Adalet Bakanlığı, Avrupa Birliği-Avrupa Konseyi Ortak Programı olan Türkiye'de Model Cezaevi uygulamalarının Yaygınlaştırılması ve Cezaevi Reformunun Desteklenmesi Projesi'nin kapanış toplantısına Adalet Sadullah Ergin, TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Jean Maurice Ripert, AB konseyi temsilcileri, yüksek mahkeme üyeleri ve ceza infaz kurumlarında çalışan personel katıldı. Cezaevi Reformunun Desteklenmesi Projesi hakkında bilgi veren Adalet Bakanı Ergin, Türkiye'de son 10 yıldır büyük bir değişim ve dönüşüm gerçekleştiğini belirtti. Söz konusu reform sürecinde Türkiye'deki cezaevi ve adalet sisteminin de kendi payına düşeni alarak uluslararası standartları yakalama konusunda mesafeler katettiğini ifade eden Ergin, önemli yasa değişiklikleri yapıldığını anlattı. Kanun değişiklikleri doğrultusunda mevzuatında yenilenerek, güncellendiğini ifade eden Ergin, "İnfaz kurumlarının fiziki yapılarının düzenlenmesine verdiğimiz dikkatle 2002 yılından bu güne kadar uluslararası standartlara uymayan 210 ceza infaz kurumunu kapattık. Bugünden itibaren de 2017 yılına kadar 196 ceza infaz kurumunun kapısına kilit vuracağız. Bunlar uluslararası standartları içinde barındırmayan kurumlar" dedi. Uluslararası standartları karşılayacak 70 yeni ceza infaz kurumu açtıklarını vurgulayan Ergin, 73 cezaevinin de oda sistemine dönüştürülerek, günün şartlarına uyarlandığını kaydetti. 29 ceza infaz kurumunun inşasının devam ettiğini anımsatan Ergin, "66 cezaevi projesi da ihale aşamasında. Ceza ve infaz kurumlarındaki bu iyileştirmelerdeki amacımız mahkumların dört duvar arasında cezalarını infaz etmek değil onları rehabilite ederek topluma kazandırmaktır" diye konuştu. 

-DENETİMLİ SERBESTLİKTE BAŞARI YÜZDE 98 -
 
Çalışmalar kapsamında cezaevi personeli sayısının ve niteliğinin de artırıldığını ifade eden Ergin, cezaevlerinde rehabilitasyon çalışmaları kapsamında yapılan sosyal faaliyetler hakkında da bilgi verdi. Denetimli serbestlik uygulamalarıyla ilgili de bilgi veren Adalet Bakanı, 33 denetimli serbestlik müdürlüğüne 31 Ağustos itibarıyla 33 bin 976 kişinin başvurduğunu, bunlardan 7 bin 219 hükümlünün infazının başarıyla tamamlandığını, 233 hükümlünün yeniden suç işlediği, 610 hükümlünün ise denetimli serbestlik hükümlerine uymadığı için yeniden cezaevine gönderildiğini söyledi. Ergin, rakamlara bakıldığında, denetimli serbestlik uygulamalarının yüzde 98 oranında başarıyla yürütüldüğünün görüleceğini kaydetti. Ergin, yapılan çalışmalar sonunda elde edilen en önemli kazanımın, insan onuruna yakışır şartlarda, temel hak ve özgürlüklerin daha çok gözetildiği bir ceza infaz kurumunun yaygınlaştırılması ve bu konudaki tüm tarafların ve ilgililerin farkındalığının artırılması olduğunu belirtti. Adalet Bakanı Ergin, ceza infaz kurumlarının sadece cezayı uygulayan değil, kişiyi tekrar topluma kazandırmaya çalışan kamu kurumları olma hedefini gerçekleştirme yolunda büyük bir adım attığını ifade etti. Ceza infaz kurumlarının ulusal ve uluslararası denetim mekanizmalarına kapısının açıldığını, bağımsız izleme kurulları, komitelerinin denetimi altında bulunduğunu anımsatan Ergin, en ufak hak ihlali iddialarının bile ciddiyetle soruşturulduğunu kaydetti. 

