Çiçek, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinde 8 Mart Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlenen Anayasa Kadın Platformu Toplantısı'na katıldı. 

Çiçek, kadınlar gününde son konuşmacının erkek olmasının ne kadar sakıncalı olduğunu bildiğini belirterek konuşmasına başladı. 

Türkiye'nin kadın başbakan gördüğünü, en kısa zamanda da kadın meclis başkanını görmesi temennisinde bulunan Çiçek, toplantıyı düzenleyen herkese teşekkür etti. 

Uzun uzun konuşmaktan öte, kendisinden önceki konuşmacıların çoğunun erkek olduğuna dikkati çeken Çiçek, ''Türkiye'deki, belki de dünyadaki bir çarpıklığı bu vesile ile görmüş olduk. Erkekler daha çok, daha çok konuştu'' dedi. 

8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün, kadın gerçeğinin, kadın haklarının ve kadın sorunlarının konuşulduğu, konuşulacağı, vurgu yapılacağı gün olması gerektiğini ifade eden Çiçek, şunları söyledi: 

''Bu konu bir günlük mesele değildir, bir günlük konu değildir. Bir gün konuşulup, sonra unutulacak, gözardı edilecek bir konu da değil. Bu konuda mesafe almanın yolu, yöntemi, bunu 365 gün doğrudan veya dolaylı bir vesile bu konuları konuşmak ve vardığımız sonuçları birer birer hayata geçirmektir. 

Bugün Türkiye'nin muhtelif yerlerinde yaptığımız, halkın katılımını temin amacıyla düzenlediğimiz toplantıyı bilerek, isteyerek kadınlar gününe getirdik. Biraz sonra erkekler gidecek, burada kalması da doğru değil, sizler ne istiyorsanız, ne düşünüyorsanız, bunu açıkça ortaya koyun. Ama bizim inancımız şudur: Bir ülkede demokrasinin var olup olmadığının, ne kadar var olduğunun en önemli göstergelerinden biri, en başta anayasa ve yasalarımızdaki kadın haklarıyla ilgili düzenlemelerdir. Demokrasinin kalitesi de bir ölçüde bununla alakalıdır. O nedenle Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran iradenin, Meclis'in ve hiç şüphesiz Büyük Atatürk'ün 1934'te kadınlara siyasi hakların tanınmasıyla önemli bir yol açmıştır. Bu sadece bizim için değil, tüm dünyada da önemli bir tarihtir. O günden bugüne bazı düzenlemeler yapıldı.'' 

*** 

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, yeni bir anayasa yapım sürecine girildiğini belirterek, ''Elbette ülkemize yakışan, yaraşan ve Türkiye'yi bu manada gerçekten kayda değer bir ülke haline getirecek yeni bir anayasayı, uzlaşarak, anlaşarak, ihtilaf alanlarını ortadan kaldırarak ve bugünkü anayasadan kaynaklanan sorunları ortadan kaldırmak adına, yoğun bir çabayı sürdürüyoruz'' dedi. 


Çiçek, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nde 8 Mart Kadınlar Günü dolayısıyla düzenlenen Anayasa Kadın Platformu toplantısına katıldı. 

Böyle bir toplantının yapılmış olmasının kadın hakları açısından, kat edilen mesafe açısından kayda değer olduğunu belirten Çiçek, daha yapılacak çok iş olduğunu bildirdi. Konunu sadece yasal ve anayasal düzenlemeden ibaret olmadığına, Türkiye ve dünya gerçeğinden görüldüğüne dikkati çeken Çiçek, şunları kaydetti: 

''Bu önemlidir, önemli bir parçasıdır ama bilmemiz gerekir ki ikinci ayağı bir zihinsel değişimdir, bir zihniyet değişimidir. Bunun da özünde okuldan başlayan, ailede başlayan, toplumda devam ettirilen bir eğitimle, bir zihinsel eğitimle gerçekleştiğini görmemiz gerekir. Bunu şunun için söylüyorum, bizim toplumumuz biraz bazı konularda kolaycı davranır, kestirmeden sorunu çözmek ister. Onun için de der ki, 'ben olsam bir kanun çıkarırım'. Kanun çıkarmakla sorunun, ancak bir bölümünü çözebildiğimizi uygulamalardan gördük. Türkiye için ayıp, gerçekten ayıp. 

