Demirel, EkoEnerji Dergisi'ne yaptığı açıklamada, Türkiye'nin rahatsız olduğu, halk kitlelerine bu rahatsızlığın intikal ettiği bir zamanda seçime gittiğini öne sürerek, şunları söyledi: "Türkiye bu kadar rahatsız, halk kitlelerine bu rahatsızlığın intikal ettiği bir zamanda seçime gidiyor. Yani, hukuksuzluğun diz boyu olduğu bir ülkedeyiz. Bilhassa Türkiye Cumhuriyeti'nin kanunlarını uygulamada bu kadar çelişki, görülmüş şey değil. Hem 'Kanunu uyguluyoruz ne var bunda?' diyorsunuz, hem kanunları uygulamıyorsunuz veya yanlış uyguluyorsunuz."

Ergenekon davasıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Demirel, Türkiye'de tutukluluk süreleri verilecek ceza noktasına geldiğini iddia etti. Tutuklu olarak hapishanelerde tutulan kişilerin beraat etmesi durumunda devletin kötü duruma düşeceğini öne süren Demirel, "Ve tutukluluk süresinin hiçbir kural tanımaksızın böyle ilâ nihai götürülmeye kalkışılması işkencedir. Türkiye'nin hapishanelerindeki ahalinin yarısı için tutukluluk süresi çoktan aşılmıştır. Memleketi rahatlatmak lâzım. Pekâlâ, general kaçıp gidecek değil ya, niye tutuyorsunuz adamı? Profesör kaçıp gidecek değil ki, niye tutuyorsunuz Başkent Üniversitesi Rektörü Mehmet Haberal'ı veya Malatya Üniversitesi Rektörü Fatih Hilmioğlu'nu veya benzeri kişileri? Niye tutuyorsunuz gazetecileri, Mustafa Balbay'ı ve Tuncay Özkan'ı? Niye tutuyorsunuz? Tutmayın. Seçime giderken rahatlatın Türkiye'yi."

"Bunlar adaletin işidir" demekle olmayacağını savunan Demirel, "Adaletin işidir, ama pek öyle adaletin işi gibi görünmüyor. Çünkü şöyle de bir inanç oluşmuş; yani adalet siyasileştirilmiş. Bu iddialar da yüksek yargı organlarından çıkan iddialar. Bunu ben söylüyor değilim ki, Yargıtay Başkanı söylüyor, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı söylüyor. Ve Anayasa değişikliğini yapmak suretiyle, hâkimlerin tayinleri meselesini, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nu bu şekle getirmek suretiyle yapılan muamele de, o neticeyi veriyor. Bunları önemsiyor, seçime giderken böyle değerlendiriyorum." ifadesini kullandı.




(CİHAN)