Aralık ayında Erzincan'daki bazı MİT ve askeri personelin soruşturma kapsamında tutuklanmasıyla harekete geçen CHP'liler, bu süreçte yasaları çiğnemekten kaçınmadı. CHP lideri Deniz Baykal, olayın 'mezhepsel' yönü olduğunu savunarak 'Alevi-Sünni' çatışmasına neden olabilecek bir iddia ortaya atarken, İzmir Milletvekili Ahmet Ersin bölgeye yaptığı iki ayrı gezide adeta sanık avukatları gibi davrandı.

Erzincan soruşturması, Ergenekon davası kapsamında ildeki bazı MİT ve askeri personelin önce gözaltına alınıp, ardından tutuklanmasıyla başladı. Olaya ilk andan itibaren yakın ilgi gösteren CHP yönetimi, İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'i bölgeye gönderdi. Ersin, 20 Aralık 2009'da MİT ve askeri personeli Erzincan'da tutuklu oldukları cezaevinde ziyaret etti. Aynı gün Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'le görüştü ve hazırladığı raporu Deniz Baykal'a sundu. Erzincan Raporu'na, CHP'nin şubat ayındaki Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Raporu'nda yer verildi. Soruşturmayı yürüten Erzurum özel yetkili savcılarına sert eleştirilerin bulunduğu raporun ekleri arasında soruşturma kapsamında delil olarak kullanılan gizli dinleme CD'lerinin de yer aldığı ortaya çıktı. Mahkeme dışında bir kişinin elde etmesi ve yayınlaması suç olan bu CD'lerin rapora neden eklendiği sorusuna Ersin, "Ne olacak canım, elden ele dolaşıyor böyle şeyler." diyerek cevap verdi. Ersin, kayıtları Başsavcı Cihaner'den aldığı iddialarına "Başsavcı ile görüşmemden çok sonra bana posta ile geldi." karşılığını verdi. Ancak Cihaner'le görüşmesinden sadece 3 gün sonra Baykal'a sunduğu raporda bu kayıtların olduğu belirlendi.

Erzincan Başsavcısı Cihaner'in 16 Şubat'ta tutuklanmasının ardından CHP'liler yargıyı hedef aldı. Tutuklanma olayının ardından CHP Erzincan'a 3 milletvekilinden oluşan yeni bir heyet gönderdi. Ahmet Ersin başkanlığındaki heyet, ilk iş olarak tutuklanan Cihaner'le görüştü. Heyet, daha sonra da askeri cezaevine giderek aynı kapsamda tutuklanan Eskişehir İl Jandarma Komutanı Recep Gençoğlu ve Jandarma İstihbarat elemanları ile bir araya geldi. CHP'li vekillerin Erzincan ziyaretinde başsavcıyla ilgili ağır suçlamalar yönelten gizli tanıklarla görüştükleri ve ifadelerini değiştirmeleri konusunda baskı yaptıkları ifade edildi. Ahmet Ersin, olayı önce yalanladı sonra da bir kişiyle görüştüğünü ancak bu kişinin gizli tanık olduğunu daha sonra öğrendiğini savundu. İddialara göre Ersin'le görüşen gizli tanık Munzur, önce Jandarma tarafından bir süre alıkondu ve ifade değiştirmeleri konusunda baskı gördü. Gizli tanık Fırat ise konuya ilişkin çarpıcı ifadeler kullandı: "Jandarmalarca Erzincan Adliyesi'ne götürüldük. Pastane sahibi E.E. sürekli yanımızdaydı. Bize 'Sizi CHP milletvekilleri ile görüştüreceğim. Ankara'da yüksek hakimlerle, başsavcıyla görüştüreceğim. 'Erzurum'da baskı altında ifade verdik' diye yeniden ifade vereceksiniz. Milletvekilleri sizinle, Uğur Dündar'la birlikte görüşecekler.' dedi." Gizli tanıklar perşembe ve cuma günü Erzincan-Ankara-İstanbul hattında yoğun bir trafik yaşadıklarını, 80 bin TL karşılığında ifadelerini değiştirerek Erzurum Savcısı Osman Şanal'ı suçlamalarının istendiğini ve kendilerine 50 bin TL ödendiğini öne sürdü.

BAYKAL'IN HAMLELERİ, VEKİLLERİN OPERASYONUNU KOLAYLAŞTIRDI

Erzincan'da görüşülen gizli tanıklar ardından özel bir operasyonla Ankara'ya getirildi. Başrolde bu kez CHP milletvekili Erol Tınaztepe vardı. Tınaztepe, Munzur'la yaptığı görüşmeyi doğrularken gizli tanığın herkesçe tanındığını savundu. Tınaztepe, şöyle konuştu: "Erzincan davasının gizli tanıkları Ankara'da yanıma gelip 'Baskı altında ifade verdik. İfadelerimizi değiştireceğiz.' dedi. Önceden baskı ile ifadeleri alındığını, yeni ifade vermek istediklerini bildirdiler. Bana gezmeye geldiklerini söylediler. Biraz da gezelim bu konuda görüş alışverişi yapalım diye Ankara'ya gelmişler."

CHP'li milletvekilleri Erzincan soruşturması süresince hukuk dışı işlere imza atarken, Baykal her fırsatta hükümetin bu süreçte yargıya müdahale ettiği tezini işledi. Böylece vekillerin hareket alanını genişletmiş oldu. CHP liderinin ilk tepkisi soruşturmayı 'tasfiye ve sindirme anlayışı' olarak nitelemek oldu. Başsavcının tutuklanmasından sonra parti genel merkezinde yaptığı basın toplantısında "İlk kez bir adliye başka bir adliyeyi basmıştır. Bu tutuklamanın yetkili bir merci tarafından yapıldığına inanmak imkansızdır." dedi. HSYK'nın Erzurum'daki savcıların özel yetkilerini kaldırmasını "HSYK gereğini yapmıştır." diyerek destekledi. Ardından şöyle konuştu: "Bu olayı yapanlar başarılı olurlarsa Türkiye'de kimse güvende olmayacaktır. Bu yaşanan olay bir kırılma noktasıdır." Tutuklamanın adeta 'bir darbe' olduğunu savunurken 20 Şubat'ta Bolu'da Cihaner'in tutuklanmasına neden olan delillerin uydurma olduğunu savundu. 23 Şubat'ta partisinin grup toplantısında Erzincan'daki soruşturmada hükümetin yargının göbeğinde olduğunu öne sürdü. 2 Mart'taki grup toplantısında şu inanılmaz cümleyi kurdu: "Başsavcı cumhuriyet kanunlarını uyguladığı için tutuklandı." Zaman


Habib Güler