25 Mart 2009  tarihinde Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile beraberindeki beş kişinin hayatlarını kaybettiği kaza ile ilgili Devlet Denetleme Kurulu tarafından yürütülen çalışma tamamlandı. Çalışma neticesinde hazırlanan rapor Cumhurbaşkanlığı internet sitesinden açıklandı.

KAZA RAPORUNUN AYRINTILARI

* Helikoptere, Çağlayancerit kalkışında uçuş planı dışında son anda binen yolcunun helikopter kalkış ağırlığını (MTOW) etkiledi.

* Helikopterin tek pilotla uçuş yapmasına rağmen pilot cep telefonuyla konuşarak ağır meteorolojik koşullarda dikkat dağıttı.

* Çağlayancerit-Kayseri Erkilet istikametindeki meteorolojik bilgiler incelenmeden Çağlayancerit’ten kalkış yapıldı.

* Emniyet Genel Müdürlüğü birimleri kendilerine verilen telefon numaralarını yer tespiti için TİB’e geç bildirdi. Jandarma Genel Komutanlığı birimleri ise, kendilerine iletilen İsmail Güneş’e ve diğer yolculara ait telefon numaralarını yer tespiti için TİB’e bildirmedi.

 

* Kurucaova’da amatör bir Telsizcinin internet üzerinde işaret koyduğu bir nokta ‘enkaz burada’ diye saatlerce ve defalarca arandı.

* 112 Acil Servisi tarafından saat 17:23:33 de gerçekleştirilen yedinci ve son görüşmede İsmail Güneş’in sadece “Alo” sesi duyuldu; Güneş, yanındaki yaralılardan birisine “sıfır beş yüz kaç abi” diye soru sordu ve sonra da 0-543’le başlayan numarayı yazdırmaya başladı. Ancak telefon kesildi.  0-543 ile başlayan bir tek Yüksel Yancı’ya ait telefon hattı bulunduğundan, sonradan enkazda da İsmail Güneşin hemen yanında bulunan Yüksel Yancı’nın baygın durumdayken bu saat itibariyle kendisine geldiği ve yaşadığı tespit edildi.

 

* Havadan yapılan arama çalışmalarında olumsuz hava koşulları ve sis yüzünden bir netice alınamadı.

 

* Arama kurtarma çalışmalarında eldeki imkanlar (Binlerce asker, sivil savunma ekibi, korucu ve diğer vatandaşlar) etkinlikle kullanılmadı. Eldeki tek bilimsel veri olan TİB’den alınan bilgi ve bu bilgiye dayalı olarak oluşturulan haritalar, arama kurtarma çalışmalarında dikkate alınmadı.

Yazıcıoğlu'nun son fotoğrafları

 

Raporun özeti şu şekilde:

 

“Çalışmada esas itibariyle üç temel husus üzerinde durulmuştur. Bunlardan ilki, kaza sonrasında yürütülen arama ve kurtarma faaliyetlerinin etkinliğinin değerlendirilmesi ve söz konusu faaliyetlerin yürütülmesi esnasında yaşanan sıkıntı ve gecikmelerin araştırılmasıdır.

İkinci husus ise konunun uzmanlarından oluşacak teknik bir çalışma komisyonu marifetiyle bahsi geçen kazanın nedenlerinin belirlenmesi ile ilgili olarak yürütülen teknik inceleme ve çalışmaların yeterliliğinin araştırılmasıdır.

Her iki hususun değerlendirilmesi sonucunda, bundan böyle benzer kazaların önlenmesi ve kaza sonrası yürütülen işlemler hususunda alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi de, işbu çalışmanın üçüncü ve tamamlayıcı boyutunu oluşturmaktadır.

 

Özetle, gerek kaza nedeninin belirlenmesi gerekse arama-kurtarma faaliyetlerine ilişkin ülkemizin mevzuat, idari ve teknik kapasite ve yeteneklerinin uluslararası düzenlemeler ve uygulamalar karşısında yeterli olmadığı ve mevcut kaynakların da etkin bir şekilde örgütlendirelemediği/değerlendirilemediği anlaşılmaktadır.

 

Bu bağlamda, özellikle arama-kurtarma boyutunda Devletin topyekun seferber olmasına rağmen; istenen netice alınamamış ve ağır bir kamu hizmet kusuru ortaya çıkmıştır. Her ne kadar arama-kurtarma çalışmaları çok zor hava ve coğrafi şartlarda gerçekleştirilmiş olsa da; arama-kurtarma faaliyetlerinin tasarımında mevcut olan sorunların bireysel hata ve eksiklikler ile birleşerek kamu yönetiminde önemli bir zaafiyete neden olduğu görülmüştür.

 

ÇALIŞMA SONUCUNDA KAZA NEDENİYLE İLGİLİ OLARAK;

 

Ulaştırma Bakanlığı Kaza Soruşturma Kurulu ve bu kapsamda diğer kuruluş/firmaların kullanmış oldukları inceleme metotları ve uyguladıkları test prosedürlerinin mevzuata ve teknik icaplara uygun olduğu değerlendirilmiş ve kaza araştırma raporu bünyesinde birtakım eksiklikler bulunmakla beraber; bu eksiklikler Devlet Denetleme Kurulu'nun çalışmaları ile büyük ölçüde giderildiğinden yeniden kaza araştırma kurulu oluşturulmasının ek bir fayda sağlamayacağı  sonuç ve kanaatine varılmıştır.

