Diyarbakır'da kız çocuğuna cinsel istismarda bulunmaktan M.Ç.'yi 30 yıl, A.T.'yi ise 17,5 yıl hapis cezasına çarptıran 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi gerekçeli kararında, "Türk örf ve adetlerine göre bir kadının, özellikle de çocuk yaştaki bir kızın kendi namusuna da etki edecek bir iftirayı atması hayatın olağan akışına uygun değildir" dedi.

Diyarbakır'ın Bağlar İlçesi'nde 26 Eylül 2015 günü, 16 yaşındaki kız çocuğunu otomobiline bindirip, tenha bir yere götürerek cinsel istismarda bulunan ve bu nedenle haklarında  'Çocuğun nitelikli cinsel istismarı' ve 'Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlarından dava açılan M.Ç. 30 yıl, A.T. ise 17.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. İki sanığı cezalandıran Diyarbakır 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi gerekçeli kararını açıkladı. Gerekçeli kararında olayı ayrıntılı bir şekilde açıklayan mahkeme, mağdurenin soruşturma aşamasında verdiği ifade ile mahkemede verdiği ifade arasında bir çelişki bulunmadığını kaydetti.

Mağdur çocuğunun anlatımlarının güvenilebilir nitelikte olduğu kaydedilen kararda, sanık ifadelerinin suçtan kurtulmaya yönelik olması nedeniyle itibar edilmediği ifade edildi.

'İFTİRA ATMASININ GEREKTİRİR BİR DURUM YOK'
Hazırlanan darp raporuna göre mağdurenin sanıklardan şiddet gördüğünün tespit edildiği belirtilen kararda şu ifadelere yer verildi:
"Ayrıca çocuk yaştaki mağdurenin sanıklarla arasında önceye dayalı bir husumeti olmadığından sanıklara iftira atmasını gerektirir bir durum bulunmadığı gibi, Türk örf ve adetlerine göre bir kadının, özellikle de çocuk yaştaki bir kızın kendi namusuna da etki edecek bir iftirayı atması da hayatın olağan akışına da uygun değildir."


cumhuriyet.com.tr