Yaptığı yazılı açıklama ile İstanbul Barosu'nun darbeye teşebbüs davalarının görüldüğü yetkili mahkemelere yaptığı baskın ve baskılara değinen Kayacan, "Birleşmiş Milletler ve Adalet Bakanlığı'nca ortaklaşa düzenlenen, Türkiye Barolar Birliği başkanı ve birçok baro başkanının da katıldığı uluslararası toplantıyı basarak müdahale eden İstanbul Barosu'nun, aynı müdahale anlayışı ve alışkanlığı ile 6 Nisan 2012 tarihinde CMK'nın 250. maddesi ile görevli ve yetkili 10. Ağır Ceza Mahkemesi duruşmasına katılarak, duruşmaya müdahalesi şaşırtıcı olmamakla birlikte esef ve kaygı vericidir." açıklamasında bulundu. 

İstanbul Barosu yönetiminin, davanın tarafı olmadığı halde mesleki kuruluş unvanı ile duruşmaya müdahale etmesinin, yazı ve sözle tavsiye, telkin ve talimatlarda bulunmasının; yargı ve yargıç bağımsızlığını teminat altına alan anayasayı ihlal olduğunu, hem de 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 288. maddesinde yer alan adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunu oluşturduğunu belirtti. Kayacan'ın açıklamasında şu ifadeler yer aldı: "İstanbul Barosu başkan ve yönetim kurulunun, mahkeme heyetine hitaben yazdığı 6 Nisan 2012 tarihli dilekçe ile verdiği emir, tavsiye ve talimatları 1136 sayılı Avukatlık Kanunu kapsamında barolara yüklenmiş bir görev değildir. Aksi halde her hukuk kuralının yanlış olduğu kanı ve iddiasında olan baroların görülmekte olan tüm davalara bu şekilde müdahale hakkı olduğu sonucu doğar ki böyle bir anlayışın, yerinde ve çağdaş olmadığı açıktır." 






Cihan