İnşaat için Türkiye’de çimento bile bulunamayan 1950li yıllarda inşaat mühendisliği eğitimi alan bir babanın oğlu olarak dünyaya geliyorsunuz ve erken yaşlarınızda ailenizle birlikte Amerika’ya göçüyorsunuz. Asıl olarak ailenizin Amerika hikayesi 1919 yılında babanızın amcasının Amerika’ya göçmesi ile başlıyor. O dönemlerde kendisi Amerika’da halı ticareti ile uğraşıyor. Daha sonrasında araya savaşlar giriyor ve çok uzun bir süre Türkiye’ye dönemiyor. Ne zamanki her şey duruluyor ve 1950li yıllarda yolu tekrar Türkiye’ye düşüyor o zaman babanızla tanışıyor.

Bu nasıl bir hikaye bir de sizden dinleyebilir miyiz?

DSC_1330.jpg

Avukat Melih Doğan: 1917, 1918, 1919 senelerinde Türkiye bir savaş meydanı ve o zamanlarda Osmanlı İmparatorluk’unun parçalanması ile beraber ülkeden çok fazla dışarıya göç oluyor. Bu dönemde babamın büyük amcası da genç oğlan olarak bir nakliye gemisi buluyor ve gençliğin de verdiği o güç ile New York’a doğru yolculuğa çıkıyor. İşe halı ile başlıyor daha sonrasında da bir grup arkadaşı ile Manhattan’da Türk Hamamı açıyor. Devam eden yıllarda da Türk derneği kuruyorlar.

Amerika’ya geldiği o dönemlerde Amerika’da ki Türklerin sayısı çok az ve olanlarda genellikle Rum, Musevi ve Ermeni Türkleri. Onlara karşı da büyük bir hürmet söz konusu.
Büyük amcanın da onlarla kuvvetli bir ilişkisi oluşuyor yıllar içinde ve bizde ailemle birlikte Amerika’ya geldiğimizde direkt olarak onun o çevresinin içine girdik. İçinde Rum, Musevi, Ermeni Türklerinin olduğu bir apartmanda ikamet etmeye başladık. O dönemlerde bizim gibi göçen Türkler azdı çünkü zaten hali hazırda sizlerin de bildiği gibi Türkiye 1980lere kadar kapalıydı ve göçmenlik de esas olarak o dönemlerden sonra başladı. 1960 ve 1980 yılları arasında da Kırım Türklerinin Amerika’ya göçü oldu. O dönemlerde Rusya’da doğanlara özel hak tanıdı Amerika ve Brooklyn’de büyük bir Kırım Türk Cemiyeti kuruldu. Ardından bazı Kırım Türk’ü çocuklar Vietnam savaşında yer aldı.

Turkishny.com: Aileniz Kayserili ve köklü bağlantılarınız var Kayseriyle. Babanız o dönemlerde Yıldız Teknik Üniversitesinden İnşaat Mühendisi olarak mezun oluyor ve ailenin inşaat şirketinde çalışmaya başlıyor. Peki nedir 1950li yılların Türkiye’sinde bir inşaat mühendisinin durumu ve babanızın amcası o dönemin Amerika’sı ile ilgili olarak neler anlatıyor?

Avukat Melih Doğan: 1918 den 1956 senesine kadar büyük amca Türkiye’ye dönmüyor. 1957 senesinde geldiğinde babamla tanışıyor. Babam o dönemde aile inşaat şirketinde çalışıyor. Ankara’da, İstanbul’da, Edirne’de inşaatlar yapıyorlar. Edirne’de de aslında o dönemde bir facia gerçekleşiyor. Edirne’de hastane inşa ettikleri sene bir zelzele meydana geliyor ve herkes çadırlarda kalmaya başlıyor.  O zamanlara annem ve babamın ilk çocuğu bir kız 6 aylık ve çadırda yaşarlarken zatürree hastalığına yakalanıyor ve kurtaramıyorlar. Tahmin ediyorum ki o hadise ailemi oldukça etkiliyor ve göçmek istiyorlar çünkü dediğim gibi o seneler Türkiye’de hastalıkların tedavisi yok, ilaç yok, bir çok şeyde yokluk söz konusu.

