İki gündür internette neredeyse tüm sitelere yüklenmiş olan “üvey anne vahşeti” adlı video her tıklandığında, her paylaşıldığında o videodaki çocuk bir kez daha istismar edilmiş oldu. Yüzü gözü kapatılmadan, buzlanmadan ya da bazı videolarda çıplak bedeni, bazı videolarda yüzü buzlanarak, bazı videolarda ise hiç buzlanmadan olduğu gibi verilerek çocuk adeta teşhir edildi.

Bir kere dosyasından nasıl çıktığı bile muallakta olan bu suç delili görüntüler sadece daha çok tıklanmak amacı ile medya tarafından pervasızca ve ilkesizce sunuldu. İyiniyetli insanlar ise kadına duydukları öfke ve tepkiyi göstermek amacıyla farkında olmadan videonun daha da çok izlenmesine neden oldular. Üstelik haberlerin yanıltıcı bir tarafı da var. Videodaki görüntüler daha eski bir tarihe ait. Dosyada delil olarak bulunan bu görüntüler suçlunun 46 yıl ceza almasına neden olmuş. Haberleri okuyan ve izleyen vatandaş sanki olayın yeni meydana geldiğini düşünüyor yana yakıla aileye ulaşmaya çalışıyor. Halbuki video en az bir yıllık. Çocuklar bu kadar süredir yarasını sarmaya çalışıyor.

Video konusu suçun haber niteliği olması bir yana çocuk istismarı içeren, hele ki cinsel içerikli videoların yayınlanması yasaktır ve bu görüntüler derhal talep olmaksızın engellenmelidir.

Nöbetçi hakim "sabah sabah canını sıkmak" istemedi

Ben, haberi okuyup videonun ilk 8 saniyesini izledikten sonra videoyu kapattım. Hem de çığlık atarak. Sabahı zor ettim ve uyanınca soluğu Sulh Ceza Hakimliği’nde aldım. Bir kadın, bir anne ve avukat olarak bu görüntüler kamu vicdanını ilgilendirdiğinden, şahsımın ve videodaki çocuğun kişilik haklarının ihlal edildiğini belirterek bu haber sitelerine erişimin engellenmesini talep ettim.

Maalesef Hakim, kişilik hakları ihlal edilenin ben olmadığıma karar vererek talebimi reddetti. Talebimi bir ihbar gibi kabul edip dosyayı TİB’e yönlendirmeye bile tenezzül etmedi. Bana şifahen de “sabah sabah canını sıkmak istemediğini” söyledi. Aynı zamanlarda, haberim olmaksızın Kayseri Barosu Başkanlığı, Kayseri 2. Sulh Ceza Hakimliği’nden aynı gerekçeler ile talepte bulunmuş. Ne mutlu onlara ve o hakime ki hızla erişimin engellenmesi kararı çıkarıldı.

Red kararıyla büyük bir yıkım yaşamış olsam ve o videonun izlendiği her saniye kendi çocuğuma ait mahrem görüntüler izleniyormuş gibi acı duysam da erişimin engellenmesini sağlayan birileri oldu.

Maalesef internette çocuklarımız ya da başkalarının çocuklarıyla ilgili bir paylaşım yaparken sıklıkla unuttuğumuz bir husus var; o da internetten hiçbir şeyin tam anlamıyla silinmediği…Videodaki çocuğun bir gün genç olacağını, internet kullanacağını ve bu paylaşımların hepsini okuyabileceğini düşündüğümüzde ona unuttuğu travmasını tekrar tekrar hatırlatacağımızı yahut maruz kaldığı şiddet işkence ve istismarı bir daha yaşatacağımızı ne yazık ki fark edemiyoruz. Kendisi bir gün büyüyüp “unutulma hakkını” kullanmak isteyip hakkındaki haberleri sildirme gereği duyarsa o ayrı mesele…

Çocuğun psikolojisini de bir yana koyarsak, suçlunun, çocuğun makadına oklava sokmak suretiyle onu istismar ettiği ve bu sebeple 30 sene (toplamda 46) hapis cezası aldığını da göz önüne alırsak adeta kanuna aykırı ve yayınlanması yasak bir görüntünün –ya da erişimin engellenmesine karar verileceği kesin olan - normalleştirilerek, buzlanmadan, sansürlenmeden yayınlanması da akıl alır bir iş değil!

Unutmayalım ki velayet, kamu yararı gözetilerek kullanılması gereken bir hak ve aynı zaman da ödevler bütünüdür. Bir çocuğun yetiştirilmesi, terbiyesi ve eğitimi her ne kadar bugün sadece o çocuğun annesini babasını ilgilendiriyormuş gibi  algılansa da toplumu yakından ilgilendiren, hepimizin sorumluluğunda olan bir konudur. Mesele bir çocuk olduğunda devletin tüm kurumları dahil, mahkemeleri avukatlar, medya, polis, yurttaş herkesin müteselsil sorumluluğu olduğu kabul edilmelidir bana göre. Bu nedenler böyle bir konunun haber değeri olması o konuyla ilgili her görüntünün sadece daha fazla tık almak için ilkesizce servis edilmesini gerektirmez. Aynı zihniyet kadın cinayetleri, taciz, tecavüz haberlerinde de cinsiyetçi bir dil ile kendini belli etmektedir.

Çocukların mahremiyetini ihlal eden benzer görüntülerle karşılaşırsanız bunları yaymak yerine TİB’e ya da Sulh Ceza Hâkimliklerine bildirebilirsiniz. TİB ihbarınızı değerlendirecek ve uygun görürse erişim yasağı koyacaktır. 

Bütün bunların üstüne Kayseri Barosu'yla ve çocukların akrabalarıyla görüştüm. Çocuklar iyilermiş, ailelerinin yanındalar, avukatları ve ilgilenenleri var. Ancak başka çocuklar sözkonusu olduğunda aynı hataya düşmeyin, çocukların mahremiyetine saygı gösterin. İyilik edeyim derken çocukları afişe edip incitmeyin... 

Oklavanın icat edilmediği, çocukların istismara uğramadığı ve ölmediği, işkencenin bir “tık” etmediği huzurlu bir dünya dileklerimle, her istismar videosunun peşinden koşacağımı ve mevzu bahis haberlerdeki çocukların iyi olduğunu, yüzlerinin güldüğünü, ailenin tek istediğinin videoların kaldırılması ve hayatlarına normal seyirlerinde devam etmek istediklerini kamuoyuna arz ederim. 

>> KAYSERİ’DE HÂKİMLER VAR

Av. Feyza Altun / Cnnturk.com