Bizi dışarda ve içerde de sıkıntıya sokan kadınlara yönelik şiddetin, özellikle töre cinayeti adı altında, ne biçim töreyse, bunlar. Yeni ceza kanununda çok önemli, cezayı da olabildiğince ağırlaştıran ki bundan ötesi yok, düzenlemeler yapıldı. Ama 'bunların sayısında bir azalma var mı?' derseniz, demek ki sadece cezayı artırarak, suç işleyenleri ceza evine tıkarak sorun çözülmüyor. Bunlar lazım. Bunun bir caydırıcı bir yanı var ama onun ötesinde işin eğitim kısmının, her yönüyle eğitim kısmının en az yasal ve anayasal düzenlemeler kadar önemli olduğunun hepimiz farkında olmamız lazım.'' 


Yeni bir anayasa yapım sürecine girildiğini ifade eden Çiçek, şöyle devam etti: 

''Hiç şüphesiz anayasanın yazılım kısmında eğer bugüne kadar olan uygulamalardan, dünya tecrübesinden ve sizin ortaya koyacağınız taleplerden yola çıkarak anayasal açıdan eksiğimiz, noksanımız varsa ümit ediyorum ki onu da bu dönem ortadan kaldırırız, hiç olmazsa en temel yasada bu manada şikayetlere yönelik maddeler bulunmaz. Ama onun ötesinde de birlikte bir çabayı göstermemiz gerektiğini düşünüyorum. Bugün kadınlar günü, tüm dünyada ve ülkemizde, onun için yeteri kadar erkekler konuştu, ben de sabrınızı zorlamak istemem. Ben yine de kutlayacağım. Kutlamazsak, dışardakiler 'bir kutlu olsun' lafını bile Meclis başkanı' der... İnşallah, en evvel ülkemizde ve tüm dünyada 365 gün kadınların haklarının hukukunun, sorunlarının ve kadın gerçeğinin farkında olduğu günler olur, aylar olur, yıllar olur.'' 

-BDP'li Ata-

Toplantıya katılan siyasi partilerin kadın temsilcileri de konuşma yaptı.

Anayasa uzlaşma komisyonu üyesi BDP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, ''8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün arkasında, 'eşit işe eşit ücret' diyen kadınların direnişinin bulunduğunu'' söyledi.

Ata, yeni anayasa çalışmalarının çok önemli bir adım olduğunu belirterek, ''Farkı düşünen 4 siyasi parti, aynı çatı altında buluştular. Amaç yeni bir anayasa yapabilmek. Biz de yeni bir anayasanın, içinde toplumsal barışın ve mutlaka demokratikleşmenin olması gerektiğine inanıyoruz'' dedi.


-MHP'li Akşener-

TBMM Başkanvekili ve MHP İstanbul Milletvekili Meral Akşener konuşmasında toplantıda bulunmaktan duyduğu mutluluğu ifade etti.

Nasıl bir anayasa yapılması gerektiği konusunda ortak noktanın, ''insan merkezli bir anayasa'' olduğuna işaret eden Akşener, şunlrı söyledi:

''Kadınlarımızın söylediği; 'kadın hakları baz alan bir anayasa. Kota istiyor kadınlarımız, sadece siyasette istemiyorlar, sadece siyasi alanda kotayla korunmak istemiyorlar. onlar siyasette, ticarette, sosyal alanda, meslek guruplarında, her alanda bulunmak üzere kota istiyorlar.

20 yıldır aktif politika yapıyorum, Türkiye'yi 2 kez ilçeleriyle birlikte dolaşmış bir kadınım, tarih eğitimi aldım, eki bir üniversite hocasıyım, yıllardın gençlerle çalıştım. Bildiğim bir şey var; cumhuriyetin kuruluşundan itibaren oluşan ihtilaf sahalarını kaldıran bir anayasa olsun. Cumhuriyetimizin, birliğini ve beraberliğini ama devlet-millet kaynaşmasını, devlet diye tarif edilen o kavramın uzlaşının aracı olabileceği bir kavram haline, zihinlerimize yerleştirecek bir anayasa olsun.