Turkishny.com: 1957 senesinde Türk Nakliyat Gemisinde yolculuğunuz başlıyor Amerika’ya. Var mı hiç hafızanızda o yolculuk ile ilgili kalmış detaylar?

Avukat Melih Doğan: 2 yaşında bende ailemle birlikte New York’a ayak basıyorum. O yolculuk ile ilgili hak veririsiniz ki pek de bir şey hatırlamıyorum. Oldukça küçüğüm.

Turkishny.com: Amerika’ya göçünüzden sonra babanız ve anneniz nasıl işlerle meşgul oluyorlar?

Avukat Melih Doğan: Babam gelince inşaat mühendisi olarak bazı şantiyelere başvuruyor ve o zaman Manhattan’da bir çok gökdelen inşası yapılıyor; ancak İngilizce bilmediği için kimse onu işe almıyor. Ardından Schrafts adında meşhur bir turta fabrikasında çalışmaya başlıyor. Elmalı turtalar yapıyor. O yüzden hayat boyunca çok güzel baklavalar ve turtalar yaptı bizlere. Babam pastane de çalışırken para biriktiriyor sonra Downtown Manhattan’da bir şekerci dükkanının satılık olduğunu görüyor ilanlarda ve orayı alıyor.

Turkishny.com: Ülkeyi girişinizden itibaren ülkede 6 ay kalma izniniz var o dönemde ancak; babanız ailesinin Amerika’da yerleşik olarak kalması için göçmenlik bürosu ile görüşmeye karar veriyor. Bürodakiler babanıza Amerika’nın göçmen alım kotasının dolu ve 7 senede açılmayacak olduğunu belirtiyor ancak; babanızın şansı yaver gidiyor. Göçmenlik bürosunda bir görevli yardımcı oluyor kendisine. Kimdir bu kişi, nedir Türklerle bağlantısı bir de sizden dinleyebilir miyiz?

Avukat Melih Doğan: Bizim buraya gelişimiz aynı bu dönemlerde olduğu gibi turistik vize ile oluyor; ancak unutmamak gerekir ki dönem İkinci Dünya Savaşını takip eden günler ve Amerika milyonlarca kişiyi göçmen olarak aldı o dönemlerde. Yani o senelerde New York’a gelip kalmak bugünkünden çok daha zordu. Kaçak olarak kalanları hemen sınır dışı ediyorlardı. Babam ülkeyi terk etmek istemiyor. Sürekli olarak göçmen bürosu ile görüşüyor; ancak bir çözüm bulamıyor. En son ziyaretinde bir görevli ile tanışıyor. Babam o zamanlarda tabi İngilizce de konuşabiliyor derdini anlatabilecek seviyede. O görevliye durumunu anlatırken, görevli Kore Savaşında Türklerle beraber savaştığını ve Türk yemeklerini çok da severek yediğini, Türkler ile yaptığı arkadaşlıkları anlatıyor babama ve hatıralar sonucunda bir yol gösteriyor. Belize ülkesine giderseniz oradan Yeşil Kart alıp Amerika’ya tekrar giriş yapabilirsiniz diyor. Ben o dönemlerde 4 yaşlarındayım ve biz ailemle Belize’ye gidiyoruz ve yine o dönemlerde Belize’ye gemi yolculuğu yapamıyoruz eski bir uçakla gidiyoruz.

Turkishny.com:  Belize’de ki yaşantınız nasıl sürüyor o günlerde, aklınızda kalan anılar mevcut mu?

Avukat Melih Doğan: Benim hatırladığım tam bir muz cumhuriyeti olduğu. İspanyolca bilmiyoruz, sokaklar pis ve biz Belize’de sadece Amerika’ya döneceğimiz günü bekliyoruz. Ardından süremiz dolunca Amerika’ya yeşil kart ile dönüş yapıyoruz ve ardından da vatandaş oluyoruz.

