İSTANBUL - Hükümet tarafından 12 Eylül referandumu döneminde ‘rengini belli etmemekle’ itham edilen ve Başbakan Erdoğan’ın “Taraf olmayan bertaraf olur” sözlerine muhatap olan TÜSİAD, dün kamuoyuna açıkladığı son anayasa çalışması ile yeni anayasaya ilişkin ‘radikal’ bir çıkış yaptı. TÜSİAD’ın “Esas olan bireyin hak ve özgürlükleridir” vurgusu ile çerçevesini çizdiği çalışmadaki “anayasadaki her madde değiştirilebilir” önerisi, TÜSİAD üyeleri arasında heyecan yarattı.

Hükümetin 2007 yılındaki anayasa çalışmasının mimarlarından Prof. Dr. Ergun Özbudun ve Prof. Dr Turgut Tarhanlı liderliğinde hazırlanan ‘Yeni Anayasa Sürecinin 5 Temel Boyutu’ adlı çalışma, dün TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplantısında kamuoyuna ve TÜSİAD üyelerine sunuldu.

ÜMİT BOYNER: YENİ ANAYASA BİRLEŞTİRMELİ
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner hazirandaki seçimlere kabul edilemeyecek yükseklikteki seçim barajının değiştirmeden gidildiğini görmezden gelmenin mümkün olmadığına dikkat çekerek seçimlere siyasi partilerimizi daha katılımcı ve demokratik kılacak bir siyasi partiler yasası hazırlamadan, seçmeni, kendisini değil parti başkanını temsil eden vekiller seçme sıkıntısından kurtaracak değişiklikler yapılmadan gittiğimizi görmezden gelmek mümkün değildir” dedi.
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısının açılışında konuşan Boyner yeni anayasanın Türkiye’yi bölen sorunları birleştiren haline dönüştürmeye hizmet etmesi gerektiğini belirterek ‘yeni anayasanın, her şeyden önce, vatandaşların farklılıklarıyla bir arada yaşama iradesini temsil eden bir toplum sözleşmesi olması’ gerektiğini vurguladı. Boyner, yeni anayasanın, her şeyden önce, vatandaşların farklılıklarıyla bir arada yaşama iradesini temsil eden bir toplum sözleşmesi olması gerektiğini vurgulayarak, Türkiye’yi bölen sorunları birleştirmeye ve dönüştürmeye de hizmet etmesi gerektiğini kaydetti.
Boyner gündemin diğer konularına ilişkin şunları söyledi:

LİBYA
Tüm ülkelerin pozisyonlarını sık sık gözden geçirmek zorunda kaldığı bir dönemden geçiliyor. Bu durumda acele tavırlar almaktan kaçınmak, sonradan zorluk yaratabilecek söylemlerin cazibesine kapılmamak gerekiyor.



AVRUPA BİRLİĞİ
Hükümetin AB ile diyalog yollarını zorlaması, çatışmacı bir söylemi tercih etmemesi gerektiğine inanıyoruz. AB sürecinin gevşemesinden beri demokratikleşme, ifade özgürlüğü, yargılama süreçleri, basın özgürlüğü gibi konularda bir gerileme yaşıyoruz. Geçmişin pek hatırlamak istemediğimiz, tartışmalı, bulanık ve çatışmacı günlerine dönemeyiz. Buna izin vermemeliyiz.

TUTUKLU GAZETECİLER
İletişim özgürlüğünün fütursuzca ayaklar altına alınması karşısında sergilenen duyarsızlık, kadınlara yönelik şiddete vurdumduymazlık, demokrasimiz açısından hayırlı gelişmeler değildir. Görünürdeki suçları mesleklerini icra etmek olan ve bu uğurda bir hayli risk de üstlenen gazetecilerin neyle suçlandıklarını bilmeden tutuklanmaları, tutuklama işleminin giderek cezanın bir parçası haline gelmesi vicdanları rahatsız etmektedir.

