PKK’lılarla birlikte geçirdiği 48 saati anlatan Aygün, “Dağda geçirdiğim vakit benim için zor değildi. Biliyorsunuz ben dayanıklı biriyim” dedi. PKK’lı grubun kendisine son derece saygılı davrandığını vurgulayan Aygün, “Rahatım ve güvenliğim için tüm önlemleri almışlardı. Kaçırdıktan sonra yaklaşık 6-7 saat yürüttüler ve bir dere boyuna geldik. Serbest bırakıldığım ana kadar dere kıyısında bekledik” dedi.

‘Bahoz’ bırakın demiş

Aygün, “Kaçırıldığım günün sabahında Bahoz Erdal telsiz aracılığıyla grupla temas kurdu. Kaçırılmamın doğru olup olmadığını sordu. Çocuklar ‘Doğru’ deyince ‘Her türlü güvenliğini sağlayın. Ve en kısa sürede kendisini serbest bırakın’ dedi” diye konuştu.

Aygün, dün saat 17.00 sıralarında kaçırıldığı Ovacık ilçesine 10 kilometre mesafedeki Aktaş köyü yakınlarında serbest bırakıldı. Yaya olarak köye giden Aygün, burada köylülerin yardımıyla yakındaki Aşağıtorunoba Jandarma Karakolu’na götürüldü. Bir süre karakolda misafir edilen Aygün, telefonla Ovacık Savcısı’yla görüştürüldü. Aygün milletvekili olduğunu belirterek ifade vermeyeceğini söyledi. Tunceli Valisi Mustafa Taşkesen de Aygün’ü arayarak bir süre görüştü ve helikopterle Tunceli’ye getirme teklifinde bulundu.

Helikopter istemedi

Ancak Aygün helikopter önerisini kabul etmedi. Aygün, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile de görüştü. Aygün, “Kısa bir görüşme oldu. ‘Geçmiş olsun’ dedi. Kendisi benim nerede nasıl davranacağımı, nerede ne konuşacağımı bildiği için çok fazla soru sormadı” dedi.


Hüseyin Aygün bir hukukçu ve yazar


Ailesine kavuştu

Kendisine tahsis edilen özel bir araçla Tunceli’ye gelen Aygün, kent girişinde ailesi ve CHP’li milletvekilileri tarafından karşılandı. Çocukları İdil Deniz ve Taylan Özgür ile eşi Emine Aygün’e sarılan Hüseyin Aygün, evine giderek üstünü değiştirdi. Kısa süre dinlenen Aygün ardından Tunceli Seyit Rıza Meydanı’nda basın açıklaması yaptı. Aygün özetle şöyle konuştu:

Bağımsız vekil ol

“Beni kaçıran arkadaşlar ülkenin genç evlatları. ‘Biz de yürüttüğümüz mücadelenin anlamsızlığını biliyoruz’ dediler. Bağımsız vekillik yapmamın iyi olacağını belirttiler. Silahların gölgesi altında böyle bir karar vermeyeceğimi, yeni CHP’de devam edeceğimi söyledim. Akan kanın durması için CHP’den ve benden daha çok çaba beklediklerini ifade ettiler.

Dağları özlemişim

Bana yönelik bir tehdit yoktu. Son derece anlayışlı bir yaklaşım vardı. Yolumuzu kesen grup beni tanıyordu. Bana silah bile doğrultmayacaklarını söylediler. Direnebilirdim. Silah kullanacaklarını sanmıyorum ancak arkadan gelen arabalar çoğalınca kimsenin can güvenliğini tehdit etmek istemedim. O yüzden ben gönüllü gittim. 6-7 saat yürüdük. Benim de aşina olduğum Dersim dağlarında kaldık. Dersim dağlarını da özlemişim.

Kardeşlerini unutma

Ankara’da tepkilerin, Dersim halkının tepkilerinin serbest bırakılmamla ilgili süreci hızlandırdığını sanıyorum. Sürekli Bahoz Erdal’la görüşüyorlardı. Bahoz, kaçırıldığım için gruba kızdı. Dağdayken bombalamaları izliyorduk. Çok dikkatli davrandılar. Beni kaçıran 6-7 kişilik gençlerdi. ‘Ankara’ya barış ve ateşkes mesajı vermek için eylemi yaptık’ dediler. Eve dönmek istiyorlar. Keşke bu toplumda yer alsalar da üniversite okusalar. Bırakırken sarıldılar, öptüler, ‘Bu kardeşlerini unutma abi’ dediler. Yürüyerek geldim, Dersim’in dağlarını karış karış bilirim.”

HÜSEYİN Aygün’ün bırakılmasından kısa süre önce Aygün’ün bulunduğu belirlenen Sal Deresi / Gözen Vadisi bölgesine Hürriyet girdi. Fırtına Veli mevkisine 10 kilometre uzaklıktaki Sal Deresi / Gözen Vadisi, Aygün’ün güvenliği için durdurulan operasyon dolayısıyla sessizliğe bürünmüştü.