Turkishny.com: Daha sonra Amerika’ya dönünce çok fazla çalışıyorsunuz. Neler katıyor o yoğun çalışma hayatı size ve ailenize?

Avukat Melih Doğan: Dönünce babam çok yoğun çalışıyor. Ve benim iki kardeşim daha oluyor. Babam  bu yoğunluğun ve yükün altında sinir hastalığı geçiriyor ve hastaneye yatırılıyor. Ardından bizimle annem ilgileniyor; ancak o da bir sinir hastalığı geçiriyor ve o da hastaneye yatırılıyor ve ben o dönemde 5 yaşındayım kardeşlerim 3 ve 1 yaşlarında. İki ebeveynimizde hastane yattığı için devlet bizi bakım yurduna gönderiyor ve biz üç kardeş birbirimizden ayrılıyoruz. Bir ay sonra annem iyileşip hastaneden çıkıyor ve ilk beni yanına alıyor. İlerleyen süreçte de babam iyileşiyor ve biz normal hayatımıza geri dönüyoruz. Daha sonrasında 1960lı yıllarda babamın işleri iyice yoluna giriyor. Şekerci dükkanından kazandığı parayla farklı emlak yatırımları yapıyor. Sabah 6 dan gece 12 ye kadar çalışıyoruz.

Turkishny.com: Daha sonra hafta sonlarını geçirmek üzere bir yazlık ev alıyorsunuz. Evi ziyarete gittiğiniz ilk hafta sonu  bir hippi festivalinin ortasında buluyorsunuz kendinizi. Anneniz her hafta sonunun öyle geçeceğini zannediyor ve babanız ile size biraz sinirleniyor. Bu yazlık evin alınış hikayesi nasıl sizin hafızanızda?

Avukat Melih Doğan: 1969 senesinde Cat Skill Dağlarında bir yazlık ev alıyoruz. Ev dökülüyor; ancak babam inşaatçı olduğu için toparlıyor. Annemin babası 1961 de vefat ediyor; ancak annem Türkiye’ye dönemiyor işi dolayısıyla sonra 1969 yılında Türkiye’ye gidiyor ziyarete.

DSC_1337.jpg

Turkishny.com: Babanız yazlık evinizi elden geçiriyor ve o bölgede inşaatçılığı bir sektöre dönüştürüyor. Dogan’s Colony adı altında 1971 yılında bir kaç evden, gazino, hotelden, oluşan civardaki Türklerin buluştuğu ve memleket özlemi giderdiği bir toplanma alanı yaratıyorsunuz aile olarak.  Nasıldı o günler?

Avukat Melih Doğan: O dönemde biz ufak bir köy alanı yaratıyoruz orada. Çevremiz de zaten gelmek ve katılmak istiyor. Israr sonucunda bunu işe çeviriyoruz. O dönemde rezervasyon vb. çok da yoğunuz. Ardından 1974 senesinde bir adam geliyor karısı ve annesiyle. Ardından o aileyle ettiğimiz muhabbet sonucunda onlarda Kayseri Gesi’li çıkıyor ve bir anda adamın annesinin babamın öğretmeni olduğunu anlıyoruz. Babam öğretmenini masmavi gözlerinden tanıyor. Nerden nereye, Dünya’da insanları birbirine bağlayan bir enerji var kesinlikle.

Turkishny.com: Babanız avukat olmanız çok istiyor. Sizce neydi bunun sebebi?

Avukat Melih Doğan: Babam beni 5 yaşımdan beri avukat olacaksın diye büyüttü. Avukatlara çok para ödediği için, bu ülkede avukatlık iyi meslek olduğunu düşünürdü.  

Turkishny.com: Hep bir aile işletmesi olarak ilerliyor ticari hayatınız. Şeker dükkanı, lokanta, otomobil parça dükkanı ve siz de hep ailenizle beraber çalışıyorsunuz. Nasıl katkıları oldu erken yaşta gelen yoğun çalışma hayatının size?

