Sanıkları savunmak için yüzü aşkın avukatın gelmesi ayrıca Almanya, İngiltere, Fransa, Hollanda, İsveç barolarında avukatların da duruşmayı izlemek için salona girmesi üzerine izdiham yaşandı. Avukatların salona girişi esansında özel güvenlik görevlilerinin salonun kapısında durarak müdahale etmesi üzerine, bir avukat, "Çekilsene ordan deli dumrul gibi ne duruyorsun bütün avukatlar girecek" diye bağırdı.

"BU KADAR KİŞİYİ TUTUKLAMASAYDINZI O ZAMAN"

Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci'nin "Bu şekilde duruşma yapamayız. Lütfen sessiz olalım ayakya kimseyi almayacağız" diye uyarıda bulunması üzerine salonda bulunan avukatlar, "Salon ayarlayın o zaman. Avukatız tabii ki gireceğiz. Savunma hakkı kısıtlanamaz. O zaman bu kadar insanı tutuklamasaydınız" diye bağırarak tepki gösterdiler. Başkan Ekinci de "Siz buraya duruşma yapmaya gelmediniz yani... Silivri'de duruşma yapmaya sizin de gönlünüz razı değildi benimde razı değildi. Burası en büyük salon o yüzden burada duruşma yapacağız" dedi.

Sanık yoklaması yapıldığı esnada tutuklu sanık avukatı Asya Ülker'in Kürtçe 'buradayım' demesi üzerine Başkan Ekinci, "Tam söyleyemediniz galiba" dedi. Salonda gülüşmeler oldu.  Yoklama esnasında sanıkların büyük çoğunluğu Kürtçe olarak "burdayım" dedi.

FOTOĞRAF UYARISI 

Yabancı heyetlerde yer alan bazı avukatların duruşma salonunda fotoğraf çekmesi üzerine mahkeme başkanı Mehmet Ekinci, tepki göstererek, yasak olduğunu söyledi. Bunun üzerine salonda bulunan diğer avukatlar, fotoğraf çeeken kişilerin yabancı olduğunu, yasak olduğunu bilmediğini belirterek "Uyarırız" dediler.  
Tutuklu sanıkların yanında buluna jandarma görevlilerinin dışında duruşma salonunda özel güvenlik ve polis yer almadı. 

BAROLARDAN DESTEK YAĞDI

Duruşmaya Türkiye Barolar Birliği Başkanı Vedat Ahsen Coşar, İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu'nun da arasında bulunduğu birçok baro başkanı  ile BDP'li Milletvekilleri Sebahat Tuncel, Aysel Tuğluk, Gültan Kışanak, Ertuğrul Kükçü ve Diyarbakır Barosu Başkanı katıldı.  

Avukat yoklaması esnasında bir avukat tutuklu sanıklarla daha rahat görüşmek için  tutuklu sanıklarla tutuksuz sanıklar arasında bulununan Jandarma'nın da aradan kaldırılmasını istedi. Mahkeme Başkanı Ekinci, "Olmaz, kaldıramayız" dedi. Duruşma salonuna sanık yakınları alınmadı. Bazı avukatların salona girememesi üzerine diğer avukatlar uyarıda bulundu. Yoklaması yapılan bazı sanık avukatları salondan ayrıldı. Salondan ayrılan avukatların yerine diğer avukatlar salona girdi. Yoklama esnasında yabancı heyetlerde bulunan avukatlar da dahil olmak üzere bir çok kişi oturulan sıraların üzerine çıkarak duruşmayı izledi. 

Avukatlara ayrılan bölüme sığmayan avukatlar izleyicilere ayrılan bölümde oturdu. 
Avukat Filiz Kerestecioğlu avukat yoklaması esnasında, "Şu anda beni görmeniz için yalın ayak karşınızda duruyorum. Bu meslek onuruna aykırı bir durum. Bütün baro başkanları ve avukatlar burada umarım siz bunu çözersiniz" dedi. 

Avukat Nazan Yaman, "Vekaletmede yer alan tüm sanıklar müdafii bu şekilde geçmesini istiyorum" dedi. Bazı avukatlar da yoklama esnasında "tüm tutuklu meslektaşlarımın  müdafiisiyim"dedi.

Duruşmaya izlemeye gelen yabancı heyette yer alan bir avukatında mikrofunu alarak konuşması üzerine bir avukat açıklama yaparak duruşmayı izlemeye geldiklerini söyledi. Bunun üzerine Başkan Ekinci, "Bizim avukatlar bitti sıra onlara mı geldi" dedi. Avukat Kayaoğlu, "Sanık oldukları için utanç duyduğumuz meslektaşlarımın vekiliyim" dedi. 

