(İHA) - Kamuoyunda ‘ana dilde savunma’ olarak nitelenen, sanıkların Türkçe bilseler de istedikleri dilde savunma yapmalarına olanak sağlayan ‘Ceza Muhakemesi Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın Adalet Komisyonu’nda görüşmeleri devam ediyor.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, tasarının alt komisyonda hazırlanan son haline ilişkin bir sunum yaptı. Yargılama dilini anlayamayan veya konuşamayanların tercüman yardımından yararlandırılmaları hususunun, adil yargılanma hakkının önemli bir parçasını oluşturduğunu belirten Ergin, mevcut düzenlemeye göre, ‘meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe bilmeyen sanık veya mağdura’ tercüman atanabildiğini, duruşmadaki iddia ve savunmaya ilişkin esaslı noktaların tercüme edildiğini hatırlattı.

Tasarıyla Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 202’nci maddesinde değişiklik yapmak suretiyle, sanığın sözlü savunmasını, ‘kendisini daha iyi ifade edebileceğini belirttiği başka bir dilde yapabilmesine’ imkan sağlandığını belirten Ergin, “Bu düzenlemenin yargılama dilini değiştirmediğini, tercüman hakkı konusundaki mevcut standartlarımızı geliştiren ve savunma hakkını güçlendiren bir adım olduğunu önemle vurgulamak isterim. Yargılama dilini az-çok anlayabilmesine rağmen sanığa, kendisini daha iyi ifade edebileceği bir dilde savunma yapabilme imkanı tanınması, farklı ülkelerde uygulama örnekleri bulunan bir durumdur. Amerika Birleşik Devletleri, Almanya ve Belçika’da benzer uygulamaların varlığı görülmekte, ilgililerin duruşmalara, kendilerini daha iyi ifade edebilecekleri dilde katılımı sağlanmaktadır” diye konuştu.
Tasarıyla ‘ceza muhakemesi sürecine özgü olarak’, sanığın meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe bilmesine rağmen, kendisini daha iyi ifade edebileceğini beyan ettiği başka bir dilde savunma yapabilmesinin sağlandığını belirten Ergin, “Ancak, bu hakkın yargılamanın sürüncemede bırakılması amacına yönelik olarak kötüye kullanılması halinde, mahkeme sanığı bu imkandan faydalandırmayacaktır. Sanık, bu imkandan iddianamenin okunması ve esas hakkındaki mütalaanın verilmesi üzerine yapacağı sözlü savunmasında yararlanabilecektir” dedi.

“TERCÜMANLARIN GİDERİ, YARGILAMA GİDERLERİNDEN SAYILACAK”
Ergin, sanığın, bulunduğu yer İl Adli Yargı Adalet Komisyonu’nca belirlenen listede yer alan kişiler arasından kendisine tercüman seçebileceğini belirterek, şunları kaydetti:
“Listeler oluşturuluncaya kadar sanık, kendi getireceği tercüman aracılığıyla sözlü savunmasını yapabilecektir. Sanığın bu şekilde seçtiği tercümanın giderleri Devlet tarafından karşılanmayacaktır. Tasarıyla, tercüman atanmasında getirilen diğer bir yenilik şudur; 202’nci maddeye eklenen hükümle, tercümanların atanmasının usul ve esasları belirlenmektedir. Cumhuriyet savcıları veya hakimler, tercüman gerekli olduğunda, başka bir ifadeyle meramını anlatacak derecede Türkçe bilmeyen bir sanık veya mağdurla karşılaştıklarında, İl Adli Yargı Adalet Komisyonlarınca her yıl düzenlenen listede yer alan kişiler arasından tercüman seçeceklerdir. Yargılama makamları yalnız bulundukları il bakımından yapılmış listelerden değil, diğer illerde oluşturulmuş listelerden de tercüman seçebileceklerdir. Bu şekilde seçilen tercümanların gideri, yargılama giderlerinden sayılacaktır. Tercüman listelerinin oluşturulmasına ilişkin usul ve esaslar, bir ay içinde Bakanlığımızca çıkarılacak yönetmelikle belirlenecek ve listeler bu hükümlere göre oluşturulacaktır.”

EŞLE GÖRÜŞME İMKANI
Tasarının diğer maddeleri hakkında da bilgi veren Bakan Ergin, aile ziyaretinin, 'hükümlülerin eş ve çocuklarıyla veya yakınlarıyla cezaevi görevlisinin yakın nezareti olmadan vakit geçirmelerine izin veren özel bir ziyaret şekli' olarak tanımlandığını söyledi. Ergin, “Bu uygulama ile; mahkumların yalnızlık duygusunun azaltılması, ailenin bütünlüğünün sağlanması ve cinsel yoksunluğun meydana getirdiği ruhsal rahatsızlıkların önlenmesi amaçlanmaktadır. Böylece mahkumun tahliye sonrasında topluma yeniden kazandırılması hedeflenmektedir” diye konuştu.
Uluslararası hukukta, özel amaçlı ziyaretlerin tüm hükümlüler için bir hak değil, ‘ödül’ kapsamında değerlendirildiğini belirten Ergin, düzenlemeye ilişkin şunları aktardı:

