(DHA) -- Terör örgütü Hizbullah'ın üst düzey yöneticilerinden bir bölümünün avukatlığını yapan Sıdkı Zilan, CMK 102'inci maddenin yürürlüğe girmesiyle müvekkillerinin tahliye kararını DHA muhabirine değerlendirdi.

Türkiye'de kişi veya cinsiyete, mezhebe göre bir ayrımcılığın yıllardır sürdüğünü iddia eden avukat Zilan, "Avrupa Birliği müktesebatı nedeniyle yapılan düzenlemelerle beraber bu bahsettiğiniz düzenleme 2-3 defa ertelendi. Nihayet 31 Aralık 2010 tarihi itibariyle yürürlüğe girdi ve haliyle bu normal bir sonuçtur, yani kimseye şahsa özel bir uygulama yapılmadı. Kim bu kapsama giriyor, davası devam ediyorsa ve tutuklu olarak 10 yıl üzerinden geçmişse bu davanın doğal olarak tahliye durumudur. Ben bunda bir anormalik görmüyorum" dedi.

"Suç işlemiş olsalar bile mağdurlar"

Avukat Zilan, Yargıtay'ın yargıda azami süreyi 10 yıl olarak değerlendirdiğini ve matemaksel bir hesap yaptığını, bu sürecin mağdurları da bulunduğunu kaydederek, "Yani bu içeride olup tahliye edilen sanıklar da bu sürecin mağdurudur. Velev ki şu anda mahsumiyet karnesi esastır, 'kimse suç işledi' diyemiyoruz, demeyiz de. Velev ki suç işlemiş olsalar bile mağdurdurlar, yani genç yaşta insanlar ne diye suç işlesin, cezaevine girsin. Ne diye suç işlesin, dağa çıksın, öldürülsün veya cezaevine düşsün. Ne diye asker, polis ölsün, yani bu bir kardeş kavgası. Bu bir kirli savaş, bu kirli savaşın ürünü olarak her aile, çevre, her kesimden, mağdur olan insanlar vardır. Buna top yekûn bir çözüm olmak zorundayız" dedi.

Zilan, "Onun için mesela bir infial olacağını zannetmiyorum. İlerde bi Abdullah Öcalan'nın da bırakılmasını konuşacağız. Yapılan bu düzenlemeler aslında tam olarak uygulanırsa benim kendi görüşüm kendi yaptığım bir çalışmaya göre 12 yıl yatıp çıkması lazım Öcalan'ın. Yani 12 yıldan sonra çünkü idam cezası kalktı o zaman ağırlaşmış müebbet hapis diye bir tanımlama yok. Doğrudan hapis ve benzeri düzenlemeler yani hukuki olarak üzerinde çalışıldığı zaman objektif olarak uyguladığımız zaman Öcalan'ın da çıkması kaldı ki bunun siyasi açıdan, sosyal barış açısından siyasi bir çözüm açısından önemlidir" dedi.

"Mahkemeler işin içinden çıkamadı"

Avukat Zilan, tahliye edilen Hizbullah ve PKK'lı sanıkların Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin çocukları olduğunu, bir bölümünün örgüt üyeliğini inkar etmediğini, bir kısmının ise örgüt üyesi olduğu halde eyleme katılmadıklarını söylediklerini hatırlattı. Zilan, sürecin herkesin gözü önünde geliştiğini, mağdur ailelerind e toplum olarak tolere edilmesi gerektiğini belirterek, "Devlet olarak bir şeyleri tolere etmeli ve bu insanları hayata kazandırmalıyız. Bir barış,  genel af olmadan sorunları nasıl çözeceğiz? Bir kısmı öldü, diğerleri de hapiste çürüsün bu acılar devam etsin, savaşta devam etsin böyle bir şey tabiata aykırı. Toplum, hukukçular ve medya, devlet kurumlar olarak normalleşmeye hizmet etmemiz gerektiği kaanatindeyim. Meclis Hakikatleri Araştırma Komisyonu gibi komisyon kurmalıdır. 2-3 sefer Meclis gündemine geldi ancak, gizli bir el bunu engellemiş bugüne kadar. Kürt meselesi, bölge meselesi, PKK, Hizbullah meselesi yani bunlar nedir? Niye oldu, neler yaşandı? Kimin ne kadar sorumluluğu var bunları araştırmadan objektif olarak tarasız olarak olaylara bakamayız. Mahkeme içinden çıkamadığı için 10 yıldır sürüyor alel acele bir karar verdiler" dedi.

Zilan, hukuku, hukuk üstünlüğünü ve özel olarak bire bir vekaletini aldıkları insanları savunduklarını, mahkemelerin dravaları sonuçlandırmaya çalıştığını ancak kurumların yardımcı olmadığını ileri sürdü.

Avukat Zilan, "Mesela Beykoz'da yakalanan evraklar şu anda adliye emanete alınmış değil, en azından hepsi alınmış değil. İçlerinden yani 10'a 1'i dahi Diyarbakır'a gönderilmiş değildir. Mahkeme evrakların çoğuna, içeriğine vakıf değildir. Mesela bu davada yargılanan bir iki şahıs bizzat o evde (Beykoz'da yakalanmış. Dokümanların ele geçirildiği iddia edilen evde bunlar bire bir ilgilidir. Bu dokümanlarla yani lehte ve alehte ne varsa onların avukatlarının kendilerine ulaşması lazım ve bu imkan verilmedi. Biz ısrarla talep ettiğimize rağmen Beykoz'da yakalanan evrakların bir bütün olarak tarafımızı en azından içeriği hakkında bir bilgi yani bir bilir kişide inceleyip bize özetini çıkartılabilirdi. Gizleniyor bazı şeyler mahkemelerden dahi gizleniyor veya mahkemeler vakıfta bize açıklamıyorlar. Kurumlar doğru dürüst cevap vermiyor. Bu nedenle yıllarca sürüyor" dedi.