Mersin Barosu tarafından düzenlenen ve yoğun ilgi gösterilen 'Hukuk Muhakemesi Kanunu Tanıtım Toplantısı'na katılan Şenol, yaptığı konuşmada, toplantıyla birlikte sadece avukatların kanunla ilgili bilgi edinmeyeceğini, aynı zamanda da yapılacak olan eleştireler, değerlendirmeler ve bunların geri beslemeleriyle birlikte kanundaki olası eksikliklerin giderilmesine de katkıda bulunulacağını vurguladı. Şenol, insanlık tarihinin ilk zamanlarında 'zorbalık' ile 'kaba güç'ün eş zamanlı olan ve bu şekilde uygulanan hak arama özgürlüğünün, bugün gelinen noktada başta anayasalar olmak üzere yasalarla, uluslararası sözleşmelerle tanınan, düzenlenen, kullanılabilen ve güvence altında olan bir özgürlük olduğunu anlattı.

"YARGILANMA MAKUL BİR SÜRE İÇERİSİNDE SONA ERDİRİLMELİDİR"
Temel hak ve özgürlüklerin korunması, bunların güvence altına alınmasını öngören hukuk devletinin, en önemli kurumlarından birisinin de 'adil yargılanma hakkı' olduğunu hatırlatan Şenol, "Bu hakkın uygulanması, korunması, geliştirilmesi ve güçlendirilmesi; bağımsız mahkemelerin, tarafsız ve donanımlı yargıçların, insan haklarına saygılı, sanığın aleyhine olduğu kadar lehine de olan delilleri toplamak suretiyle gerçeğin ortaya çıkmasına, adaletin gerçekleşmesine katkı yapacak bilgili ve sorumlu savcıların ve yine bilgili, sorumlu, cesur ve bağımsız avukatların varlığına bağlıdır" dedi.
'Adil yargılanma hakkı'nın, Anayasa ve 'Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi' ile güvence altına alındığına dikkat çeken Şenol, bunun yanında yargılamanın makul bir süre içinde sona erdirilmesi ve davanın nihai olarak gerekçeli bir şekilde karara bağlanmasının bir zorunluluk olduğunun altını çizdi.

"TÜRKİYE'DE ESKİYEN VE YENİLENME İHTİYACI DUYAN KANUNLAR VAR"

Bunun da ancak usul kanunlarının, bu anlayışa uygun olarak düzenlenmesiyle mümkün olabileceğini savunan Şenol, usul yasalarının aynı zamanda da 'adil yargılanma hakkı'nın da anayasaları olduğunu söyledi. Kanunların, canlı organizmalar gibi olduğuna işaret eden Şenol, "Zamanla eskirler, yaşlanırlar, işlevlerini tam olarak yerine getiremezler. Bu duruma gelen, eskiyen, yaşlanan kanunların değiştirilmeleri gerekir. Esasen değişen hayat, değişen toplum, değişen insan, değişen ihtiyaçlar eskiyen kanunları da değişime zorlar. Türkiye olarak eskittiğimiz, bu nedenle de değiştirmek ve yenilemek ihtiyacını duyduğumuz kanunlardan biri de 'Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'dur" diye konuştu.

"HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU 30 KEZ DEĞİŞİKLİĞE UĞRADI"

İsviçre'nin Neuchatel Kantonu'na ait 1925 tarihli 'Medeni Usul Kanunu'ndan tercüme edilerek alınan ve 4 Eylül 1927 tarihinde yürürlüğe giren; 'Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun, gelişen ülke ve dünya koşulları gereği olarak süreç içerisinde yaklaşık 30 kez değişikliğe uğradığını hatırlatan Şenol, 2004 yılında Adalet Bakanlığı'nın oluruyla oluşturulan komisyonun da yeni kanun tasarısını hazırladığını, 2008 yılında da hükümetin bu tasarıyı Meclis'e sunduğunu dile getirdi. Talay Şenol, Adalet Komisyonu aşamasında tasarıya önergeler ve redaksiyon yoluyla bazı müdahaleler yapıldığına dikkat çekerek, bunun yanında yenin madde ihdasında da bulunulduğunu ifade etti. Mersin Barosu Başkanı Hulki Özel de düzenlemiş oldukları bu tür eğitim çalışmalarıyla birlikte avukatlık mesleğini icra edenlerin, değişen kanun ve yasalar hakkında bilgilendirilmesi, mevcut bilgilerin de tazelenmesi olduğunu anlattı. Konuşmaların ardından 4 oturumdan oluşan; 'Hukuk Muhakemesi Kanunu Tanıtım Toplantısı'na geçildi.

İHA