Kültür ve Turizm Bakanı Günay, bakanlığının 2013 yılı bütçesine ilişkin Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yaptığı sunumda, müzecilikten kütüphaneciliğe, sanat kurumlarından sinemaya, kültür varlıklarının korunması, iadeleri ve tanıtımından yeni yapım ve restorasyon çalışmalarına, turizm planlamasından yurt dışı tanıtmaya, seçkin yapıtların yayımından TEDA çalışmalarına kadar geniş bir alanda çeşitlilik gösteren konularda yoğun bir dönemi tamamlamak üzere olduklarını ifade etti. Çalışmaların uluslararası çevreler tarafından da izlendiğini ve uluslararası ödüllerle yansımasını bulduğunu belirten Günay, "Uluslararası düzeyde elde edilen başarılardan en önemlisinin yurt dışında bulunan kültür mirasının eşsiz örneklerinin Türkiye'ye iadesini sağlamak oldu" dedi. Türkiye'nin ve Doğu Akdeniz'in en büyük kongre merkezi, Avrupa'nın ilk on kongre merkezi olacak Efes Kongre Merkezi'ni sektörle işbirliği içinde gerçekleştirdiklerini kaydeden Günay, "Ayrıca, Ankara'da 1990'lı yılların ortasından itibaren 'senfoni çukuru' olarak bilinen bir çukur vardı. Biz onu birkaç yıldan beri yoldan geçen insanların görebileceği bir hale getirmiştik. Ben onu ilgili arkadaşlarımızın bu hafta görmesini istiyorum. Onun büyük salonunun iskeleti gözle gözükür hale geldi. 2 bin kişi alabilecek salon son derece yeni bir teknikle yapılacak ve Ankara'da böylece yıllardan beri çukur olarak görülen bir mekanda bir büyük konser salonuna dünyada örneklerini gördüğümüz tarzda 2013'ün sonunda Cumhuriyet bayramında kavuşmuş olacağız. Tabi bunun gerçekleşmesi büyük ölçüde bakanlığımıza verilecek bütçeye de bağlı" diye konuştu. Bakan Güney, Türkiye'de 29 müzede proje veya uygulama çalışmalarının devam ettiğini belirterek, "Ülkemiz, adeta müzeler şantiyesi haline gelmeye başladı" dedi. Eskiden yurtdışındaki müzeleri büyük bir öfke, hüzün ve kıskançlıkla izlediğini söyleyen Günay, kurdukları yeni müzelerde kullanılan yenilikçi sergileme teknikleri sayesinde bu müzeleri aşmaya başladıklarını vurguladı. 
ÇALINTI ESERLERİN İADESİ 

Eski eserlerin yurda getirilmesi konusunda kamuoyunda bazı yanlış anlaşılmaların oluştuğunu kaydeden Bakan Günay, "Padişahlık döneminde bir fermanla ya da anlaşmayla verilmiş bulunan eserleri istememize uluslararası mevzuat izin vermiyor. Biz Türkiye'den herhangi bir şekilde bir belgeye dayanmadan çıkarılmış olan yani çalıntı olduğu bilinen, anlaşılan eserleri istiyoruz. Bunlar ABD, Fransa, İngiltere ve Almanya gibi ülkelerde var. Bunların bir kısmını istemeye başladık. Bu konuda bir tempo yükselişi oldu. Mesela, 1993-2003 döneminde Türkiye'ye binin altında -sikke dahil- eser gelmişken, 2003'ten bu yana bu sayı 3 binler civarına çıktı. Bu konuda gayretlerimiz sürüyor" ifadelerini kullandı. "Bir gün, inanıyorum ki padişahlık döneminde bir fermanla ya da anlaşmayla verilmiş bulunan eserlerin de ait olduğu ülkeye dönmesi konusunda uluslararası hukuk gelişecek ama uluslararası hukuk henüz bunun imkanını bize vermiyor" diyen Günay, şunları kaydetti: 
"Çünkü batılı müzeler tamamen bu eserlerle dolu ve uluslar arası hukuku oluşturan egemen bakış da bu batılı müzelerin anlayışından kaynaklanıyor. Mesela, dünyada bizim aleyhimize açılmış büyük bir kampanya var. 'Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı müthiş bir milliyetçilik yapıyor' diye. Biz sadece toprağımızdan hiçbir hukuki yargıya dayanmadan götürülmüş olan eserleri istiyoruz. ve şunu yapıyoruz. Önceki yıllarda bizden çalındığı açıkça belli olan müzeyle bizim müzelerimiz iş birliğine geçmiş. Biz gitmişiz onlara yeni eser vermişiz." 

"MÜZEKART SADECE MÜZELERE GİRME İMKANI VERMİYOR; SİGORTA POLİÇESİ ANLAMI DA TAŞIYOR" 

Komisyon üyelerine dağıttıkları müzekartların özelliklerini anlatan Günay, bu kartların sadece müzelere girme imkanı vermediğini aynı zamanda sigorta poliçesi anlamı taşıdığını kaydetti. Müzekart'ı taşıyan bir kişinin Türkiye'de kaza geçirmesi, malullük veya vefat durumunda kaza sigortası yapıldığını dile getiren Günay, "Bu çapta bir anlaşma belki de dünyada ilk kez yapıl. Bunun ekonomik bir getirisi yok. Bir tür kültür sponsoru oldu. O müzekartla rahatlıkla gidip Topkapı Sarayı'ndaki sergiyi görebilirsiniz" diye konuştu. 

"TELİF HAKLARININ KORUNMASI KONUSUNDA YENİ BİR YASA ÇALIŞMALARI VAR" 

Telif haklarının korunması konusunda yeni bir yasa çalışmaları olduğunu belirten Bakan Günay, "Sinema alanında yapılan desteklerle uluslararası alanda başarılar kaydedildi. Yönetmenliğini İsmail Güneş'in yaptığı "Ateşin Düştüğü Yer" filmi bu yıl Türkiye'yi Oscar Akademi Ödülleri'nde temsil edecek. Film, "En İyi Yabancı Film" dalında ilk 5 aday arasına girerse bunun Türkiye için bir ilk olacak" şeklinde konuştu. 

"TURİZMDE 2012 ÖZEL BİR YIL" 

Turizmde 2012'nin Kuzey Afrika'da yaşananlar nedeniyle özel bir yıl olduğunu dile getiren Bakan Günay, "Bu yıl Kuzey Afrika fiyatları düşürerek turizme yeniden girdi. Bu sefer bizim çevremize sıkıntı yansıdı. Bütün bunlara rağmen şu anda 2011 rakamlarını yakalamış vaziyetteyiz" dedi. Turizm altyapısı konusunda yeni turizm türlerinin ön plana çıkartılması, farklı turizm destinasyonlarının oluşturulması, mevcut turizm alanlarının kalitesinin yükseltilmesi konusunda çalışmalar yaptıklarını anlatan Günay, mavi bayrak konusunda Avrupa'da önemli bir yere geldiklerini ifade etti. Dünyada yeni pazarlara ulaşmaya çalıştıklarını vurgulayan Günay, Rusya'da her 4 kişiden birinin seyahat için Türkiye'yi tercih ettiğini söyledi. Bakan Güney, bu nedenle birçok ülkede müşavirlik açma çalışmalarının sürdüğünü, 39 ülkede 44 yurt dışı büroyla gelecekteki dönemde yurt dışı tanıtım çalışmalarına devam edileceğini kaydetti