Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında haklarında 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan, aralarında meslekten ihraç edilen ve açığa alınanların da olduğu 11’i tutuklu 22 polisten bazıları, etkin pişmanlıktan yararlamak istediklerini belirterek, örgütle ilgili bilgiler paylaştı.

Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca, 22 kişi hakkında "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 15'er yıla kadar hapis istemiyle hazırlanan ve 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 75 sayfalık iddianamede, tutuksuz bazı sanıkların itiraflarına ve örgütün yapısıyla ilgili anlattıklarına yer verildi.
İddianamede ifadesine yer verilen tutuksuz sanıklardan M.D, katıldığı "sohbet toplantıları"nın "abiliğini" Ş.A'nın yaptığını, zaman zaman da dışarıdan öğretmen olarak sohbet hocasının geldiğini anlattı.

Komiser yardımcısı M.A'nın Yüreğir ilçesindeki polislerden sorumlu "abi" olarak "cemaat" içerisinde yer aldığını ileri süren M.D, "Sohbetlerde grup abileri tarafından maaşımızından yüzde 5 himmet istendi. Bankanın maaşlarımız için vermiş olduğu promosyon parasının cemaat adına himmet olarak verilmesi yönünde de ısrarcı oldular. Ş.A, 17/25 Aralık’tan sonra Bank Asya’ya para yatırılması konusunda da ısrar etti. Kurban Bayramı dönemlerinde de kurban bağışı yapmamız söylendi." ifadelerini kullandı.

"Şefkat tokadı tehdidi"
R.T, FETÖ/PDY ile polis okulundan mezun olmadan 2 ay kadar önce tanıştığını, her ay 50 lira da himmet verdiğini anlattı.
17/25 Aralık'tan sonra sohbetlerin daha az yapılmaya başlandığını ifade eden R.T, şunları kaydetti:
"Bu sohbetler de sohbet tarzından çıkmaya başladı. Hal hatır sorma işi ile hükümetin cemaat arasındaki ilişkileri konuşulur oldu. Kopmalar olmaya başlayınca 'şube sorumlu abileri' A.S. ve M.K, hizmet hareketinden kopmamamız gerektiğini, kopanların ihanet içerisinde olduğunu, Fethullah Gülen’in kimseyi zorlamadığını, isteyenin gidebileceğini fakat bu sürecin geçici olduğunu, daha sonradan bu gidenlerin şefkat tokadı yiyeceklerini, ahiretlerini tehlikeye attıklarını söyleyerek bizi telkin etmeye çalıştı hatta cemaatten kopanları hain ilan ettiler.”

M.G, Rize'de çalışırken "cemaat"le tanıştığını, 10 kişilik ekiplerinin olduğunu belirterek, bu ekibin amirinin polis memuru L.Ç. olduğunu ve kendilerine devamlı dini konularda bilgiler verdiğini aktardı.
L.Ç'nin Fethullah Gülen'in kitaplarını okuduğunu anlatan M.G, şu beyanlarda bulundu:
"Bize cemaatin hizmetlerinin yapılabilmesi için gönlümüzden ne geçerse maddi olarak yardım talebinde bulundu. Biz de Fetullah Gülen’in CD’lerini izledikten sonra manevi olarak etkilendik. Bu çorbada bizim de bir katkımızın olması için belli bir miktarda yardım yapmaya başladık. Bizden maaşımızın yüzde 5'ini himmet olarak vermemiz istendi. Ben de gücümün yettiği kadar 50 ile 100 lira arası himmet verdim."

"Bizi cezaevine atamazlar"
H.E. ise soruşturma kapsamında gözaltına alındığı döneme ilişkin bilgi vererek, "Benimle aynı nezarette bulunan eski emniyet müdürü A.M.D, bana 'İfadende konuşma, başkalarını zan altında bırakma, kimsenin vebalini alma, bu günler gelip geçecek, sabret, senin yaşadığın şeyleri başkaları yaşamasın, ellerinde delilleri yok, bu suçtan dolayı bizi cezaevine atamazlar, hiçbir şeyden bahsetme.' diyerek sorguda konuşmamamı istedi." iddiasında bulundu.

"Sohbet toplantıları"nı güvenlik şubede çalışan T.B'nin ayarladığını öne süren H.E, "Toplantı yapacağı zaman 'Yarın bana gelin.' ya da 'Akşama çiğ köfte yapacağız.' gibi toplantılara aktivite de eklerdi. İsmini bilmediğim kişilerin de bir araya geldiği toplantılara bir diş doktoru da gelirdi." dedi.

H.T. de bir "sohbet toplantısı"na resmi üniformayla katıldığı için herkesin kendisine tepki gösterdiğini anlattı.
Sohbete iş çıkışı geç kaldığı için resmi üniformasıyla gittiğini aktaran H.T, "Kapıyı çaldım, içeri girdiğimde beni resmi üniformalı görünce herkes bana tepki gösterdi. 'Neden bu şekilde geliyorsun, bir daha resmi üniforma ile sakın gelme.' dediler." ifadelerini kullandı.
Diğer bazı sanıklar ise iddianamede yer alan savunmalarında suçlamaları kabul etmedi.