NÜKLEER SANTRAL
Türkiye’nin enerji açığını kapamak amacıyla nükleer santral kurulacaksa bunun yeri, kullanılacak teknolojinin özellikleri, güvenlik sistemlerinin niteliği gibi konularda verilecek kararları verme hakkı yalnızca teknokratlara ya da siyasetçilere ait olamaz. Bu karar sürecinin şeffaf, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesine özen göstererek yürütülmeli.

AKP VE BDP BEĞENDİ
TÜSİAD’ın anayasa çalışması AKP ve BDP’de memnuniyet yaratırken, CHP’den eleştirilerin yanısıra olumlu görüşler de geldi. MHP ise çalışmaya mesafeli yaklaştı. AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, “Fikri olan herkesin Anayasa’ya katkısı olmalı” dedi. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural ise “Ülkenin birliği, bütünlüğü ilkeler değiştirilemez. Bu zeminin içerisine fay hattı döşemeye kimse yeltenmemeli” dedi.

Öte yandan TÜSİAD yönetimi çalışmanın şeffaf bir şekilde tartışılabilmesi için ilk kez YİK toplantısını basına açma kararı aldı. Toplantı sonrasında görüştüğümüz TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, bu uygulamanın bundan sonra da devam edebileceğini söyleyerek, TÜSİAD’da bir geleneğin daha yıkılabileceği mesajını vermiş oldu.

  Oktay Vural: "TÜSİAD'ın anayasası ısmarlama"


YENİ ANAYASA ÖNERİLERİ

Laiklik: 1982 Anayasası’nın din ve vicdan özgürlüğünün kötüye kullanılması yasağını düzenleyen 24. maddesinin son fıkrası, dini inancın her türlü sosyal görünümünü yasaklamaya müsait olması nedeniyle çıkarılmalıdır.

Din hanesi kalkmalı: Nüfus kâğıtlarında din hanesi bulunmamalıdır. Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin ilköğretim okullarında zorunlu ders olarak yer alması hükmü yeni anayasada yer almamalıdır.

Anadilde eğitim: Anadilinde eğitim ve anadilin öğreniminde adım atılması için gerekli toplumsal ve pedagojik (öğretmen, müfredat vb.) altyapının oluşturulmasına ilişkin tedbirler alınmalıdır.

Parlamenter sistem: Başkanlık sistemine geçiş, idarenin ve yürütme organının yapısının bu sisteme uyarlanmasını gerektirmektedir. Yeni anayasa parlamenter sistemi benimsemelidir.

Askere sivil atama: Milli Güvenlik Kurulu anayasal bir kurum olmaktan çıkarılmalıdır. Genelkurmay, Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanmalıdır. Yüksek komuta kademesine atamaları sivil otorite yapmalı.

Savunma harcamaları: Savunma harcamalarının denetimi Sayıştay tarafından etkin bir biçimde yerine getirilmelidir. Savunma harcamaları TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından da sıkı bir biçimde incelenmeli ve denetlenmelidir.

YÖK yerine yeni bir yapı: Yükseköğretim Kurulu yerine, üniversiteler arası planlama ve koordinasyondan sorumlu yeni bir yapı kurulmalıdır. Akademik özgürlükler ve özerklik güvence altına alınmalıdır.

Bölgesel yönetim: Demokrasinin yerel düzeyde güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu yaklaşım, yerel yönetimlerin etkinlik ve verimliliğini arttıracağı gibi, özellikle Güneydoğu’ya hâkim olan Kürt sorununun ve diğer kimlik sorunlarının çözümüne katkı sağlayabilecektir. Üniter devlet ilkesinin esnetilmesi ile ortaya çıkan bölgeli devlet yapısı da tartışılabilir.

 Kılıçdaroğlu, TÜSİAD'ın anayasa teklifine karşı çıktı


Cumhurbaşkanı seçimi: Yeni anayasada parlamenter sistem benimsenmelidir. Cumhurbaşkanı bugün geniş yetkilere sahiptir; bu yetkiler sınırlandırılmalıdır. Parlamenter rejim çoğulcu hale getirilerek işletilmeye devam etmelidir ve yeni anayasada tıkanıklıkları giderebilecek mekanizmalar öngörülmelidir.