Avukat Melih Doğan: Bizim çalışma saatlerimiz şekerci Dükkânında sabah 6 akşam 12idi. Çok çalışıyoruz tabi. Ben okurken de çalışmaya devam ediyorum. Para nasıl kazanılır öğreniyorum.

Turkishny.com: İlk eğitim başarınızı lise de alıyorsunuz. Sonra Columbia üniversitesinde 4 senelik lisans eğitimini 3 sene de bitiriyorsunuz. Ardından da hukuk okuluna başvuruyorsunuz. Ve mezun olunca hukuk alanında ki çalışma hayatınız başlıyor. İlk olarak nerde çalışmaya başladınız ve bu tecrübe sizin bugünkü konumunuza nasıl katkılarda bulundu?

Avukat Melih Doğan: Ben ilk olarak 23 yaşımda bir hukuk bürosunda, New York’un iki meşhur avukatının yanında çalışmaya başlıyorum. Bir tanesi jet-set boşanmalara bakıyordu ve hep kadınları temsil ediyordu.

O üç senede muazzam tecrübe edindim çünkü boşanma davalarında bütün ailenin mal-mülk-şirket-yarış atları-tekneler vb. şeyleri paylaştırmak çok önemliydi. Sonra bir kaç sene içinde zaten yeteri kadar tecrübe ediniyorum ve daha fazla o büroda ilerleyemeyeceğimi düşünüyorum, ayrılıp 26 yaşımda kendi büromu 49. Caddede açıyorum.

Turkishny.com: 1981 yılında kendi ofisinizi açıyorsunuz. O dönemde New York’ta Türkçe konuşan bir avukata da fazlasıyla ihtiyaç var. O dönemlerde nasıl Amerika’da ki Türk nüfusunun yoğunluğu?

Avukat Melih Doğan: O dönemlerde Türkçe konuşan bir avukata ihtiyaç var Manhattan’da. Zaten Dogan’s Colony’den de bizim de geniş bir çevremiz var. Türk yatırımcılar artıyor Manhattan’da.

DSC_1336.jpg

Turkishny.com: Bir kaç yıl önce yeni bir iş dalı dahil oluyor hayatınıza, New York’un sanat ile öne çıkan semtlerinden Chelsea’de bir Sanat Galerisi açıyorsunuz. Bu süreç nasıl gelişti? Neden bir sanat galerisi?

Avukat Melih Doğan: Benim yine mühendis bir arkadaşım var Columbia’dan, onun bir çağdaş sanat koleksiyonu var ayrıca benimde bir süre müvekkilim var sanat ile ilgilenen. Onun dışında bende sanat ile ilgileniyorum gerek müze üyelikleri gerek sanat galerisi ziyaretleri ve çok önemli sanatçılarla tanışıyorum.     Birde söylemeliyim ki sanatçılar çok mesut insanlar. Ardından biz o mühendis arkadaşımla bir galeri bakıyoruz geçici 6 aylık bir sergi için ama bu işte ciddiye alınmak istediğimizde karar kılıyoruz ve ben müvekkillerimden tavsiyeler alıyorum. Tesadüf o ki güzel de bir lokasyon buluyoruz. New York’un en iyi 8 çağdaş sanat galerisinin bulunduğu sokakta bir galeri açıyoruz Eylül 2011 senesinde. Tabi o benim gece işim gibi. Farklı bir çevre ve sanat çok iyi geliyor insana.  

Turkishny.com: Yelken sporuna karşı da yoğun bir ilginiz olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz. Long Island’da yelken yaptığınız gibi, Ege denizinde de sıklıkla yelken yapıyorsunuz. Nedir yelkenin yeri hayatınızda?   

