Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Yargıtay Konferans Salonu'nda düzenlenen "Yargıtay Kararları Çerçevesinde Ceza Hukuku Sempozyumu'nun açılış konuşmasını yaptı. Konuşmasında, ceza hukukunda yapılan köklü değişikliklerinin doğru uygulamasının "önem arzettiğini" kaydederek, ceza hukuku alanında uygulamacılar ile akademisyenlerin birlikte çalışmasının yarar ve katkı sağlayacağını anlattı.

Gerçeker, "Ceza hukuku, temel hak ve özgürlükler, insan haklarıyla yakından ilgili olduğu için üzeride hassasiyet gösterilmelidir. Tutuklama konusunda farklı uygulamalar yapılması, mahkemeler arasında farklı, Yargıtay'da farklılık olması çok üzüntü verici. Bu yapılanların net olmadığını, ceza hukukunun genellilik ilkesine aykırı olduğunu,toplumca bu durumun anlaşılır olmasının imkansız olduğunu gösteriyor" dedi.

"Bıçak kemiğe dayandı"

Bu durumun bir an önce çözülmesi gerektiğinin altını çizen, Gerçeker, şöyle konuştu:
"Bu konuda mevzuat ve yasal değişiklik için elimizden geleni yapacağız, yoksa kaos ortamına gidiyoruz. Ceza hukukunda kaos ortamı oluşuyor. Mahalle baskısı,kamuoyu, topum vicdanı baskısı bizleri hiçbir zaman kanunu, hukuka uygun bir şekilde uygulamaktan alıkoymamalıdır.Hukukçular, ömrünü mesleğe verilen insanlar olarak bu görev ve yetki bizlere verilmiş. Yargı A'dan Z'ye kadar temelinden, ilk derece mahkemelerine kadar çok geniş yargı reformuna muhtaç durumda. Artık bıçak kemiğe dayandı. Sorunlar kartopu halinde çözümsüz bir yumak haline geldi. Çözüm bulunmadığı takdirde bunlar gittikçe daha çözümsüz hale gelecek. İnsanların, toplum şikayetlerinde haklı, vatandaşa sorunlarımızı mazeret olarak sunamayız. Kim haklı, kim haksız tartışması önemli değil, sorunlarımızı ortaya koyuyoruz."
 

"Haksız eleştiriler"

Sorunların görmezden gelindiğini öne süren Gerçeker, yüksek yargının "haksız" eleştirildiğini savundu. "İnsanlar elini vicdanına koyarak, yapıcı şekilde eleştiri yapmalı" diye konuşan Gerçeker, haksız ithamlarla, gerçeklikten uzak eleştirilere maruz kaldıklarını ifade etti. Anayasa Mahkemesi'ne verilen bireysel başvuru hakkının temel hak ve özgürlüklerin teminatı olması için verildiğini ancak asıl amacın ise AİHM'iN iş yükünün üye ülkeler nezdinden azaltılması olduğunu ileri süren Gerçeker, şöyle deva etti:
"AİHM'de de yargılamalar artık makul süreleri aşmaktadır. Anayasa mahkemesinin bugünkü yapısıyla bireysel başvuru hakkını gereği gibi yerine getirmesinin olanaklı olmadığını düşünüyoruz. Yapılmak istenen yasal düzenleme ilgili kurumların görüşü alınmada Meclis'e gönderilmiştir. Bireysel başvuru hakkı ile AYM'ye nasıl bir yetki verildi. Bunu çok iyi görmek lazım. AYM'nin Yargıtay ve Danıştay'ın verdiği kararı iptal yetkisi yoktur, bu yetki anayasanın 148. maddesine yüzde 100 aykırı olan bir yetkidir. Bir yargı merciinin son merci olarak verdiği kararı inceleyeceksiniz ve karar vereceksiniz, verilen kararı iptal edeceksiniz, bunun adı temyiz olmayacak. Böyle bir şey olabilir mi? Aynı zamanda kesin hüküm ilkesine de aykırıdır bu yetki. Bu durum yargıda korkunç bir kaos yaratır, yargıya olan güveni ortadan kaldırır, bundan vazgeçilmesi gerekir. Maddi sorunlarla ilgili bir şey söylememeye özellikle dikkat ettik. Bu kadar sorun içerisinde kendi maddi yararımızı düşünüyormuş gibi bir imaj yaratmak istemdik. Ama bugün AYM üyelerine ek olanaklar getiriliyor. Asli görevle ilgili olarak bir ek tazminat verilmesi hakla, adaletle, hakkaniyetle ne kadar bağdaşır. Yasama, yürütme, yarı eşit deniliyor da bunların maddi olanakları da eşit olması gerekmiyor mu? Yasama, yürütme üyeleri ile yargı üyelerinin maddi olanaklarına bakın, ne kadar geride olduğunu göreceksiniz. Bu durum yargının kendi içinde dengesizliğe neden olacaktır."

Gerçeker'İn konuşmasının ardından, Türk Ceza DerneğiBaşkanı Köksal Bayraktar, dernek adına Gerçeker'e teşekkür plaketi verdi.



ANKA