Başkent Üniversitesi’nce düzenlenen “Adil Yargılanma Hakkı, Avukatlar ve Barolar” başlıklı konferansa Başkent Üniversitesi kurucusu Prof. Dr. Mehmet Haberal, TBB Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Rektör Prof. Dr. Ali Haberal, Rektör Yardımcıları, Prof. Dr. Zeki Hafızoğulları, öğretim üyeleri, TBB Genel Sekreteri Av. Sabiha Tekin, TBB Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Av. Sabri Erdal Güngör, TBB Başkan Başdanışmanları Av. Prof. Dr. Necdet Basa ve Av. Zafer Köken, Av. Görkem Alyanak ve Başkent Üniversitesi öğrencileri katıldı.

AVUKAT DEMEK, ADİL YARGILANMA HAKKI DEMEKTİR

Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ezgi Aygün Eşitli, adil yargılanma hakkı sayesinde yargılamanın adil ve hakkaniyete uygun olmasının sağlandığını, bu hakkın kullanımında avukatların rolünün çok önemli olduğunu söyledi. Eşitli, “Avukatlar olmazsa savunma görevi yerine getirilemez. Avukat demek adalet, insan hakkı, adil yargılanma hakkı demektir” diye konuştu.

HABERAL, ERGENEKON SÜRECİNDE YAŞADIKLARINI ANLATTI

Prof. Dr. Mehmet Haberal da, “Adalet hakikaten Allah’ın emridir” dedi. Adaletin herkese gerektiğini belirten Haberal, Ergenekon soruşturması kapsamında sabah saatlerinde gözaltına alındığında, “Atatürk Cumhuriyeti’ne yakışıyor mu?” dediğini hatırlatarak, “Yaptığınız her şey Atatürk cumhuriyetine yakışmalı” diye konuştu. Ergenekon davasının son duruşmasında yanında Hurşit Tolon ve İlker Başbuğ’un oturduğu halde son sözlerini soran hakimlere, “Yaşamımı gasp ettiniz, zamanımı da kaybettiniz” dediğini anımsatan Haberal, “Adaletsiz hiçbir şey olmamalı. Buradan mezun olacak hukukçular, gerçek suç mu var, kim olursa olsun, isterse ben olayım cezasını vermeliler” dedi.

MERKEZE İNSANI KOYAN DEVLET BİZİM İÇİN KUTSALDIR

Konferansı veren Feyzioğlu da, Prof. Haberal’a daveti için teşekkür etti. Feyzioğlu, TBB ve Başkent Üniversitesi’nin Cumhuriyetin kuruluş felsefesini benimseyen ve Cumhuriyeti daha da yükseklere çıkarmak için iş birliğinde bulunan iki kurum olduğunu söyledi. Haberal’ın konuşmasında “Devlet olmazsa hiçbir şey olmaz” dediğini anımsatan Feyzioğlu, “Devlet karşıtları bizi sevmez. Devlet bizim için kutsaldır. Hangi devlet bizim için kutsaldır? Merkeze insanı koyan, vatandaşlık makamını devletin en üst yönetim makamının üzerinde gören devlet bizim için kutsaldır” diye konuştu.

BENİM İÇİN ÖNCE SAĞ-SOL YOK, BUNDAN ÖNCE MİLLİ GAYRİ MİLLİ VAR

Feyzioğlu, “Yaşadıklarımız bizi bir yere getirdi. Benim için öncelikle sağ-sol yok. Bundan önce milli ve gayri milli olanlar var” diye konuştu. Türkiye’nin bir tek çıkış yolunun olduğunu vurgulayan Feyzioğlu, “81 milyonu adalet paydasında kucaklaştırmak. Hiçbir ayrım olmaksızın bu devlete güvenle bağlı kılmak. 81 milyonu kucaklamayanın bu ülkeye faydası yoktur. Vatandaş devletin yargısının adalet dağıttığına inanmalıdır güvenmelidir. Güven duygusunu veremeyen bir devletin vatandaşları evlatlarına millet sevgisini aşılayamaz” dedi.

HAKİMİ TARAFSIZ, BAĞIMSIZ KILACAK BİR SİSTEME İHTİYACIMIZ VAR

“Adil olmayan yargının önceden belirlenmiş sonuçların sadece yargısal bir sonuca büründürülmesi gibi olduğunu” belirten Feyzioğlu, “Tıpkı Silivri yargılamaları gibi” dedi. Savunmayı inkâr eden hâkimin, savunmayı yok sayan savcının kendini devletin herhangi bir bürokratına dönüştüreceğini kaydeden Feyzioğlu, “Bir sisteme ihtiyacımız var. Bu sistem hâkimi tarafsız kılmalıdır. Hâkim aynı zamanda bağımsız olmalıdır. Çünkü vatandaşın teminatıdır hâkimin bağımsızlığı. Avukatın avukatlık görevinden kaynaklı dokunulmazlığı da vatandaşı savunduğu içindir. Bu amaçla bir sistem lazımdır. Bu sistem hâkim, savcıyı siyasi iktidar ve yasama organından bağımsız kılmalıdır. Türkiye’de bugün hâkimi güvenceli kılan bir sistem var mıdır diye sorarsanız cevabım dolu dolu bir evet değil. Çünkü hâkim, savcıların bağlı olduğu Hakimler Savcılar Kurulu siyasi otoritenin doğrudan müdahalesiyle oluşuyor. Yargı hala çalışıyor ve bu devlet hala ayakta duruyorsa binlerce çalışkan, vatansever, dürüst avukat, hâkim ve savcının ve avukatın cesur duruşları sayesindedir” dedi.

Konferansın sonunda Prof. Haberal tarafından Prof. Feyzioğlu’na bir plaket de takdim edildi.