Zuhal DEMİR / GAZETEPORT

İSTANBUL - Hukukçular aynı görüşte olmamakla birlikte Adalet Bakanı Ergin'in bu şekilde bir üstlenme yapmasını Adalet Bakanı olarak yapmaması gerektiğini, yetki ve sorumluluğun TBMM'de olduğunu açıklayaras Ergin'in bu şekilde üstlenme yapamayacağını belirttiler.
 
İşte bu konuda görüş bildiren hukukçular ve görüşleri;
 
SORUNLARIN ÇÖZÜM YERİ MECLİSTİR
Prof. Dr. Ersan Şen,  Cumhuriyet savcıları; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını, bu Türk Ceza Kanunu'nu ihlal eden bir durum da olabilir, bir suç işlendiği iddiası ile kendilerine ulaşan şikayet veya ihbar varsa ya da kendileri suçun işlendiği bilgisine ulaşmışlarsa, gereğini yapmak ve soruşturma başlatmak zorundadırlar.

Soruşturma bir kamu görevlisi hakkında ise, eylem soruşturma izin veya kararına bağlı olmadığı takdirde doğrudan doğruya, izin veya karara bağlı olduğunda da izin veya karar alınarak soruşturma başlar.

Görevli ve yetkili savcıların, kendiliğinden ya da ihbar ya da şikayetle dava açma yetkisi vardır.
BDP ve AK Parti milletvekillerinin birbirleri ile görüşmelerinde bir sakınca olamaz. Ancak bu bir suçlu ile görüşmek, o suçlu ile anlaşmak veya suç işlediği iddiası ile arananlara göz yummak ve onlarla görüşmek şeklinde olamaz. Hukuk devletinde hukuk kuralları tavizsiz ve istisnasız uygulanır. Bir an için bir istisna getirilecekse, bunun da yeri Türk Milleti’nin temsilcisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir.

Özetle; sorunların çözümünde yasalara ihtiyaç varsa bunun yeri Meclistir. Temsili demokraside halkın egemenliğini parlamento temsil eder.

Kapalı ya da açık oturum yapılır. Bunlar yasal çerçevede olmalı, siz bir suçlu ile görüşebilir misiniz? O suçlunun yeni bir suçu işlediği veya suça katıldığı iddiası varsa, bu görüşmeyi ancak savcılar ve birlikte çalıştığı kolluk mensupları yapar.

Bir örgüt lideri içeride mahkum ve bu sırada bir kaçırma olayı oldu. İnsanları kurtarmak için rehine pazarlığı yapabilirsiniz. Ama bu gibi görüşmeler, meşru müdafaa halinde olur. Bunun dışında, suçlu ile pazarlık yapmak ve sebebiyet verdiği yanlışları düzeltmesi ve karşılığında mükafatlandırılması imkanı olamaz. Suç işleyen uslandırılması amacıyla cezaevine konur. Mahkuma yasalar çerçevesinde davranılır.

Suçu ve suçluyu övme, suçu kesinleşmiş bir şahsın övülmesi, afişlerinin açılması bu durumda savcı 215 madde’den soruşturma açabilir.

Ayrıca, hukuk devletinde hiç kimse arasında fark gözetilmeksizin af kanunu çıkarılır anlarım, ancak bunun dışında mahkumla özel görüşmeler yapılması ve imtiyaz tanınması olmaz. O zaman eşitlik olmaz. Hukuk devletinde, her türlü tasarruf dayanağını Anayasa ve yasalardan almak zorundadır, keyfi davranılamaz. Kuvvetler ayrılığı prensibinin gereği de budur.
 


HUKUK DEVLETİ OLMADIĞINI İLAN EDİYOR
Ankara Baro Başkan Prof. Dr. Metin Feyzioğlu: Bir kere her şey çarpık gidiyor. Barış için terör örgütü elebaşıyla konuşursanız barış için siyasilerle müzakere etmek yerine pkk lideri ile konuşursanız başından itibaren çarpık gider.
 
Bunun suç teşkil edip etmediği ayrı bir şey zaten sap saman her şey birbirine karışmış durumda.

Adalet bakanının ‘bu bir suçsa ben işliyorum’ şeklimdeki açıklaması kolaysa benim hakkımda dava açın şeklide anlaşılabilir.
 