Milli birlik ve beraberliğimizi sağlayacak, kardeşlik hukukunu geliştirecek bir anayasa olsun. Ben 56 yaşındayım, ilk gençliğimden itibaren bu ülkede hep 'veya' sözcüğünü duydum. 'Cumhuriyet veya Osmanlı', Cumhuriyet veya demokrasi', 'cumhuriyet veya başka bir şey', 'kadın veya erkek'. Allah rızası için 've' kavramını koyun şu anayasaya. 'Cumhuriyet ve demokrasi' olsun, 'kadın ve erkek' olsun. Yani 've' olsun, 've' olsun, 've' olsun. Umarım bu anayasa ihtilaflarımızı giderir, kardeşlik hukukunu, evrensel değerler üzerinden demokrasinin gerçekten tüm kuralları ile kurulları ile işlediği, zihinlere yerleştiği bir anayasa olur.''


-CHP'li Bilgehan-

CHP Milletvekili Gülsüm Bilgehan da, Türk kadınlarına, bugünleri yaşamasına sağlayan Büyük Kurucu Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere kadın haklarının kazanılmasını sağlayan herkesi saygıyla anmak istediğini söyledi.

Bilgehan, şöyle konuştu:

''Beklenen, özgürlükçü, kurucularımızın 1920'lerde başlattığı devrimleri devam ettirecek yeni bir anayasaya kavuşacağız. o günleri de aşmalıyız. Türkiye'nin ileriye gitmesi için bizim kurucularımızın da ilerisinde olmamız şart. Bugünkü anayasa'da 10. maddeye baktığımızda, '(kanun önünde eşitlik' diyor. 1982 anayasası'nda o zaman cesaret edememişler, sadece herkes din, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir diyor. BAkın o zaman 1980'lerde kadın-erkek eşitliği' demeye cesaret edememiş anayasayı yapanlar. Ama ondan sonra 2004 yılında bir ilerleme olmuş ve kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir, devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür' hükmü eklenmiş ve 12 eylül 2010'da da bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz' diyor yani pozitif ayrımcılığı destekleyen bir madde daha eklendi.

Artık 8 mart kutlanacak bir gün değil, dünyada da değil zaten. Kutlanacak değil, sorunların daha çok konuşulduğu bir gün haline geldi. Sorunlar da zaten kadınlardan çok erkekleri ilgilendiriyor. Artık bu sorunlar 8 martlarda bir tek gün konuşulmuyor, dünyada da böyle. Ama Türkiye'de özellikle kadın hakları artık çok önemli, gündemi işgal eden bir hale geldi.''

-AK Partili Türkmenoğlu-

AK Parti Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu ise kadınların alacakları görevleri başkasından beklememesi gerektiğini, kadınların kendilerinin talip olması gerektiğini söyledi. Erkeklerle eşit fırsatların yaratılmasının önemine değinen Türkmenoğlu, kadın siyasiler olarak da bunu yapmaya gayret ettiklerini dile getirdi.

Pozitif ayrımcılığın anayasaya girdiğini anımsatan Tükmenoğlu, yeni yapılacak anayasada da bunun gündemde olacağını düşündüğünü söyledi. 


Kadınların sivil bir anayasada neler istediğini, beklentilerin neler olduğunu belirlemeye çalışacaklarını anlatan Türkmenoğlu, şunları söyledi:

''Özellikle 2011 seçimlerinde köyleri, beldeleri dolaştığımızda hasat veya tarım ile ilgili sorunlar iletilirdi. Fakat bizlere yoğun bir şekilde iletilen 'bizler sivil bir anayasa istiyoruz, askeri vesayetin gölgesinden kurtarılmış, halkın temsilcilerinin oluşturduğu Meclis'te yeni bir anayasa istiyoruz. Bu bizim olmazsa olmazlarımız' dedi...

Bu elbiseyi Türk Milleti'nin isteğine göre hep beraber oluşturacağız. Tam katılım, mutabakat ve uzlaşma ile yapılmaya çalışılıyor. Uzlaşma komisyonumuz çok güzel çalışmalar yapıyor.

Bu yeni Anayasa tüm siyasi partilerin samimiyetinin de testi olacak. Çünkü her siyasi parti 2011 seçimlerinden önce yeni bir anayasa sözünü vatandaşlara verdi. Hepimiz verdik. bunun yaratılmasında samimi miyiz, yoksa siyasi arenada söylediğimiz bir söz mü? Halk bunu bekliyor. Kim samimi? Bu konuda kimler elini taşın altına koyacak?

