Cezaevlerinde 65. güne giren açlık grevlerinin gerekçeleri arasında yer alan, anadilde savunma hakkına ilişkin tasarıda getirilen sınırlamalar tartışma yarattı. Adalet Bakanlığıyetkilileri ‘yargılama dilinin değişmemesi için’ sınırlamalar getirildiğini belirtirken, BDP amacın anadilde savunma hakkından caydırmak olduğu görüşünde. Tercümanı sanıkların hazır etmesi gerekliliğine ise bazı mahkemeler itiraz etti ve ‘vatandaşlardan oluşan bir tercüman listesi’ oluşturulması önerisinde bulundu. Sanığın sadece mahkeme aşamasındaki ilk ve son savunmalarını anadilleriyle yapabilmesi, sanığın tercümanını hazır etme zorunluluğu ve hazırlık soruşturmasında anadille savunma imkânı verilmemesi öne çıkan eleştiriler. Tasarıda katkısı olan üst düzey bir Adalet Bakanlığı yetkisi, bu eleştirilere yanıt verdi. 


Yargılamanın dili değişirdi 
 Anadilde savunmanın ‘iki kez’ ile sınırlandırılması:
 Yargılama sürecinde sanık iki yerde ayrıntılı savunma yapıyor. İddianame okunduktan sonra ve karar öncesindeki son savunmada. Bu noktalarda sanığa kendisini daha iyi ifade edeceği bir dille savunma hakkı verildi. Diğer aşamalarda başka bir dille savunma, yargılamanın dilinin değişmesine neden olacaktı. Bu nedenle sadece iki yerde anadilde savunma hakkı uygun görüldü. 

Talep eden yok 
 Polis ve savcılık sorgusu: 
 Bu aşamalarda, Türkçe bildiği halde anadilde savunma talebine rastlanmadı. Çünkü şüpheliler soruşturmanın hazırlık aşamasında, başka bir dilde savunmanın kendilerinin aleyhine olacağını düşünüyor. 

Ekstra hizmet 
 Sanığın kendi tercümanını hazır etmesi: 
 Mevzuatta hiç Türkçe bilmeyen kişiye devlet tarafından tercüman görevlendirilmesi yapılıyor. Ancak Türkçe bildiği halde başka bir dilde savunma yapmak isteyen kişiye ekstra hizmet verildiği için devlet bu yükümlülüğü üstlenmek istemedi.
 
‘Anadilin bedelini ödersin’ 
Ceza Hukukçusu Prof. Dr. Ersan Şen de anadilde savunma hakkına karşı olduğunu belirterek “Devlet diyor ki, Türkçe bilmiyorsan ve meramını anlatamıyorsan ücretsiz tercüman hakkından yararlanabilirsin. Ancak, ‘Ben Türkçe meramımı anlatabiliyorum ama Türkçe konuşmak istemiyorum’ diyorsan, elbette o külfeti üstüne almıyor. Devlet, ‘Türkçe bildiğin halde anadilde savunma istiyorsan bedelini ödersin’ diyor. Anadilde savunma ücretsiz olursa iki dilli yargılamanın önünü açar” dedi. 


Anadilde savunma tasarısına itirazlar 
 Anadilde savunmayı düzenleyen tasarıya itirazlar 3 noktada toplanıyor. Bu itirazları BDP’li hukukçu Meral Danış Beştaş ve bölge barolarına sorduk. Ancak tasarıda yer alan sanıkların kendi tercümanlarını hazır etmesine bazı hakimlerin de itiraz ettiği ve “Sanığın istediği kişiyi tercüman olarak duruşmaya getirmesi sıkıntılara neden olur. Bunun yerine vatandaşlardan oluşan bir tercüman listesi belirlenmeli” dedikleri öğrenildi. 

‘Her aşamada Kürtçe beyan’ 
Şırnak Baro Başkanı Nuşirevan Elçi tasarının yalnızca mahkemede ve iki aşamada anadilde savunma izni vermesini ‘baştan savma’ diye nitelendirerek, “Şüpheli veya sanık her aşamada Kürtçe beyanda bulunabilmeli. Tercümanlık eğitimi almış, Türkçe ve Kürtçeyi iyi bilen kişiler istihdam edilmeli” dedi. 

‘Amaç anadilden caydırmak’ 
Radikal’e konuşan BDP Eşbaşkan Yardımcısı ve Hukuk Komisyonu Başkanı Meral Danış Beştaş, soruşturma aşamasının es geçildiğini ve hâkime anadilde savunma hakkını kaldırma yetkisi veren ‘yargılamayı sürüncemede bırakma’ düzenlemesinin ‘sübjektif’ olduğunu belirterek, “İnanılmaz bir takdir yetkisi veriyor” dedi.

 
‘Eşitlik ilkesine aykırı’ 
 Beştaş, tercüman ücretinin sanıklara yüklenmesinin hukuk devleti ve eşitlik ilkesiyle uyumlu olmadığını söyleyerek, “Bu tümüyle anadilde savunma hakkını talep edenleri caydırıcı bir fıkradır” dedi. Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, “Tutukluluk koşullarında tercümanını hazır bulundurma yükümlülüğü, düzenlemenin amacına aykırı” derken Batman Baro Başkanı Ahmet Seven de “Bilirkişiye giden dosyada masraf sanığa yüklenmiyor. Bunda da öyle olmalı” dedi. Mardin Barosu Başkanı Azat Yıldırım ise “Düzenleme olumlu ama eksik” dedi.




Haber: MESUT HASAN BENLİ / Radikal