Başörtüsüne özgürlük: Üniversite öğrencileri, milletvekilleri, öğretim üyeleri ve belli kurallar dahilinde kamu görevlilerinin başörtüsü kullanmalarına engel olunmamalıdır. Ancak hâkim, savcı, polis, asker gibi kamu görevlileri; ilk ve ortaöğretimdeki eğitimciler; üniversite öncesi öğrenciler dini simgeler taşımamalı.

Türklük kavramı: Yeni anayasa devlet odaklı değil birey odaklı felsefeyle kaleme alınmalı, tarafsız olmalı, milliyetçiliğe yer vermemeli, vatandaşlık ‘Türklük’ kavramına yer verilmeden tanımlanmalı. Anayasada ‘Türk Milleti’ veya milliyetçiliğe atıf yapan ifadeler yer almamalı.

İfade özgürlüğü: İfade özgürlüğünü sınırlayan ceza mevzuatındaki bir dizi kanun hükmü değiştirilmeli. Örgütlenme özgürlüğü de aşırı sınırlamalardan arındırılmalı ve özellikle siyasi partiler mevzuatı liberalleştirilmelidir.

Seçim barajı: Milletvekili genel seçiminde geçerli olan yüzde 10’luk ülke barajı yüksektir ve 2011 seçiminde daha düşük bir baraj uygulanması yeni anayasayı kabul edecek parlamentonun temsil gücünü arttırır.

‘Bireyin onuru devletten önemli’
Toplantıda gündem dışı söz alan eski TÜSİAD Başkanı Cem Boyner, “İnsanların onuru, hakkı ülkenin bölünmesinden, devletin varlığından daha önemlidir” dedi. TÜSİAD üyelerine seslenen Boyner, Türkiye’de Kürtçe eğitim veren okulların olmamasını ve Diyanet İşleri’nin yalnızca Sünnilere hizmet vermesini eleştirerek, “Bunlar ilkesel duruşlardır. Bu ilkesel duruşlarda sizler nerede duracağınızı çok dikkatli düşünmek zorundasınız” dedi. Cem Boyner, toplantı sonrası Radikal’e konuştu: Konuşmayı planlamamıştım. Ama çalışmanın detaylarını görünce, TÜSİAD üyelerine bir mesaj vermek istedim.


‘Şeriat tehlikesi yok mu?’
Prof. Dr. Özbudun toplantıda yaptığı konuşmada, “Türkiye artık 2007 yılının siyasi konjonktürüne sahip değil. Artık halk sivil, demokratik, bireysel özgürlüklere dayanan bir anayasa ihtiyacını daha çok hissediyor” diyerek, TÜSİAD için hazırlanan metnin hükümetin anayasa çalışmasından daha ‘özgürlükçü’ olduğunu söyledi. Çalışmada özellikle anayasanın değiştirilemez maddelerinin değiştirilebileceğine ilişkin yorum, toplantı boyunca sürdürülen tartışmanın ana gündem maddesi oldu. TÜSİAD üyelerinin büyük çoğunluğu, söz konusu çalışmayı ‘olumlu ve önemli’ olarak değerlendirirken, toplantıda söz alan TÜSİAD üyesi Şefika Pekin Barlas, önerileri haklı bulmakla birlikte, “Değişemez maddelerin kaldırılması halinde, şeriat tehlikesini nasıl engelleyeceğiz” dedi.