Halk şu anda, bu anayasanın çıkmasını bekliyor. Hanımlar olarak bizler görevlere talip olmalıyız. Erkeğe nazaran daha fazla çalışmalıyız. Bence erkeklerden üç kat fazla efor sarf ediyoruz. İnşallah toplumun her kesiminini kapsayan bir anayasa yapabiliriz. Yeni anayasa yapılırken kadınların dini inançlarından kaynaklanan serbestiyeti sağlamalıyız.''

***

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, yeni anayasanın kadın-erkek birlikte yapılması gerektiğini belirterek, ''Eli hamurlu kadınlarımız anayasaya karışacak ki anayasanın bereketi olsun'' dedi.

Anayasa Platformu adı altında biraraya gelen 13 meslek örgütü ve sivil toplum kuruluşunun TEPAV sekreteryasında düzenlediği geniş katılımlı Anayasa Vatandaş Toplantılarının 6'ncısı, Dünya Kadınlar Gününde TOBB ETÜ'de gerçekleştirildi.

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Kadınlar Gününü kutlayarak başladığı konuşmasında, bugün burada düzenlenen toplantıda 81 ilden gelen kadınların bulunduğunu söyledi.

Yıllardır Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, ''Giydiğimiz elbise artık bu bedene dar geliyor. Rahat hareket etmemizi engelliyor, hızlı koşmamızı engelliyor. Bu elbiseyi artık değiştirmemiz gerekiyor. Ama bu sefer terzi milletin kendisi olmalı. Yeni elbise dikilecekse, bunu millet kendisi dikmeli'' diye konuştu.

Anayasanın bugüne kadar kapalı kapılar ardında hep uzmanlarca yazıldığını, vatandaşların onayladığını ifade eden Hisarcıklıoğlu, anayasanın uzmanların mutabakatı ile değil, milletin mutabakatı ile yazılması gerektiğini belirtti. Hisarcıklıoğlu, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde, Türkiye'nin kadınlarının bu ülkenin yol haritasını çizeceğini kaydetti.

Kadın ve erkeğin yan yana yürüyeceği bir ülke kurulacaksa, bu anayasanın birlikte yapılması gerektiğini anlatan Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu:

''Bir yandan bu cumhuriyeti kadını-erkeği beraber kurduk diyeceksin. Kadınımız sırtında top taşıdı, silah taşıdı diyeceksin. Ama hayatın her alanında kadını kenara iteceksin, görmezden geleceksin. Yok arkadaş öyle iş. İşte bugün burada iş kadınları var, esnaf kadınlarımız var. Memur, işçi, emekli, öğretmen, oyuncu, doktor, avukat kadınlarımız var. Burada ev hanımları var. Şundan emin olun, 8 mart kadınlar günü, gerçek anlamını burada bulacak. Bugün, Türkiye'nin kadınları konuşacak. Eli hamurlu kadınlarımız anayasaya karışacak ki anayasanın bereketi olsun. Bugüne kadar hep eli hamurlu olmayan biz erkekler yazdık. O yüzden hiçbir bereketi olmadı. Şimdi anayasaya kadın eli değecek, bu işe bereket gelecek.''


-''Fırsat sağlandığında kadınlar başarı hikayesi yazıyor''-

Fırsat sağlandığında kadınların başarı hikayesi yazdığını, bunun en somut örneğinin kadın girişimciler olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, kadınların kota ve ayrıcalık olmadan her ilde örgütlendiklerini, oda ve borsaların önemli aktörü haline geldiklerini belirtti.

Şimdi de Türkiye'nin kadınlarının, yeni anayasanın mimarı olacağını anlatan Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti:

''Biz, yeni anayasanın; bireyi esas alan, her türlü ayrımcılığı dışlayan, eşitlik idealini toplumsal hayatın her alanında gerçekleştirmeye çalışan, bireylere evrensel standartlara uygun olarak temel hak ve özgürlüklerden yararlanma imkanı tanıyan, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti anlayışını muhafaza eden bir anayasa olması gerektiğine inanıyoruz.

