HÜKÜM YENİ DEĞİL

'Bu hüküm yeni değil. 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de vardı. Daha sonra 6755 sayılı kanunla bu KHK onaylandı. Orada “15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında karar alan, karar veya tedbirleri icra eden, her türlü adli ve idari önlemler kapsamında görev alan kişiler ile olağanüstü hal süresince yayımlanan kanun hükmünde kararnameler kapsamında karar alan ve görevleri yerine getiren kişilerin bu karar, görev ve fiilleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai  sorumluluğu doğmaz.” deniyordu. Bu kamu görevlileri içindi. Yani bu bir meşru müdafaa gibi. Hukuka uygunluk sebebi. TCK’nın 26. maddesinin 1. fıkrasında hakkın kullanılması gibi veya görevin ifası da denilebilir… Yani 15 Temmuz 2016’da onları bastırma, önleme noktasında, maksadı, hududu aşmadan karşı koyan kamu görevlileri elbette meşru görevlerini ifa etmiş sayılmalı. Bunu destekleyen bir düzenlemeydi. Bu düzenlemeye giren yeni hükmün anlamını söyleyeyim. “Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler hakkında da birinci fıkra hükümleri uygulanır.” deniyor.

BU HÜKÜM 15 TEMMUZ'U AŞACAK ŞEKİLDE UYGULANAMAZ

Şu anda bitmişse, yeni olan ve 15 Temmuz darbe girişiminin devamı niteliğinde değilse zaten bu hüküm uygulanmaz. Bu hüküm ihtiyaç mı değil mi, demek ki o dönemle ilgili bazı hukuki sorunlar olmuş, onların giderilmesi amacıyla sınırlı olmak üzere, darbeye karşı koyan sivil insanların da kapsama alınması öngörülmüş. Topluma, sokağa yansımasının farklı olabilir denmesine binaen söylüyorum. Bu şu demek değil, oturup da şimdi yapılan bir muhalefet toplantısına kamu görevlisi olmayanların müdahalesi gibi bir durum ve sonuç yok. Bu 15 Temmuz darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılmasından bahsediyor. Polisin, askerin, güvenlik birimlerinin yeterli olmadığı bir durum yaşanmış ve halk buna müdahale etmiş, yani darbeyi önlemeye çalışmış ve önlemiş, yeni hüküm bu konu ve bu sırada gerçekleşen eylemlerle, yani söz ve davranışlarla sınırlı. Ben bunun geniş anlaşılabileceğini ve uygulanabileceğini düşünmüyorum. Resmi bir sıfatı taşıyıp taşımadıklarına bakılmaksızın 15 Temmuz 2016’da gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler… Bu hareketler tamamlanmış. Artık bu saatten sonra “Ben Hükümeti, Meclisi müdafaa ediyorum” diyerek durumdan vazife çıkarıp bir hukuk devletinde, yazılı hukuk sisteminde kişiler başkalarının hak ve hürriyetlerine müdahale edemez, güç kullanamaz, silah kullanamaz.

>> Ersan Şen: OHAL bir an önce sonlandırılmalı

OHAL dönemlerinde durumdan vazife çıkarmaya gayret edenler olabilir. Müdafaa vakti geldiğinde herkes müdafaa eder zaten.' ifadelerini kullanan Şen 'Bahsedilen kuralın bu şekilde keyfi hareketlerle, siviller de çıkıp müdahale ederler demek doğru değil. Böyle bir tespit yanlış olur. Kaldı ki, yetkili makamlar dahi Anayasa, kanunlar ve mevzuat kapsamında hareket ederler, bir hukuk devletinde kimse keyfi ve dilediği gibi davranmaz.' dedi.

DİĞER HÜKÜMLERİN ÖNÜNE GEÇİYOR

Konuya ilişkin hukukihaber.net'e açıklamalarda bulunan Şen, 'Diğer taraftan bu tartışma, 137 maddeden oluşan KHK'nın diğer birçok önemli hükmünün konuşulup tartışılmasının da önüne geçti. Bu hükmün geniş uygulanması mümkün değil, "devamı niteliğindeki eylemler" ibaresinden dolayı olumsuz yorumların yapıldığı görülüyor. Ancak hiçbir şekilde bu hüküm bugün birilerinin başkalarına müdahale etme hakkı verdiği ve vereceği şeklinde anlaşılamaz ve uygulanamaz. Bu hükmün geniş uygulanması mümkün değil, "bunların devamı niteliğindeki eylemler" ibaresinden dolayı olumsuz yorumların yapıldığı görülüyor.

İHTİYAÇ VAR MIYDI?

Bu hüküm ihtiyaç mı idi, ortam zaten gergin yanlış anlaşılmaya ve gerginliğe artırmaya yol açabilecek bu tür hükümlere yer verilmemesi gerektiği, bu ve benzeri dokunulmazlık hükümlerinin yanlış anlaşılabileceği, kullanılabileceği, hukuk devletine aykırı olduğu söylenebilir. Her durumda belirtmeliyiz ki, bu hüküm lafzına ve amacına aykırı tatbik edilemez. Ülkenin hiyerarşik sistemi, Anayasası, kanunları, polisi, askeri ve adliyeleri var. Kimse durumdan vazife çıkarıp başkasına müdahale edemez. Esas olan budur." dedi. (hukukihaber.net)