Ankara 18. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Kampüsü'nde görülen  duruşma,Genelkurmay Başkanlığı kavşağında tankın namlusuna taktığı polis aracını  sürükleyerek 4 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan zırhlı araç sürücüsü  sanık eski uzman erbaş Ali Aksoy'un savunmasıyla başladı.
 
Olay tarihinde 28. Mekanize Piyade Tugayında, tank sürücü uzman erbaş  olarak görev yaptığını söyleyen Aksoy, 15 Temmuz'da nöbet istirahatli olmasına  rağmen bölük komutanı sanık eski yüzbaşı Adil Baykal'ın mesajı üzerine karargaha  gittiğini ifade etti.
 
Garajlar bölgesine geldiğinde Baykal'ın "Herkes tankını hazırlasın"  emri verdiğini bildiren Aksoy, bunun üzerine sürücüsü olduğu tankı  çalıştırdığını, ardından dağıtılan mühimmattan aldığını kaydetti.
 
Bu işlemden sonra daha önce görmediği, sonradan adının Fatih Anaz  olduğunu öğrendiği yüzbaşının da tanka bindiğini anlatan Aksoy, Baykal'ın yüzbaşı  Anaz'ın tank komutanı olduğunu, onun emirlerine harfiyen uymaları  gerektiğini  söylediğini aktardı.
 
Baykal'ın komutasındaki tankı takip ederek karargahtan ayrıldıklarını  ifade eden Aksoy, "Baykal telsizden tabur komutanı Yarbay Nuri Büyükyazıcı'ya  'Bizi nereye götürüyorsunuz, burada trafik karıştı' dedi. Telsizden harekat  astsubayı Turan Baysal da tabur komutanının koduyla 'Genelkurmay Başkanlığına  terör saldırısı var, biz de oranın emniyetini almaya gidiyoruz' karşılığını  verdi. Nereye gittiğimizi ilk defa orada öğrendim." iddiasında bulundu.
 
Kızılay'a geldiklerinde vatandaşları gördüğünü, yolda polis aracına  rastlamadığını savunan Aksoy, Genelkurmay Başkanlığı'na geldiklerinde yarbay  Büyükyazıcı'nın emriyle karargahın bahçesine girdiklerini belirtti.
 
Anaz'ın nişancı uzman çavuş Şerafettin Atmaca'ya tankın silahıyla  havaya ateş etmesini emrettiğini, Atmaca'nın namluyu yukarıya kaldırarak havaya  ateş ettiğini anlatan Aksoy, bunun üzerine halkın dağıldığını söyledi.
 
Tankta bulunan asteğmen Ersel Yaşar'ın, yakınlarıyla görüşmesinin  ardından Genelkurmay Başkanlığına darbe girişimi amacıyla getirildiklerini  söylediğini, Anaz'ın da "Böyle bir şey yok" diyerek konuyu geçiştirmeye  çalıştığını dile getiren Aksoy, "Uzman çavuş Selim Gedikli'yi arayarak kendisine  nerede olduğunu sordum. O da  acilen tankı terk edip sığınağa gelmemizi istedi.  Tanktan çıkarak Baykal'ın yanına gittik. Zekai Aksakallı ile görüştüğünü söyledi.  Bunun üzerine polise teslim olduk." ifadelerini kullandı.
 
 "Dört kişinin ölümüne neden oldun"
 Çapraz sorgu sırasında Aksoy, tank komutanının emriyle harekat  ettiğini, kimseye zarar vermediğini belirterek bütün sorumluğun komutanda  olduğunu öne sürdü.
 Mahkeme Başkanı Mustafa Çorumlu'nun "Genelkurmay Başkanlığına girerken  polis aracına namluyu takarak ilerleyen sen miydin?" sorusuna Aksoy, "Evet, benim  tankımdı. Polis aracının namluya takıldığını görmedim. Sağ ve sol tarafım ile  arka tarafımı görmüyorum. Araç sol taraftan takılıyor." cevabını verdi.
 
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Çorumlu, "Görmedim dediğin o an 4  kişinin ölümüne, birçok kişinin yaralanmasına neden oldun." diyerek tepki  gösterdi.
 
"Cumhurbaşkanının çağrısıyla babam sokağa çıktı"
 Sanık eski uzman erbaş Yusuf Kenan Deniz de evinde bulunduğu sırada  bölük komutanı Baykal'ın emriyle karargaha geldiğini söyledi. 
Baykal'ın telaşlı bir şekilde teçhizat alıp tanka binmesi için emir  verdiğini ifade eden Deniz, tankla 2 nolu nizamiyeye gittiklerinde yoğun bir  şekilde personelin birliğe katılış yaptığını anlattı.
 
Telsiz görüşmelerinde bir terör saldırısı olduğunu duyduğunu aktaran  Deniz, Genelkurmayın önüne geldiklerinde silah seslerinin arttığını, Baykal'ın  emriyle karargaha girdiklerini belirtti.
 
