nihayetinde ilahi adaletten değil, kulların adaletinden bahsediyoruz." diyen Laçiner, 40 yıl içeride yatıp sonrasında suçsuz olduğu anlaşıldığı için salıverilen pek çok insan bulunduğunu hatırlattı. Ancak yargının de kendine göre kuralları olduğunu dile getiren Laçiner, "Hataları tespit makamları belirlenmiştir, onlar da siyasi veya askeri değil, yine yargısal makamlardır. İtirazınız varsa bunu yapacağınız makamlar kamuoyu veya siyaset değildir. İşte TSK'nın hatası burada ortaya çıkıyor. Ordu yargı ile sorununda siyasetle kavga etmeye kalkıyor. Şu ana kadar hükümet bu 'oyun'a gelmedi ve ordu-yargı kavgasının arasına girmemek ve taraf olmamak için elinden gelen gayreti gösterdi. Bundan sonra aynı başarıyı gösterebilir mi işte orasını bilemiyorum. Ancak en son YAŞ'ta da hükümet itirazlarını hukuksal nedenlere bağlayıp yargı kararlarını gerekçe göstererek sorunu TSK-Yargı çizgisinin dışına çıkarmamaya büyük bir özen gösterdi." diye konuştu.

Orgeneral Iğsız hakkındaki ifadeye çağrılma kararının YAŞ'a çok az bir süre kala çıkmasının tesadüf gibi durmadığını savunan Laçiner, ancak yargının başka kurumların takvimini göz önünde bulundurmak zorunda olmadığını söyledi. Bir bankacıyı tutuklamak için borsanın kapanmasının, ya da bir sporcu gözaltına alınacağında en önemli müsabakanın sonunun beklenmek zorunda olunmadığını dile getiren Laçiner, yargının zamanlamasını sorgulamanın da bu anlamda mümkün olmadığını kaydetti.

"DARBEYE KARŞI DEVLET ÖNLEM ALIR"

Konuşulan suçların özünde darbecilik olduğuna dikkat çeken Laçiner, darbecilik ile suçlanan resmi görevliler varsa bu durumda devletin idari önlemleri almasının beklendiğini vurguladı. "Genelkurmay, Savunma Bakanlığı ve Başbakanlık bu durumdaki kişileri açığa alır veya başka bir önlem alır." diyen Laçiner, "Bu önlem mahkemenin değil, idarenin alacağı önlemlerdendir ve bu tür önlemler her ciddi devlette mahkemeye gerek kalmadan alınır. Ancak bugüne kadar mahkemesi süren kişilerin açığa alınmamış olması, hatta terfi ihtimalinin dahi ortaya çıkması mahkemeyi endişelendirmiş olabilir. Nihayetinde darbecilik ile suçlanan bir kişinin daha üst makamlara terfi etmesi onun bu suçu daha kolay işleyebilmesine imkân sağlayabilir. Başka bir deyişle albayken darbeyi hayal eden birini general yaparsanız darbe ihtimali artacaktır. İşte bu noktada savcı kendince olası bir suçu, terfileri durduracak bir manevrayla engellemek istemiş olabilir. Diğer bir deyişle mahkeme idarenin alması gereken acil önlemleri almış olabilir. Son olarak şu anda 1. Ordu Komutanı olan Hasan Iğsız'ı ifadeye çağıranlar eğer paşanın terfisi gerçekleşmiş olsaydı Kara Kuvvetleri Komutanı ile uğraşmak zorunda kalacaklardı. Bu da hiçbir savcı ve hâkimin isteyeceği bir durum değildir. 3. Ordu Komutanı'nı mahkemeye getiremeyen bir ülke Kara Kuvvetleri Komutanı'nın mahkemeye nasıl getirebilirdi ki?" dedi.



CİHAN