CMK 250. Maddeyle görevli Ağır Ceza Mahkemelerinin bugüne kadar olan uygulamalarını darbe dönemi Sıkı Yönetim Mahkemelerinin uygulamalarıyla karşılaştıran Av. Turgut Kazan, günümüzdeki uygulamaların geçmişteki uygulamalardan daha kötü ve tehlikeli olduğunu vurguladı.

Kazan, müdafiliğini yaptığı Cihaner Davası ile ilgili uygulama yanlışlıklarını dile getirdiklerini, ancak kimsenin aldırmadığını ve sonunda kendilerinin haklı çıktığını anlattı. Kazan, “Demokrasimiz çok ileri ve özel yetkililer de çok "bağımsız" çok "adil" oldukları için elbet bize çok kızacaklardı. Ayrıca, 3 gazeteci vardı ki, bu soruşturma ve yargılamayı kitaplaştırmıştı ve Kitaplar çok satıyordu. Kamuoyu, Erzincan/Erzurum hattında yaşananları okuyup öğreniyordu. Ve o gazetecilere de çok kızılıyordu” dedi.

Turgut Kazan, Gazeteciler İlhan Taşçı, Ali Dağlar ve İsmail Saymaz’ın kitapları İstanbul’da basıldığı halde, kendisinin de bir demeci bahane edilerek terörle mücadele edenleri hedef gösterdikleri iddiasıyla haklarında Erzurum Özel Görevli Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldığını bildirdi.

İddianameye göre, Erzurum Adliyesi önünde yaptığı basın açıklamasını bir kez daha okuyarak işlediği iddia edilen suçu bir kez daha işleyeceğini belirten Kazan, “Buyurun ne yapacaksanız yapın. Hodri meydan diyorum. Yazanı/çizeni/savunma görevi üstleneni korkutmak istiyorlar. Ben boyun eğmeyeceğimizin altını çiziyorum. Eğer, savunma görevini tam yapamayacaksam, salt dışarıdayım diye kendimi özgür sayamam. Zaten, susmak zorunda kalırsam da yaşayamam” dedi.

Basın Toplantısında konuşan İstanbul Barosu Başkanı Av. Doç. Dr. Ümit Kocasakal da, savunma görevini yaparken hakkında dava açılan, üstelik de bu tür olaylarda simge haline gelmiş, yaşamı boyunca hukuku savunmuş, Baromuzun Başkanlığını yapmış Av. Turgut Kazan’ın Baro olarak yanında olduklarını, kendisini desteklemeyi bir görev ve onur bildiklerini söyledi. 

CMK 250. Maddeyle görevli Ağır Ceza Mahkemelerinin ülkemiz demokrasisi ve hukuk yaşamı için ne kadar tehlikeli olduğunun açığa çıktığını, bu mahkemelerin farklı bir hukuk düzeni oluşturduklarını belirten Kocasakal, İstanbul Barosu Genel Kuruluna katılan farklı görüşteki grupların, bu özel mahkemelerin kapatılması yönünde mücadele edilmesi konusunda Yönetim Kuruluna oy birliğiyle yetki verdiğini bildirdi.

Uzun bir süredir kuşatılmış olan yargının referandumdan sonra tutsak alındığını, özel görevli mahkemeler ve savcılarının kendilerini adeta Türkiye Mahkemesi ve savcısı olarak gördüklerini kaydeden Kocasakal, “Bu mahkemelerde avukat aşılması gereken, aldırılmaması gereken bir unsur olarak görülmektedir, hiçe sayılmaktadır. Bunu bütün yargılamalarda görüyor ve yaşıyoruz. Savunma hakkını yok sayan bu mahkemelerin kaldırılması için İstanbul Barosu olarak kararlılıkla mücadele edeceğimizi bildirmek istiyorum” dedi.

Av. Turgut Kazan ve İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı.


İstanbul Barosu