Kuzu, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesinde düzenlenen ''Uluslararası Anayasa Kongresi''nde yaptığı konuşmada, yeni dönemde tartışma konusunun, Anayasa yapım süreci olduğunu ifade etti.

Türkiye'de geçmiş dönemde Anayasa değişikliklerinde ve yeni Anayasa çalışmalarında, hangi yolun benimsenmesi gerektiğinin tartışıldığını kaydeden Kuzu, şöyle konuştu:

''Türkiye'de bu konuda çok ciddi tartışmalar yaşandı. Mevcut meclis mi yeni bir Anayasa yapabilir yoksa bu manada kurucu bir meclis mi kurulması gerekir. Yine Anayasa'da çok önem arz eden devlet-fert ilişkisi, özgürlük-devlet ilişkisi ne olacak? Vatandaşlık kavramı ne olacak? Bu yine masaya yatırılacak. Adil yargılanma hakkı, tutuklama, yakalama ve gözaltı süreleri. Bu manada insan hakları mahkemesinin aleyhimize verdiği çok kararlar mevcut. Bunlar ne ölçüde yer almalı, hepsi tartışılacak. Tabii bir anayasa bir ceza kanunu olmayacak ama en azından şu saydığım çerçevede mutlak suretle bu Anayasa hazırlanırken o bölümde çok hassas geçilmesi, konması gereken hükümlerden kaçınılmaması arz ediyor.''

Yeni Anayasa çalışmasında kuralcı yöntemden uzaklaşılması gerektiğini vurgulayan Kuzu, ''Yani her şeyi Anayasa'ya yazmama biçiminde. Mevcut Anayasamız çok abartılı. Anayasa'da, çok uzun cümlelerle yazılmış metinler var. Bunları ayıklamamız gerekiyor, bundan uzaklaşmalıyız. Bunlar bir süre sonra çağın gerisinde kalıyor. Türkiye şartlarında bunu da her zaman yapamıyorsunuz. Zaman zaman o kadar yanlış yorumlar yapılıyor ki olmadık yerlere çekiliyor'' diye konuştu.

-''ANAYASA MAHKEMESİ SAĞ OLSUN BUNA BALIKLAMA DALDI''-

Cumhurbaşkanlığı seçiminde ''367 krizi'' yaşandığını anımsatan Kuzu, ''Ben senelerce düşünsem böyle bir şey aklıma gelmez ama maalesef bu memlekette birileri bunu ortaya attı. Anayasa Mahkemesi, sağ olsun buna balıklama daldı ve böyle bir karar verdi. Türkiye de çok sıkıntılar çekti bundan dolayı. Zaman zaman söylenir, cumhurbaşkanını halk seçecek... Doğrudur efendim, bunun altyapısı yapılmadan bu yola gidildi. Bu da doğrudur ama bu Türkiye'de acaba sistem çok rahat çalışıyor mu da... Bu manada cumhurbaşkanının konumu meselesi, bunlar da masaya yatırılmalı'' ifadelerini kullandı.

-DEĞİŞMEZ MADDELER-

Anayasa'daki ''değişmez maddeler'' konusuna da değinen Burhan Kuzu, ''Benim değişmez maddeler konusunda prensip olarak hiçbir rahatsızlığım yok. Rahatsızlığım, bu maddelerin yorumundan kaynaklanıyor. Türkiye'de maalesef bu maddeler öyle özgürlük aleyhine yorumlanıyor ki zaman zaman dünyanın dışındaki bir ülke konumuna geliyoruz. Bunlardan kaçındığımız sürece, ben şöyle görüyorum: Demokratik, laik, hukuk, sosyal devlet gibi insan haklarına saygıya dayanan devlet kavramları aslında bugün dünyanın getirmiş olduğu tabloya baktığımız zaman bu manada çok güzel bir noktaya geldiğini görüyoruz. Türkiye'de bu noktada özellikle değişik sorunların yaşandığını görüyoruz'' şeklinde konuştu.

-ÖĞRENCİLERDEN PROTESTO-

Bu arada, bir grup öğrenci, Burhan Kuzu'yu konuşmasını yaptığı sırada protesto etti. ''Bu şartlarda demokrasiden bahsedemezsiniz'' diye bağıran öğrenciler, görevliler tarafından dışarı çıkarıldı.

Öğrencilerin çıkarılmasının ardından konuşmasına devam eden Kuzu, kendisine gösterilen tepkileri normal karşıladığını vurgulayarak, şöyle devam etti:

''Bu manada üstüme 120 yumurta birden atıldı. Hepsine saygıyla davrandım ama beni üzen taraf, üniversite öğrencisinin okumadan, yazmadan, dinlemeden fikir sahibi olup bu şekilde bağırmasıdır. Bunlar beni üzüyor. Bunu cahil biri yapsa üzülmem ama üniversite öğrencisi burada beni soru yağmuruna tutmalı. Sorduğu sorularla beni terletmeli. 4-5 öğrenci çıkıyor. Benim ifade özgürlüğümü kullanma hakkım var. Ben bunu kullanabilmeliyim. Diğer öğrenciler de beni dinleme hakkını kullanabilmeli. Bu dengeyi koruyamazsak, demokrasiden bahsedemeyiz. Bu salon boşalana kadar tepkimi sürdüreyim derseniz doğru olmaz. Bütün mesele o dengeyi korumak. Yoksa bunlar doğal şeylerdir.''

Kaldığı yerden konuşmasını sürdüreceğini dile getiren Kuzu, şunları aktardı:

''Değişmez maddeler konusunda saydığımız bu hususlar dünyada, 'bir insan en iyi nasıl özgür olur?' sorusu karşısında, 'demokrasi, sosyal, hukuk, laiklik varsa özgür olur' şeklinde bir sonuca varıldığını düşünüyorum. Bundan sonraki senelerde bunlara ilaveler olur mu, bu ilkeler kalkar başka ilkeler mi gelir onu bilemem ama bugünkü ilkelerin bunlar olduğu sonucuna varıldığından dolayı, bu ilkelerden rahatsızlığımız olamaz. Türkiye'de bu ilkeler yerel noktalarda yorumlara tabi tutuluyor. Özgürlük aleyhine yorumlandığı için, sorun buradan kaynaklanıyor. 1982 Anayasası ilk haliyle değil, 17 kez değişti, 115 noktaya temas edildi, 70 madde neredeyse yeniden yazıldı. Çok ciddi yol alındı ama Türkiye'de uygulamada aynı şeyi göremiyoruz. Bunun en önemli nedeni zihniyet sorunudur. 1982 Anayasası'nın dili çok kötü. Bu değişikliklerle beraber bağlantılar da koptu. Bu manada yamalı bohçaya döndü. Yeniden yazım, şart haline geldi.''
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Kuzu, bütün görevin siyasetçilere düştüğünü, iktidar ile muhalefetin bir araya gelerek bu sorunu çözmesi gerektiğini ve ortak bir metin çıkacağına inandığını belirtti.

Yapılacak Anayasa'nın, Türkiye'de hem temsile hem de istikrara mutlaka katkıda bulunması gerektiğini kaydeden Kuzu, ''Bugün gelinen noktada, aklı başında bir hükümet, arkasında alternatif oluşturan bir muhalefet ve ciddi oranda etkin sivil toplum kuruluşları, demokrasinin bugün vazgeçilmez ana eksenidir'' dedi.



AA