Mahkeme başkanı Mehmet Ekinci salona giremedikleri için yoklaması yapılamayan avukatların da bir liste hazırlayarak vermesini istedi. Bunun üzerine söz alan bir avukat, "Yurt dışından tutuklu sanıklara destek vermek amacıyla gelen heyetlerde yer alan avukatlar da şahsen burada olduklarını kendileri söylemek istiyor. Tutanaklara geçmesini istiyoruz" deyince Başkan Ekinci önce "yok olmaz, tutanağa geçiremeyiz"  dedi. Ekinci, liste halinde isimlerinin okunmasına izin verince avukat tarafından yabancı heyetteki avukatların isimleri ve hangi barolardan katıldıkları okunarak tutanağa geçti.
Sesin duyulmaması üzerine salonda bulunan avukatlar tepki gösterdi. Duruşmayı bir çok kişi oturulan sıraların üstüne çıkarak izledi.
Sanık ve avukat yoklamasının ardından  talpete bulunmak için söz asteyen avukat Ercan Kanar ve Mehmet Emin Aktar'a söz verilmedi. 

"BU DAVA HUKUK TARİHİNDE KARA BİR LEKEDİR"

Tutuklu sanık Doğan Erbaş iddianamenin kabu kararı okunmadan önce bu davaya ilişkin konuşmak istediğini belirterek söz istedi. Erbaş şunları söyledi:  
''Başta sayın Barolar Birliği Başkanı olmak üzere katılan tüm baro başkanlarına uluslarası meslektaşlarıma bize destek verdikleri için teşekkür ederiz. Bu dava değişik barolara bağlı 46 avukat hakkında açılmıştır. Bu dava hukuk fakültesi öğrencilerine ilerde ders olarak okutulmalıdır. Bir kerede en fazla avukatın gözaltına alındığı olay olarak dünya hukuk tarihine bir kara leke olarak geçmiştir. Bu olay yüzümüzde sadece acı bir tebesüüm bırakmaktadır. Ülke demokrasisini ayıplı bir demokrai haline getirmiştir. Mesleki mahrumiyet ayaklar altına alınmıştır. Avukatların müvekkillerini savunma hakları 8 ay boyunca bir hukuk devletinde askıya alınmıştır. Cumhuriyetin hukuk tarihi kültürel açıdan hazılarda pek de olumlu anılar bırakmamıştır. Buna rağmen Cumhuriyetin hukuk tarihi boyunca böyle bir akıl tutulması yaşanmamıştır.Bu dava hukuk açısından bir felakettir. Geldiğimiz nokta pozitif hukukun tıkandığı bir noktadır. Burada yapılacak olan yargılama bize göre tarihidir. Burada hep birlikte bir tarih yazacağız. Bu ilk baştan son ana kadar her tarafı siyasi olan bir davadır.''

"ÖCALAN'IN DİNLENMESİ ŞART"

Avukat Doğan Erbaş, sözlerine şöyle devam etti:
''Avukatlar olarak biz darbe dönemlerinin sonucu olarak bugün buralarda yargılanıyoruz. Bu durum Kürt olmazsa Kürtleri savunan kimse olmazsa Kürt sorunu olmaz düşüncesinin dışa vurumudur. Bizler avukatız hepimzi aynı zamanda sayın Abdullah Öcalan'ın da avukatıyız. Bu davada yeni bir suç tipi olarak Öcalan'la görüşme suç tipi icat edilmiştir. Öcalanla görüşen tüm avukatları bugün burada sanık olarak yer almaktadır. Bütün avukat görüşmleri, devletin görevlilerinin izni ve kontrolü ile yürütülmektedir. Hemen herşey yasal yönetmelik ve gerekli mevzuatla Ankara'dan öceden belirlenmiştir. Bu görüşmelerin iddia edildiği gizli örgütle hele hele eylemsel bir şekilde yürütülmesi bir garabettir. İddianamenin tümünde müvekkil yer almaktadır. Maddi gerçeğin ortaya çıkartılması için müvekilimizin bu dava kapsamında dinlenmesi zorunlu bir şarttır. Adil bir yargılama yapılması isteniyorsa müvekkilimiz mutlaka dinlenmeli, iddialar kendisine tek tek sorulmalıdır. Davanın gerçek aktörü duruşmaya getirilmelidir. Müvekkilimiz olmadan yapılacak bir yargılama hukuk dışı olur. Burada müvvekilimizin görüşleri yargılanıyorsa bunu müvekkilimizin kendisi dile getirmelidir. Tüm görüşmeler devletin bilgisi dahilinde sıkı kontroller ve denetim altında gerçekleştirilmiştir.  Bu arada bir mağduriyetten söz edilecekse mağdur olan devlet değil biz avukatlarla birlikte son bir yıldır avukatları ile bile görüştürülmeyen müvekkilimizdir. Bu dava ile savunma hakkı yok edilmek istenmektedir.  Savunma hakkı sıradan bir hak değildir. Uluslararası sözleşmeler savunma hakkında temel hak olarak yer vermiştir. Devletin taraf olduğu davalarda savunma mesleği sık sık devletle karşı karşıya gelmektedir. Avukatkarın mesleğe girişleri gibi mesleği yapışları esnasnda da bağımsız olması gereklidir. Devletin taraf olduğu davalarda savunma mesleği sık sık devletle karşı karşıya gelmektedir. Avukatkarın mesleğe girişleri gibi mesleği yapışları esnasnda da bağımsız olması gereklidir."

Duruşmaya 14.40'a kadar ara verildi



Hürriyet