Bakın, anayasa platformunu oluşturan bütün bu kuruluşların hepsinin dünya görüşü farklı, fikirleri farklı, çıkarları farklı. Normalde hepimizin söyleyecek farklı sözleri var. Ama bugün bir aradayız. Çünkü Mevlana'nın güzel bir sözü var: 'Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşır'. Biz bu ülkenin geleceği ile ilgili aynı duyguları paylaşıyoruz. İşte yeni anayasa sürecinde tek yürek olduk. Hepimizin tek bir sevdası var, Türkiye.''


-''Türkiye'de ilk defa müzakereci demokrasi süreci işliyor''-

Hisarcıklıoğlu, anayasa vatandaş toplantılarıyla, tüm Türkiye'yi dolaştıklarını, bu toplantıların Türkiye'nin ortak duygusunu ortaya koyduğunu belirtti.

Türkiye'de ilk defa müzakereci demokrasi sürecinin işlediğini kaydeden Hisarcıklıoğlu, salondaki kadınlara da şöyle seslendi:

''Şimdi söz sizde. Bugün konuşma günü. Siyasi görüşünüz, inancınız ne olursa olsun özgürce konuşacaksınız. Burada kısıtlama, ayrı-gayrı, dışlama yok. Nasıl bir Türkiye istiyorsanız söyleyin. Nasıl bir gelecek istiyorsanız söyleyin. Türkiye için, kadınlarımız için, çocuklarımızın geleceği için ne istiyorsanız, hepsini özgürce söyleyin. Buradaki herkesin çorbada tuzu olacak. Anayasa sürecinin başında katkınızı ortaya koyacaksınız. Bugün konuşmazsanız vebali artık sizindir.''


-Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu-

Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu ise mevcut anayasada ''devlete göre insan mı insana göre devlet mi'' sorusunda devlete göre insanın tercih edildiğini, oysa insanı merkeze alan anlayışın hem devlet yapılanmasında hem de eğitim sisteminde hakim olması gerektiğini söyledi.

Şimdi Türkiye'nin her yerinde anayasa çalışmalarının yapıldığını anlatan Gündoğdu, Memur-Sen olarak kendilerinin de bu konuda 50 bin kişiyle yüz yüze anket çalışması yaptıklarını kaydetti.

HAK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Toruntay da yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğunu hep söylediklerini, bu anayasada kadın hakları konusuna ayrı bir önem verilmesi gerektiğini kaydetti.

-Noterler Birliği Başkan Yardımcısı Baykan-

Noterler Birliği Başkan Yardımcısı Handan Baykan, kendisinden önce konuşma yapan sivil toplum örgütü ve meslek odaları temsilcilerinin hepsinin erkek olduğuna dikkati çekerek, kadınların sosyal alanda daha çok yer almaları gerektiğini söyledi.

Bugün nasıl bir anayasa olması gerektiği konusunun tartışılacağını anımsatan Baykan, pozitif de olsa ayrımcılığa gerek kalmadığı gün gerçek eşitliğin başlangıcının olacağını belirtti.

Türkiye'de 1484 noter bulunduğunu, bunun 596'sının kadın olduğunu ifade eden Baykan, noterler olarak bu konuda belirli bir yol kat ettiklerini, bunu tüm meslek kuruluşlarında görmeyi dilediğini kaydetti.

TESK Başkanı Bendevi Palandöken de kadınların ülkenin geleceğinin teminatı olduğunu, temsil ettiği konfederasyonun 170 bin kadın üyesinin bulunduğunu belirtti.


-TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar-

TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar, kadınlara yönelik şiddete dikkati çekerek, ''Son dönemlerde medyada bu tür haberleri görüyoruz. Şiddet kadının kaderi değildir. TZOB olarak bunu yapanları kınıyoruz'' diye konuştu.

Bayraktar, kadınların anayasa yapım sürecinde söz sahibi olması, temsil edilmesi ve yeni anayasada da kadınların temel beklentilerinin karşılanması gerektiğini kaydetti.

Kadınların tarımın da vazgeçilmezi olduğunu anlatan Bayraktar, çalışan kadınların yüzde 40,4'ünün tarımda istihdam edildiğini, Türkiye'de istihdam edilen 7 milyon kadından 2,8 milyonunun tarımda çalıştığını söyledi. Tarımda çalışan kadınların ise yüzde 96,1'inin kayıt dışı olduğunu ifade eden bayraktar, bu durumun kabul edilebilir olmadığını söyledi.




AA