Taraf gazetesinin yayınladığı belgelerin kendisine ulaşan bazı bilgi ve iddialara göre doğru olduğunu vurgulayan Diker, Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı'nda uzun yıllar görev yapmış bir emekli albay arkadaşının, "Bu konular 1984'ten sonra işleniyordu. EMASYA Protokolü esas alınıyordu. Taraf gazetesinin yayınladığı belgelerin bazılarının çakma olduğunu yakın bir zamanda göreceğiz." dediğini aktardı.

Taraf'a bu belgelerin TSK içindeki inançlı, demokrat, muhafazakar bazı kişi ve gruplarca servis yapıldığını savunan Diker, "Nitekim 27 Mayıs' ta, 12 Eylül'de, 12 Mart'ta 28 Şubat'ta da böyle olmuştu. Tarih tekerrür ediyor. TSK içinde varlığı tartışılmaz olan ateist- Marksist- Leninist ve sol kökenden beslenen bazı darbeci ve cuntacı general-amiral, subay ve astsubaylar varsa karşı taraf da vardır. Bu doğal bir gelişmedir. Türkiye bunun en çarpıcı örneğini 12 Mart sürecinde de yaşadı. Nitekim 12 Mart'ta sol görüşlü birçok subay TSK'dan uzaklaştırıldı." açıklamasını yaptı.

'Balyoz' adlı darbe planını yazılı bir açıklama ile değerlendiren Diker, bugüne kadar yapılan ihtilâllere bakıldığında ya bir cuntanın ya da emir komuta zincirinin çıktığını hatırlattı.

Emir komuta zinciri içinde yapılan başarılı olan ihtilâllerin en tipik örneğinin 12 Eylül olduğuna dikkat çeken Diker, Balyoz Darbe Planı'nı yapanların örnek aldığı tarzın da bu olduğunu vurguladı.
Önümüzdeki günlerde daha başka şok edici bilgi ve belgelere dayalı yeni iddiaların kamuoyunun önüne gelebileceğinin altını çizen Diker, "Çünkü ok yaydan çıktı. Böyle bir ortamda en büyük sorumluluk Genelkurmay'a düşmektedir. Genelkurmay, kamuoyunu tatmin edici belgeye dayalı açıklamalar yapmalı. Bazı gazetelerin Ankara temsilcilerine verilen bilgi yeterli olmaz. Eski 1.Ordu Komutanı Çetin Doğan'ın açıklamaları kafaları daha da karıştırmakta. Bir diğer sorum da darbe yapmak istedikleri sağır sultan tarafından bilinen bazı omuzu kalabalıklara, 'yiğit' olmayıp kıvırtanlaradır. 'Darbe yapmak için her şeyi planladık ama başaramadık' neden deme cesaretini gösteremiyorsunuz? Yoksa birkaç yıl zindanda yatmaktan mı korkuyorsunuz?" ifadelerini kullandı.

"ADIM GEÇSEYDİ ÇOK ÜZÜLÜRDÜM"

Darbecilerin Balyoz hükümet listesinde adının geçmesi halinde çok üzüleceğini kaydeden Diker, şöyle devam etti: "20 binin üzerinde tercih oyuyla beni milletvekili yapan milletime karşı mahcup olurdum. Listede adımın çıkmayışı benim için bir şereftir. 2002 ve 2003'lerde TBMM'de ziyaret ettiğim bazı milletvekilleri şakayla da karışık olarak ; 'Tevfik asker kökenlisin, arkadaşlarına söyle beni Adalet Bakanı yapsınlar' diyenler bile olmuştu. Onlara 'Size referans olmam ters teper çünkü beni içlerine sindiremiyorlar (Generaller için) çünkü ben emekli yarbay iken milletvekili oldum ve orgeneral seviyesine geldim' demiştim. Nitekim Başbakan Çiller, beni İçişleri Bakanı yapmak istediğinde Cumhurbaşkanı-Başkomutan Demirel, Genelkurmay'da görevli bazı generaller ile emekli generallerin direnciyle karşılaşmıştı. Bu konuda en çarpıcı bilgi Trilye Restoran İşletmecisi eski asker Süreyya Üzmez'de var. Bu ve bunun gibi birçok diyalog yaşadım."

(CİHAN)