Araştırma Görevlisi Nuriye Gülmen ve Öğretmen Semih Akça'nın, Olağanüstü Hal sürecinde çıkartılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle ihraç edildikleri görevlerine dönebilmek için başlattıkları açlık grevi 75. günü geride bırakırken gözaltına alınıp tutuklandığını anımsatan Hakan Canduran, şunları söyledi:

"Tutuklama kararında yer verilen 'delillerin henüz toplanmamış olması, tutuklanmamaları halinde adaletin işleyişine zarar verecekleri ' şeklindeki utanç verici gerekçe, 'hukuksuzluk tarihine' geçmiştir.

Az da olsa hukuk bilen herkes bilir ki delillerin toplanmamış olması değil, delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme hususundaki 'kuvvetli şüphe' tutuklama nedenidir.

75 gündür onur mücadelesi veren ve fiziken tükenmiş iki insanın tutuklanmaması halinde adaletin işleyişine zarar verecekleri düşüncesi, hangi akla, hangi mantığa, hangi hukuka sığar?

Artık hukukçu olduğumuzu söylemekten utanır hale geldiğimiz bugünlerde mevcut hukukumuz bazılarına yetmez oldu. Kanunların hiçe sayıldığı bir ülkede hukukun katledildiğinden söz etmek, mümkün değildir.

Görüyoruz ki 'yeni düzen, 'yeni hukuk' uygulamalarını da beraberinde getirmiştir. Anlaşılan o ki bu başlangıcın devamı da gelecektir. Bu aşamada ne mahkemelere gerek kalmıştır ne de hakimlere.

Yaşananlar, siyasi iktidarın sorun olarak gördüğü olaylarla 'hukuken ilgilenme' meselesidir. Bugün görmezden gelinen ve hiçe sayılan hukuk, Türkiye Cumhuriyeti var olduğu sürece yerinde kalmaya devam edecektir.

Ankara Barosu olarak, ne olursa olsun hukukun üstünlüğü için her zaman mücadele edeceğimizi herkesin bilmesini isterim".