/_np/1474/12501474.jpgTahmini kaza anında, kaza mahallinde farklı hava olaylarına müsait ve ani olarak değişen meteorolojik koşullar mevcut olduğundan, söz konusu koşulların VFR (görerek uçuşlar) uçuşlar için muhtemel bir kaza nedeni oluşturabileceği anlaşılmıştır. Başka bir deyişle, TC-HEK helikopter kazasında; çevresel şartlara bağlı olarak pilotun oryantasyon kaybının muhtemel kaza nedeni olarak değerlendirilebileceği düşünülmektedir. Bu durum, KSK tarafından belirlenen muhtemel kaza nedeninin geçerliliğini devam ettirdiğini göstermektedir.

Öte yandan, söz konusu muhtemel kaza nedeni yanı sıra; çalışma kapsamında ilk kez varlığı tespit edilen ve aşağıda ifade edilen ilave bazı husus ve bulguların da “muhtemel kaza nedeni” olarak değerlendirilmesi ve araştırılması gerektiği tespit edilmiştir. 

 

Helikopter enkazından, helikopterin kaza öncesine ilişkin irtifa ve güzergah gibi kaza nedeninin belirlenmesine yardımcı olabilecek ilave uçuş bilgilerini sağlayabileceği değerlendirilen ARGUS 5000 CE ve SKYMAP IIIC GPS cihazlarının kaza mahallinden yok olması/çalınması,

Pilot ve yolcuların kanlarında sebebi açıklanamayan yüksek oranlarda karbonmonoksit gazı bulunması ile adli tıp uygulamalarındaki bazı düzensizlikler ve pilotun sağlık durumu hakkında tespit edilen bazı yeni bilgiler,

Transponderi açık olmayan veya alçaktan uçtuğu düşünülen bazı hava araçlarının kaza anı ve mahallindeki hareketliliklerinin varlığı ve yukarıda bahsedilen cihazların kaza mahallinden yok olması/çalınması.

Söz konusu hususlar ile arama-kurtarma faaliyetlerinde yaşanan bilgi kirliliği ile TİB tarafından üretilen tek bilimsel veri çerçevesinde belirlenen kaza yerine ilişkin koordinatlarda hiç arama yapılmamasına ilişkin ciddi ihmal ve eksiklikler birlikte düşünüldüğünde, söz konusu hususlar arasında illiyet bağı olabileceği gözetilerek mutlaka Cumhuriyet Savcılığınca DDK’nin sahip olmadığı yetki ve yöntemlerle mezkur yeni muhtemel kaza nedenlerinin araştırılmasının gerektiği sonucuna varılmıştır.

 

ÇALIŞMA SONUCUNDA ARAMA-KURTARMA FAALİYETLERİYLE İLGİLİ OLARAK;

 

Arama-kurtarma faaliyetlerinin yürütülmesi esnasında önemli eşgüdüm sorunları ile ciddi düzeyde ihmal ve eksiklikler belirlenmiştir. Bu kapsamda, yürürlükteki Türk Arama Kurtarma Yönetmeliğinin ihtiyacı karşılamadığı ve eşgüdüm sorunlarını çözemediği; aşırı dikey yapılanma nedeniyle yetki ve görev tanımlamalarında belirsizliklere yol açıldığı; böylece, eşgüdüm ve icra faaliyetlerinin içice girmesi nedeniyle hangi birimin hangi işlevi yerine getireceği hususunun netleştirilemediği ve buna uygun idari ve teknik kapasitelerin lüzumlu birimlerde oluşturulamadığı ve sivil ve askeri unsurların eşgüdüm içerisinde çalışmalarına olanak sağlayamadığı tespit edilmiştir.

 

Bu durum, kazazedelerin telefon sinyallerinin kim tarafından değerlendirileceği, kaza yerinin kim tarafından belirleneceği ve nasıl değerlendirileceği,  kazazedelerin portatif anten kullanımlarının nasıl sağlanacağı gibi en kritik hususların bile yapılamamasına ve arama-kurtarma faaliyetlerinde önemli ihmal ve eksikliklerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

 

Arama kurtarma çalışmalarında eldeki imkanlar (Binlerce asker, sivil savunma ekibi, korucu ve diğer vatandaşlar) etkinlikle kullanılmamış olup eldeki tek bilimsel veri olan TİB’den alınan bilgi ve bu bilgiye dayalı olarak oluşturulan haritalar, arama kurtarma çalışmalarında dikkate alınmamıştır. Bu bilgi ve haritalar İl Valisi ve İçişleri Bakanı ile paylaşılmamış ve aramalar büyük oranda görgü şahitlerince bildirilen ve doğruluğu yeterince araştırılmayan yanlış alan ve yerlerde yapılmıştır. Bu esnada, helikopter enkazının Karayakup bölgesinde olduğuna ilişkin görgü şahitlerinin beyanları ile diğer görevlilerin ikazlarının da yeterince dikkate alınmadığı ve TİB verileri ile birlikte değerlendirmesinin yapılmadığı görülmüştür.

 

25.03.2009-27.03.2009 tarihleri arasındaki arama kurtarma çalışmaları birlikte değerlendirildiğinde;enkazın bulunduğu en muhtemel yer olan Karayakup tepesinin hiç aranmadığı; amatör bir TRAC görevlisinin internet üzerinde muhtemel enkaz yeri diye işaretlediği bölgenin dokuz kez aranmış olduğu; Ilıca, Hacıbudak, Kurucaova ile Sisne mezrasının güney bölgelerinde yüzlerce km²  alanın gereksiz yere aranmış olduğu ve sonuçta enkazın “kendiliklerinden aramaya çıkan 17 köylü vatandaş” tarafından bulunduğu anlaşılmıştır.”

DHA