'Şeriat tehlikesi görmüyorum'
TÜSİAD’ın yeni anayasa çalışmasını yapanlar arasında yer alan Prof. Dr. Ergun Özbudun ve Prof. Dr. Turgut Tarhanlı çalışmaya ilişkin soruları yanıtladı. Özbudun değiştirilemez maddelere ilişkin bir soru üzerine şöyle konuştu: “Cumhuriyet geleneğinin bir devamı olarak, 1924 ve 1961 anayasalarındaki gibi devlet şekli olarak cumhuriyetin değişmezliği dışında bir değiştirilemez madde olmasına karşıyım. Bunun temelinde şu tespit yatıyor: Hiçbir kuşak, hiçbir neslin gelecek kuşakları ebediyen bağlama konusunda ne ahlaki bir hakkı vardır, ne hukuki ne siyasi hakkı vardır” dedi. Anayasanın değiştirilemez maddeleri konusunda toplumun bazı kesimlerinde endişeler olduğunu ifade eden Özbudun, “Laiklik ne olacak, demokratik devlet ne olacak... Ben bu endişeleri yerinde bulmuyorum” dedi.
Laiklik kavramının Türkiye için yeni bir şey olmadığını ifade eden Özbudun, şu görüşleri paylaştı: “Türk toplumunun dini eğilimleri ne olursa olsun Türkiye laiklikle problemi olan bir toplum değil. Şeriat devleti isteyenlerin oranı yüzde 8-9’dur. Onlara bile daha ayrıntılı soru sorulduğunda rejime ilişkin bu oran yüzde 1’lere düşüyor. Bu konuda bir tehlike görmüyorum. Türk halkı laikliğe de demokrasiye de sahip çıkacaktır. Türkiye’nin demokrasi tecrübesi 3-5 yıllık değil. Türkiye, 60 yıldır demokratik sistemi idame ettiriyor. Bunun halkımız tarafından yeterince korunacağına inanıyorum. Zorlamalara gerek olduğunu tahmin etmiyorum.” TÜSİAD’ın anayasa çalışmaları kapsamında ekonomik boyutun ele alınmamasının eksiklik olup olmadığına ilişkin bir soru üzerine Özbudun, ekonomik tercih alanını normal siyasi süreçlere bırakmanın doğru olduğu kanısında bulunduklarını belirtti.

Artık faizler yükselmeli

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Erkut Yücaoğlu artık politika ve gösterge faizlerinde yükselişin başlaması gerektiğini söyleyerek Türkiye ekonomisine ilişkin iki esas kaygılarının dış ticaret açığı ve işsizlik olduğunu açıkladı.
TÜSİAD YİK’in açılışını yapan Yücaoğlu Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki olayların ise yeni siyasal gelişmelere yol açtığı gibi ekonomik dengeleri biraz daha bozacağını dile getirerek petrol ve gıda fiyatlarındaki artışa işaret etti.Yücaoğlu, “Dünya ekonomisinde özellikle yabancı sermaye girişi yavaşlarsa Türkiye’de hedef alınan yüzde 4,5-5’lik büyüme hedefi de olumsuz etkilenecektir” dedi. Şu sıralarda enflasyonun düşük seyrettiğini hatırlatan Yücaoğlu, şöyle devam etti: “Yüksek üretici fiyatları, yüksek çekirdek enflasyon ileride genel enflasyon seviyesini arttıracağının bir işareti olarak gözüküyor. Beklentimiz, yeniden munzam karşılıklarının kısılması ve belki de bu yıl içinde gösterge ve politika faizlerinin artık yükselişe geçmesi. Bunu iş âlemi olarak biz zaten hissediyoruz.” Yücaoğlu, kendilerini kaygılandıran esas iki yapısal sorun bulunduğunu ifade ederek, bunlardan birinin kronikleşen dış ticaret açığı, diğerinin ise istihdam yaratmadaki eksiklik olduğunu söyledi. Bu yapısal sorunların Türkiye’nin büyümesini sınırlandırdığını kaydeden Yücaoğlu iki sorunun da temelde çözümlenmesinin yeni iş alanları yaratmaktan, ürün ve hizmet çeşitlerini arttırmaktan geçtiğini anlattı. Yeni bir mikroekonomik reformlar dizisinin başlatılması gerektiğine dikkat çeken Yücaoğlu, mikroekonomik reformlarda en çok kullanılacak araçlardan birinin de vergi politikası olduğunun altını çizdi.



Radikal