“Tasarıyla, İnfaz Kanununun 51’inci maddesinde yapılan değişiklikle, infaz hukukumuza ödül olarak kabul edilen yeni bir sistem getirilmekte ve hükümlülerin eşleriyle görüşmesine imkan sağlanmaktadır. Hükümlülere ödül olarak verilebilecek diğer ayrıcalıklar şunlardır: Ziyaret süresini uzatmak. Kapalı ziyaret yerine açık ziyaret yaptırmak. Kullanılmayan ziyaret süresini toplu olarak kullandırmak. Telefonla görüşme süresini veya sayısını artırmak. Sosyal, kültürel veya sportif etkinliklerden öncelikli olarak veya daha uzun süreli yararlandırmak. Haftalık harcama miktarını artırmak. Televizyon bulundurma olanağı sağlamak. Takdir belgesi, hediye veya tavsiye mektubu vermek. Yapılan düzenlemeye göre kapalı cezaevinde bulunan resmi evli hükümlüler, eşleriyle görüşebileceklerdir. Evlilik bakımından herhangi bir süre sınırlaması bulunmadığı gibi suç türü bakımından da herhangi bir sınırlama getirilmemektedir. Görüşmeler en geç 3 ayda bir yapılabilecektir. Cezaevi imkanları ölçüsünde 3 saatten 24 saate kadar görüşmeye müsaade edilecektir.”
Bugün itibarıyla kapalı kurumlardaki hükümlü ve tutukluların 38 bin 153’ünün evli olduğunu, bunların 36 bin 749’unun erkek, bin 404’ünün kadın olduğunu belirten Ergin, “Diğer yandan, açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülere, bu ödül verilmeyecektir. Çünkü bunlara yılda 3 kez yol hariç 3 güne kadar özel izin verilebilmektedir. Tasarıyla, bu izin hakkı da 4’e çıkarılmaktadır” dedi.

GEBE KALAN TERÖR SUÇLULARININ DURUMU
Ergin, terör suçlarından mahkum olanlardan kapalı ceza infaz kurumuna girdikten sonra gebe kalanların hapis cezalarının infazının geri bırakılmayacağını belirterek, “Bu kişiler, ceza infaz kurumlarında, diğer hükümlülerden ayrı olarak kendileri için düzenlenen uygun yerlerde tutulacaklardır. Düzenlemeyle, terör örgütü mensuplarının ceza infaz kurumuna girdikten sonra hamile kalarak dışarı çıkmalarının ve firar etmelerinin önüne geçilmesi amaçlanmaktadır” diye konuştu.
Çocuk hükümlülerin de anne ve babasıyla personelin yakın nezareti olmaksızın aile görüşmesi yapmasının, ödül olarak düzenlendiğini belirten Ergin, “Görüşme en geç 2 ayda bir yapılabilecektir. Yine cezaevi imkanları ölçüsünde 3 saatten 24 saate kadar görüşülebilecektir. Halen cezaevlerinde bin 984 çocuk hükümlü ve tutuklu bulunmaktadır. Bu düzenlemeler, hazırlanacak yönetmeliğin yürürlüğe konulması ve fiziki koşulların hazırlanabilmesi bakımından Kanunun yayımından itibaren 2 ay sonra yürürlüğe girecektir” dedi.
Ergin, çocuk hükümlülere, normal ziyaret süresinin 1 saatten az olmamak ve 3 saate kadar uzatılmak suretiyle bir ayrıcalık sağlandığını belirterek, “Çocuk hükümlüler bakımından yapılan diğer bir iyileştirme de, kendi istekleriyle nakil olduklarında nakil gideri ödemeyeceklerdir” diye konuştu.

DENETİMLİ SERBESTLİK
Ergin, tasarıyla, açık ceza infaz kurumlarında veya çocuk eğitimevlerinde bulunan ve koşullu salıverilmelerine 1 yıldan az süre kalan iyi halli hükümlülerin cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına karar verilebilmesi imkanı getirildiğini belirterek, bu düzenlemenin 31 Aralık 2015 tarihine kadar uygulanacağını bildirdi. Ergin, düzenlemeyle yaklaşık 12 bin hükümlünün tahliye edilmesinin söz konusu olacağını söyledi.
Tasarıda, yakınlarının cenazesine katılması veya yakınlarının hastalığı nedeniyle hükümlü veya tutuklulara verilen mazeret izinlerinde hükümlü veya tutuklunun nerede kalacağı hususuna açıklık getirildiğini belirten Ergin, “Hükümlü veya tutuklu; evinde, ikinci derece dahil kan ve kayım hısımlarının evinde, güvenli görülen başka bir yerde veya gidilen yerde bulunan kapalı ceza infaz kurumunda kalabilecektir. Belirtilen bu yerlerden hangisinde kalacağına gidilen yerin valisi tarafından karar verilecektir” dedi.
Ergin, ağır bir hastalık veya sakatlık nedeniyle hayatını yalnız idame ettiremeyen hükümlünün cezasının infazının geri bırakılabileceğini belirterek, “Erteleme için, cumhuriyet başsavcılığınca hükümlünün toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmayacağı değerlendirmesinin yapılması gerekmektedir. Bugün itibariyle ceza infaz kurumlarında ‘ağır bir hastalığı veya sakatlığı’ bulunan yaklaşık 300 hükümlü bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.

Hükümlünün isteğiyle cezanın ertelenebilmesinin kapsamının genişletildiğini ifade eden Ergin, “6 aylık erteleme süresi, en fazla 2 yıla çıkarılmaktadır” dedi. Ergin, erteleme ve ara verme imkanından, ‘terör suçlarından, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlardan, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan mahkum olanlar ile mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanmasına karar verilenler ve disiplin ve tazyik hapsine mahkum olanların faydalanamayacağını bildirdi.
Ergin, düzenleme ile kasten işlenen suçlarda 3 yıl, taksirle işlenen suçlarda ise 5 yıldan az hapis cezalarının infazı için doğrudan yakalama emri çıkarılamayacağını dile getirdi. Ergin, açık ceza infaz kurumuna ayrılan hükümlülerin kurum görevlisi olmaksızın açık ceza infaz kurumlarına sevklerinin sağlanmasının da düzenleme ile mümkün hale geldiğini söyledi.