Avukat Melih Doğan: Ayhan Sicimoğlu 1990lı yıllarda buraya geliyor tekstil işine girmek için. Bende o zaman tanışıyorum onunla ki zaten müvekkillerimle genelde hep arkadaş oluyoruz. Ayhan Sicimoğlu ile bir yelken alıyoruz. Hamptons da yelken yapıyoruz. Bir beş sene sonra Ayhan Türkiye’ye dönüyor yelken bana kalıyor bende yapmayı sürdürüyorum. 15 16 sene o yelkeni kullandım, geçen senelerde onu emekliye ayırdım ve yeni bir yelkenli aldım. Bunun dışında Bodrum, Muğla, Fethiye’ye geliyorum arkadaşlarımla yelken yapıyoruz. Yunan adalarına geçiyoruz. O güzergahı çok seviyorum.  

Turkishny.com: Peki nedir Türkiye’nin Avrupa Birliği süreci ile ilgili düşünceleriniz?

Avukat Melih Doğan: Ben Türkiye’nin Avrupa birliğine alınmasından da çok vize muafiyetinin onaylanmasının Türk insanı için çok güzel fırsatlar doğuracağına inanıyorum ve bu gelişmeyi çok pozitif görüyorum. Bu vize hadisesi birlik üyeliği kadar önemli. Ayrıca Orta Doğu’da da savaş bitince Türkiye’nin büyük ilerlemesi olacağını düşünüyorum ki Amerikalı şirketlerinde Türkiye’ye büyük ilgisi mevcut. Sadece bu tarz kaos ortamlarımda girişimci faaliyetler duruyor; ancak  biliyorlar ki Türkiye’de iş yapılabilir özellikle ülkenin başka bir ülkede bulunmayan coğrafi konumu itibari ile ne kadar önemli bir noktada olduğu aşikar.

Turkishny.com: Amerikalıların Türklere olan yaklaşımı nasıl sizce?

Avukat Melih Doğan: Tabi ki bazı çok başarılı Türkler var. Örneğin benimde yakın arkadaşım olan Ahmet Ertegün. Türkler içinde Amerika da en geniş tanınmış çevresi olan Türk’tür kendisi. O seviyede ki insanları tabi ki Amerikalılar büyük hürmet ile karşılıyorlar. Çoğu Amerikalarda zaten Türkleri bilmez. Türk dendiğinde akıllarına Afganistan, Pakistan, Mısır, Azerbaycan imajı gelir. Türkiye ye gitmeden Türkleri bilmek çok zor; ancak Türkiye’ye gittiklerinde tabi ki hayran kalıyorlar.

Turkishny.com: Sizin Türkiye’ye temelli dönme isteğiniz var mı emeklilik için?

Avukat Melih Doğan: Ben şu anda yaklaşık olarak 4 ayı Türkiye’de bir şekilde geçiriyorum belki zamanla bunu 6 aya çıkarmak isteyebilirim, ki zaten çok fazla Türk dostumuz var sürekli gidip geliyorum; ancak ben nereye gidersem gideyim New York’u, kahve aldığım yeri, gazete okuduğum köşeyi hep özlüyorum. New York benim ayrılmaz bir parçam.

Turkishny.com: Burada yaşayan Türklere vermek istediğiniz bir mesaj var mıdır?

Avukat Melih Doğan: Türkler tip olarak daha kapalı. Yaşadıkları ülkenin hayatına, insanına karışmaları lazım. Bunun kendi menfaatlerine çok olumlu katkısı olur. Politika kulüpleri, sosyal kulüpler vb. yerlere katılmaları çok önemli. Türkler bu konuda eksik. Burada ticari hayata girmek de çok önemli. Örneğin ben Hukuk Bölümüne başlayınca staj için New York Belediyesinde çalışmaya başladım. Bana ilk verilen dosya Donald Trump’ın emlak teşvik dosyasıydı. Onun için bir rapor hazırladım. Kendisi ile tanıştım. Hayat nereden nereye. Hep farklı insanlarla tanışmak, öğrenmek, devamlı aktif olmak çok önemli. Ayak sürekli gazın üstünde olmalı.