Deniz, "Annemi aradım,  büyük bir terör saldırısı olabileceğini  anlattım. Annemin okuma yazması yoktur. Babamın Cumhurbaşkanının çağırısı üzerine  sokağa çıktığını söyledi. Gelişmelere anlam veremedim." dedi.
 
Karargahta çay almaya gittiği sırada televizyonda darbeci askerlerin  gözaltına alındığına ilişkin alt yazı geçtiğini ifade eden Deniz, diğer  arkadaşlarına durumu anlatarak olay yerinden uzaklaşmaya çalıştıklarını savundu.
 
Darbeyi eşinden öğrendi
 Sanık eski uzman erbaş Şerafettin Atmaca ise terör saldırısı olduğu  gerekçesiyle komutanlarının emriyle Genelkurmaya geldiklerini söyledi. 
Uzman erbaş olduğunu, kendisine verilen emirleri sorgulama konumunda  olmadığını belirten Atmaca, emir komuta zinciri içinde hareket etmenin cezasını  çektiğini savundu.
 
Eşiyle yaptığı telefon görüşmesiyle darbe girişiminden haberdar  olduğunu iddia eden Atmaca, "Bunun üzerine tanktan çıkıp oradan uzaklaşma kararı  aldık. Yüzbaşı Fatih tabancasını çıkararak 'olmaz öyle şey, inanmayın haberlere'  dedi. Buna rağmen tanktan çıkarak oradan uzaklaştık." ifadelerini kullandı.
 
"Genelkurmayda teçhizatlı askerler vardı"
 Sanık asteğmen Ersel Yaşar da bilgisayar mühendisliğinden mezun  olduğunu, 30 Kasım 2015'te asteğmen olarak vatani görevini yapmaya başladığını  söyledi.
 Orduevinde bulunduğu sırada bölük komutanı Baykal'ın mesaiye gelmeleri  için mesaj attığını belirten Yaşar, konuştuğu birçok arkadaşına da benzer  içerikli mesajların geldiğini aktardı.
 
Kışlaya geldiğinde daha önce görmediği bir kargaşanın hakim olduğunu  dile getiren Yaşar, üzerini değiştirip tabur alanına gittiğinde bölük komutanı  Baykal'ın geç kaldığı için kendisine kızdığını, bu nedenle kendisine gelişmeler  hakkında bilgilendirme yapmadığını ifade etti.
 
Kısa bir süre sonra Baykal'ın emriyle tanka bindiğini, buradaki  askerlere neler olduğunu sorduğunda onların da gelişmelerden habersiz olduklarını  savunan Yaşar, tanklara mühimmat yüklendikten sonra daha önce görmediği yüzbaşı  rütbeli birinin de tanka bindiğini aktardı.
 
Söz konusu kişinin kendisine destek olmaya geldiğini düşündüğünü  belirten Yaşar, "Bu kişinin kışlanın içinden tanka binmesi, önceden yüzbaşı  Baykal ile görüşmesi bende bir şüpheye neden olmadı. Tanka binince kendisini  yüzbaşı Fatih Anaz olarak tanıttı. Tanklarla nizamiyeden çıktıktan kısa bir süre  sonra telsizden Genelkurmaya terör saldırısı olduğu, müdahale için gideceğimiz  söylendi. Bu anonsu ilettiğim Fatih yüzbaşıya, 'komutanım siz yüzbaşısınız ben  asteğmen, saldırı durumunda ateş emrini veremem, siz verirsiniz' dedim.  O da  başıyla 'tamam tamam' yaptı. Neticede ben tecrübesi olmayan bir asteğmendim."  ifadelerini kullandı.
 
Genelkurmay Başkanlığı karargahına geldiklerinde vatandaşların  toplandığını fark ettiğini belirten Yaşar, Baykal'ın bu sırada tank kapaklarının  kapatılması emrini verdiğini söyledi.
 
Tankın içinde olmaları nedeniyle halkın ne dediğini duymadıklarını,  karargahın önünde toplanmalarına anlam veremediğini dile getiren Yaşar,   telsizden vatandaşlar için "Durmayın, onlar FETÖ'cüdür, geçin ve  Genelkurmayın  içine gelin, hızlı hareket edin." anonsu geçtiğini aktardı.
 
Genelkurmay içinde askerlerin tam teçhizatlı gezdiğini bildiren Yaşar,  kendisi gibi asteğmen olan arkadaşından, "Tabur komutanının emrini dikkate alma"  içerikli bir mesaj aldığını söyledi.
 
Bunun üzerine tanktan çıkarak sığınağa girdiklerini, sabah saatlerinde  polise teslim olduklarını anlatan Yaşar, bu süre zarfında kimseye ateş  etmediğini, yasadışı bir faaliyette bulunmadığını iddia etti.
 
Duruşmaya, sanık savunmalarıyla devam ediliyor.

Vatan Gazetesi