-TUTUKLULUK ORANINI YÜZDE 20'NİN ALTINDA İNDİRMEYİ HEDEFLİYORUZ- 

Yargı alanındaki sorunların giderilmesi amacıyla da yargı paketleri çıkarıldığını ve önemli mesafe katedildiğini vurgulayan Ergin, yüksek yargıda yapılan düzenlemeler sonrasında, özellikle Yargıtay'da karar verme sürecinde hızlanma yaşandığını anlattı. Makul sürede yargılama yapılabilmesi için hayata geçirilen düzenlemeler sayesinde yüksek yargıda ürettiği hizmetin 2,5-3 katını üretmeye başladığını ve tünelin ucunda ışığın göründüğünü söyleyen Ergin, "Yüksek yargımızın performansının artması, temyiz mahkemesine gelen dosyaların daha kısa sürede karara bağlanıyor olması sevindirici olmakla birlikte ceza infaz kurumlarımıza geliş aşamasında da etkilidir. Yüksek mahkemeler daha çok ölçüde kararın kesinleşmesini sağlamış oluyor. Bu da cezaevlerine gelişi artırıyor. Bu artış stoklarda bekleyen dosyalar bitene kadar devam edecek" dedi. 

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, kendisinden önce konuşan Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Jean Maurice Ripert'in, Türkiye'deki cezaevlerindeki tutukluluk oranın 2010 yılından beri yüzde 40'larda bulunduğu eleştirisine sitem etti. Ergin, "Bu yeni değişimle beraber, Sayın Büyükelçi'nin bu kürsüden ifade ettiği rakamı da tavzih etme ihtiyacı duydum. Türkiye'de şu anda cezaevlerimizdeki 123 bine yakın mevcudun tutuklu oranına ilişkin bir tespit yaptı sayın Büyükelçi. Birkaç yıl öncesine göre o rakam doğru idi ama bugün itibarıyla Türkiye'de cezaevlerinde bulunan her 100 kişiden sadece 26,2'si tutuklu. Yüksek yargıdaki hızlanmanın getirdiği bir faktör olarak Türkiye'de şu anda tutuklu oranı yüzde 26 küsur. Bu oran Avrupa Konseyi ülkeleri arasında kabul edilebilir bir oran olmakla beraber bizi tatmin etmiyor. Bu oranın daha da aşağılara çekilebilmesi için yoğun bir gayret içerisindeyiz. Bunu yüzde 20'lerin altına indirilmesi için çalışmalar yapıyoruz" değerlendirmesinde bulundu. 

-TÜRKİYE'DE TUTUKLULARIN YÜZDE 40'I HÜKÜMLERİNİ ALMADI- 

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Jean-Maurice Ripert de Türkiye-AB ilişkilerinin birtakım zorluklar içerdiğini, AB standartları ile ilgili çalışmaların zaman zaman hayal kırıklıklarına neden olduğunu söyledi. Son aylarda yavaşlayan ilişkileri hızlandırmak için pozitif gündem çalışmalarının başlatıldığını kaydeden Ripert, katılım taahhüdünün devam ettiğini, sürecin tamamlanmasının Türk vatandaşlarının ve AB'nin yararına olacağını belirtti.
 
Büyükelçi Ripert, Cezaevi Reformunun Desteklenme Projesine Meclis İnsan Hakları Komisyonu'nun da dahil olmasını önemine dikkat çekerek, yenileme çalışmalarının zorluklar içerdiğini belirtti. Düzeltilmesi en zor alanlardan birinin cezaevi sistemi olduğunu ifade eden Ripert, uluslararası sözleşmelere göre özgürlüğü kısıtlanmış her bireyin onurlu bir muameleye tabi tutulması gerektiğini ifade etti. Hükümlülerin topluma kazındırılması konusunda çalışmalar yürütüldüğünün altını çizen Ripert, hem hükmülüler hem de cezaevi koşullarının iyileştirilmesi için önemli projeler geliştirildiğini kaydetti. Duruşma öncesi tutukluluk halinin istisnai bir önlem olarak uygulanması gerektiğine dikkat çeken Ripert, "2010 yılında gerçekleşen reformlara rağmen Türkiye'de tutukluların yüzde 40'ı son hükümlerini almış değil" dedi. İnsan hakları izleme kurullarının daha iyi noktaya getirilmesi, işkenceye karşı yürütülen projelerin tamamlanması gerektiğini belirten Ripert, cezaevlerinde madde bağımlılığıyla mücadeleyle ilgili 1.3 milyon euroluk yeni bir proje başlatacaklarını belirtti. 

-PERSONEL MEVZUAT KONUSUNDA EĞİTİLDİ-
 
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Mustafa Onuk da proje hakkında bilgi vererek, 1 Mart 2009'da başlatılan proje ile Türkiye'de ceza infaz kurumları reformunun geliştirilmesi ve model cezaevi uygulamalarının yaygınlaştırılması yoluyla profesyonel, verimli ve etkili bir cezaevi hizmetinin kurulması amaçlandığını ifade etti. Onuk, seçilen 90 cezaevi personelinin mevzuat konusunda eğitildiğini kaydetti. (ANKA)