ANKARA - Adalet Bakanı Sadullah Ergin, PKK tarafından kaçırılan kamu görevlilerinin serbest bırakılmasındaki yöntemi eleştiren muhalefete, “İmkan var ise kan ve gözyaşını durduracak her türlü önlemi alma görevi vardır siyasi iktidarın. Bu anlamda bu sürecin olumlu ve sağlıklı ilerlemesine katkı sunabilecek olanları bu katkıyı sunmaya davet etmek istiyorum” dedi.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Adalet Komisyonu’nda 4. Yargı Paketi olarak bilinen İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Bağlamında Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde konuştu.

“ÇÖZÜM SÜRECİ ORTADA YOKKEN BAŞLAMIŞ BİR ÇALIŞMADIR”

Muhalefetin tasarıya yönelik eleştirilerine yanıt veren Adalet Bakanı, “Bu çalışma kimilerine göre görüşme süreci kimilerine göre çözüm süreci diye ifade edilen süreçten bu konu hiç ortada yokken başlamış bir çalışmadır. 2011 yılında başlattığımız bir süreçtir. Bu maddeler belirlenirken Türkiye’nin AİHM’de 2 bin 500 civarında almış olduğu ihlal kararları masanın üzerine konulmuştur. En çok ihlal aldığımız konulardan başlamak üzere bu ihlallerin mevzuattan kaynaklı olanlarını gidermek adına bir metin ortaya çıkartılmıştır. 2011’in Kasımından bu yana başlatılmış bir çalışma ve o çalışmanın sonucu olarak huzurlarınıza gelmiş bir metindir” dedi.

Bu tasarıya ilişkin olarak “bunun için boştur, hiçbir şey yoktur” eleştirisinin yapıldığını ifade eden Adalet Bakanı, “En çok ihlal alan ülkesiyiz, sayı itibarıyla… Biz bunların arkasına saklanmak istemiyoruz, kilimin altına süpürülmüş olan şeyleri silkeledik, masanın üzerine koyduk ve bunlarla yüzleşme niyetimizi ifade ettik. Hiçbir şey yoktur demek gerçekten hakça bir tutum değildir” diye konuştu.

“EN ÇOK İHLAL ALDIĞIMIZ KONUDAN BAŞLIYORUZ”

"Sayın Bakan ihlalleri sayısal anlamda nicelik olarak azaltmaya bunu göstermeye çalışıyor” diye bir eleştiri geldiğini kaydeden Adalet Bakanı, “Almış olduğumuz ihlallerin nicelik olarak azaltılması ihlal kararlarının çıkmayacak olması ya da daha az çıkacak olması Türkiye’deki standartları yükseltmek anlamına gelmiyor mu?” diye sordu. Adalet Bakanı şöyle devam etti:

“Bu tasarıda getirilen düzenlemeleri bir yönüyle boş, hiçbir şey getirmiyor diye eleştirip bir yandan da terör örgütünü legalize etmeye çalışıyorsunuz eleştirilerini son derece yadırgadığımı ifade ediyorum. Çünkü getirilen o düzenlemeler 6. ve 7. maddeler TMK’nın 6. ve 7, TCK 220/8 ve onun ötesindeki 315 vesair düzenlemelerin hemen altında hangi ihlaller olduğunu göreceksiniz.

Türkiye’nin AİHM’de ifade özgürlüğü anlamında ihlal alan ülkeler sıralamasına baktığımızda bizi izleyen 20 ülkenin almış olduğu toplam ihlalden daha fazla ihlal kararı almış Türkiye. Elbette ki buna dönük ilk tedbiri buradan başlayacağız, en çok ihlal aldığımız konudan başlıyoruz ve ona biraz daha ağırlıklı bir yer verdik bu tasarı içerisinde. Bizim getirdiğimiz tasarının amacı bellidir. 2011 yılının Kasım ayından bu yana ifade edilmiştir.”

“AİHM, genel sorun uygulamadır diyor” şeklinde bir tespit aktarıldığını belirten Adalet Bakanı, “TMK’nın 6’ya 2 ve 7’ye 2 maddeleri somut olarak eleştirilmekte. Suçun unsurlarının net olmadığından bahisle Türkiye aleyhine ihlal kararları tanzim edilmektedir. Suçun unsurlarının net olarak tanzim edilmediği eleştirisi karşısında nasıl olur da sorun uygulamadan kaynaklı olur. Uygulamadan kaynaklı sorunlar vardır, bu reddettiğimiz bir şey değil ama mevzuattan kaynaklı sorunları giderme yönünde önümüze birtakım düzenlemeler getirilmiştir” değerlendirmesini yaptı.

KAMU GÖREVLİLERİNİN SERBEST BIRAKILMASI

Dünkü yaşanmış olan gelişmeye ilişkin birtakım eleştirilerin yapıldığına işaret eden Adalet Bakanı, “Bunlara katılmadığımı ifade ediyorum. Şu anda çözüm süreci diye adlandırdığımız sürece ilişkin olarak bu ülkede yeterince kan ve gözyaşı aktığını düşünüyoruz. İmkan var ise kan ve gözyaşını durduracak her türlü önlemi alma görevi vardır siyasi iktidarın. Beraberinde tüm siyaset kurumumun, STK’ların, duyarlı kamuoyunun, bu anlamda bu sürecin olumlu ve sağlıklı ilerlemesine katkı sunabilecek olanları bu katkıyı sunmaya davet etmek istiyorum. Geçmişte yaşamış olduğumuz acı tecrübeleri tekrar tekrar patinaj çeker şekilde önümüzdeki 30 yıl 40 yıl 50 yıl daha yaşamanın bu ülkeye bu ülkede yaşayan insanımıza ne katkısı olacaktır onu da merak ediyorum” dedi. (ANKA)