öte yandan görüşmenin usulünün içeriğini ayrıntılı bilmiyoruz ama usulünün ceza infaz mevzuatında mahkumlarla görüşme usulüne uygun olduğunu da sanmıyorum.
 
Dolayısıyla içeriğinden önce üçüncü birinin hükümlü birinin avukatı dışındaki kişilerle görüşmesinin yasal prosedürüne uyulup uyulmadığı noktasında bir denetim yapılabilir.

Elbette siyasi iktidarın sahiplendiği ardından ortaklaşa bir mektup yazılmış bulunan bir görüşme ile ilgili bunları tartışmak gerçekçi değil.

Türkiye her gün bir hukuk devleti olmadığını bir kez daha ilan ediyor.
 
BAKANIN İYİ NİYETLİ TEMENNİSİ
Doç. Dr. Ahmet Caner Yenidünya: Bizim zaten kanunlarımızda savcılarının hangi hallerde soruşturma başlatabilecekleri düzenlenmiştir. İşleyen süreçle ilgili ben bir yasal düzenleme yapılmasının uygun görmüyorum. Cumhuriyet Savcılarının yetki ve görevleri kapsamında konuyu değerlendirecekleri bu çerçevede bütün milletimizin, devletimizin faydasına olan özellikle de silahlı örgüt faaliyeti kapsamında yer almayan bir takım davranışları süreci olumsuz etkileyecek şekilde nitelendirmeyecekleri kanaatindeyim.
 
Adalet bakanının bu açıklamasını iyi niyetli bir temenni olarak görüyorum.  Bu tarz süreçlerde bazı sıkıntılı durumlarla karşılaşılabilir.  Sadece bizim devlet olarak Cumhuriyet savcılarına sorumluluklar yüklemek yerine örgüt tarafında yer alanların da devletimizin kanunlarına göre davranmalarını beklemek gerekir.
 
Dolayısıyla örgüt elemanları ikinci bir Habur vakası gibi bir geri çekilme yaşatırlarsa o zaman adli makamlar buna bir müdahalelerde bulunabilirler. Bu bağımsız ve tarafsız yargının da bir sonucudur.
 
BU NE TAVİZDİR NE ANAYASAYA AYIRI OLUR
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi; Bu konuda BDP’liler haklıdır. Bugün Öcalan’ın adını andığı için, sayın dediği için sıradan insanların bile yıllarca cezaevinde kaldığı bir ülkede görüşmeler ve bir mesajın taşınması normal şartlarda soruşturma konusu olursa yasal bir soruna neden olabilir. Bu mümkündür de.

Normal şartlarda Türkiye’deki çatışma sürecinde yapılacak çalışmaların, girişimlerin ceza soruşturmasına konu olmaması gerekiyor. Zira burada herhangi bir suç teşkil eden bir eylemden öte şiddeti eylemleri durdurmak için yapılan şeyler. Dolayısıyla bu yönde yapılacak girişim ve çalışmaların suç oluşturulması normal şartlarda düşünülemez.

Ne yazık ki zaman zaman bunun aksi bir takım soruşturma girişimleri olmuştur. BDP vekillerinin de belirttiği gibi MİT’le ilgili yapılamayan soruşturma konusu Türkiye’nin bildiği bir olay.

Hem BDP hem de AKP;  iki taraf da argümanlarında haklıdır. Adalet Bakanı Ergin’in söylediklerinde bir isabetsizlik yoktur.  Bu bir suçsa ben işliyorum demesi çok anlamlıdır. Adalet Bakanıdır, adaletten sorumlu bakandır bence de sayın bakanın söylediği doğrudur.  Burada bir suç söz konusu değildir.

Türkiye tarihi MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a  yönelik soruşturamama olayını yaşadı. Tamamen iyi niyetle, kamu yararına saf duygularla halk yararına yapılan, toplum için yapılan birçok girişim ve davranışın soruşturmalara konu olduğu bilinmektedir.

Önemli bir meselenin hukuksal bir zemine oturtulması ve bunu talep etmek de garipsenecek bir durum değil. Gültan Kışanak’ın açıklamalarını da anlamak mümkün.

Amaç şiddeti çatışmayı ve silahsızlanmayı sağlamaktır. Bu hedefe varmak, bu amaca varmak için yapılması gereken ne varsa yapılmalı, adımlar atılmalıdır. Bu ne bir tavizdir ne anayasaya aykırı olur.